'FAKR' MAKAMI

Hayalî,fakr şalına çekenler cism-i uryânı Anunlafahr ederler, atlas u dîbâyı bilmezler. Hayalî. Fakr. Fakir, muhtaçolma hali. Fakr hali insanın özüne ait olan bir şey… Muhtaç olma. ‘Fakrım fahrımdır.’diyordu ya Yüce Peygamber.Fakirliği ile övünüyordu, fakirliğini iftihar sebebi görüyordu. Hayatı sahipolma üzerinden algılayan modern insanın, zenginleştikçe ‘yok’sullaşan modelininkarşısında, fakrını, fakirliğini iftihar sebebi gören anlayış. Fakr gerçekteihtiyaç demektir, ihtiyaçsahibi, demektir. Fakir ise muhtaç.Sözlüklerböyle tanımlar bu kadar mı, değil elbette. Eskiler, kendi fakirliklerinden söz ettiklerinde, maddi ihtiyaçlarınıkastetmezlerdi. Bilâkis mal ve mülkleri olsa da fakirlikten azâdeolamayacaklarını bilirlerdi. Çünkü onlar her daim muhtaç bir hâlde bulunduklarını bilirlerdi.Şimdilerde öylemi, insan her şeye yetebileceğini düşünüyor, ben diyor, sadece ben, benlik davasına düşen insan hiçbir şeyeihtiyacının olmadığını zannediyor, asıl yoksulluğu hiçbir şeye muhtaçolmadığında, kendine yeteceği yanılgısına düştüğünde yaşıyor. “Gerçek şu ki, insan nezaman kendisini yeterli görse, kimseye muhtaç olmadığını zannetse, kendinitanrılaştırarak azgınlaşmaktadır.” İftihar edebilmek içinfakrımızın farkına varmalıyız ki; haz, arzu ve isteklerden kurtularak, sahipolma hırslarından uzaklaşarak, fakrın huzurunu hissedebilelim.Acziyetimizin vefakriyetimizin bilincine varmalıyız ki iftihar edeceğimiz bir durum oluşsun."Fakr" halini Cüneyd Bağdadi gibi anlayıp, "Dünyalara sahipolsan da dünyanın sana sahip olmaması hali" olarak anlayıp yaşamak. Allah’a muhtaçolduğunun bilincinde olmaktır fakr. Allahtan başka hiçbir şeye ihtiyaçduymamasıdır. Varlığını en yüce varlığa dayandırma. Acziyetinin farkına varma.KuyudakiYusuf’un halidir, ateşe atılan İbrahim’in hali. Balığın karnındaki Yunus’un,Kızıldeniz’de Musa’nın, tufanda Nuh’un halidir fakr hali. Ne gidilebilecekbaşka kapı vardır ne sığınıla bilecek makam. Muhtaçtır muhtaç olmayana, aczinigörür fakrını fark eder.Aczini ve fakrını bilerek mahviyetini anlar, gidecekkapının olmadığını, olamayacağını bilerek tek bir kapıya yönelir. İlahi sözulaşır insana, muhtaç olduğunu unutmamasını ihtar eder; “ey insanlar! Siz hepiniz Allah’a muhtaçsınız.Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ancak Allah’tır." Fakr makamıdır istenen.Hayat yolunda varılması gereken makamdır.Fakrını bilerek haddini bilecektir, haddinibilen insan kendini bilecektir… Kendini bilecektir ve de Rabbini. Simurg’a ulaşmakisteyen kuşların geçmek zorunda olduğu vadiler vardı ya. Bu vadilere takılmadangeçmeleri gerekecekti. İstek vadisini, aşk vadisini, marifet vadisini, istiğnavadisini, tevhit vadisini, hayret vadisini geçen kuşların fakr u fena vadisindeacizliğinin ve muhtaç olduğunun bilincine vararak benlikten kurtulmasıistenilecekti. Bunları aşabildikleritakdirde ancakSimurg'a ulaşacaklardır.Her vadide bu kutlu topluluktanayrılanlar ise, dipsiz vadilerin dibinde kendilerini bekleyen acı sonakavuşurlar. Dünyevileşmenin girdabında bocalayan insanın anlamadığı,anlayamayacağı bir haldir fakr hali. Ruhunu servete, dünyanın nimetlerine satanınbilemeyeceği bir haldirfakr hali. Varlığın başı da sonu da ‘fakr’dir oysa… Oyüzden insan özünü kavrayarak; acizliğini, muhtaç olduğunu, fakrını görebilmeli.Yaşadığımızyoksulluklardan bizi kurtaracak olan fakirliğimizin farkına varabilirsek,kendisiyle övünebileceğimiz, iftihar edebileceğimiz fakra ulaşabiliriz. İnsan muhtaç olduğu kadar, aczini görebildiğikadar, ‘fakr’ini görebildiği kadar beşerden insana yol bulabilecektir. “Allah’ınvar neyin yok, Allah’ın yok neyin var”ınhakikatini yaşayabilecektir. Hayali ilebaşlamıştık onunla bitirelim. Çıplak vücutlarına fakr elbisesini giyinenleratlasıda dibayıda bilmezler, ancak giydikleri fakr elbisesiyle övünürler.