FÜTÜVVET VEYA DİĞERKÂMLIK

Farsça ’da sıfat olan, ve başkalarını düşünmek anlamında kullanılan diğerkâmlık; aslıda, İslam’da Fütüvvet diye tabir olunanın karşılığıdır! Yani diğerkâmlık veya Fütüvvet denildiğinde, aslında “genel olarak başkalarını düşünme” diye tabir olunandan ziyade; daha çok Müslüman din kardeşini kendi nefsine tercih etme olayıdır. Diğerkâmlık/Fütüvvet; paylaşmanın, acımanın, merhamet etmenin, verip karşılık beklememenin; üzülenle üzülmenin, ağlayanla ağlamanın, aç olanların haline yanmanın ismidir, adresidir… Bu gün yeryüzünde, ağlayan, aç yatan, yardım bekleyen, kimse yok mu dediklerinde ben buradayım buyur kardeşim; diyecevap vermesi gereken insanlara ne kadar da çok ihtiyaç var!... Bizden önceki Selefi Salihin, önce kardeşini sonra kendilerini düşünmeyi; kendilerine şiar edindiklerinden dolayı, yaşadıkları toplumlarda merhamet, acıma duygusu, paylaşma ve hemdert olma hep ön planda tutulur olmuştur. Oysa günümüzün modern dünyasına baktığımızda, Kapitalizmin acımasız ideolojileriyle yetişentoppumlarda; kasa ve keselerinden başka hiç kimseyi düşünmeyenlerin çoğunlukta olduklarını görmekteyiz. Neden? Çünkü Müslümanlar İslam kardeşliğini, İslami duyarlılık ve Fütüvvet Şuurunu kaybettikleri için; meydan, acımasız egemen güç ve kapitalist ruhlu olanvampirlere kaldı… Sahabe dönemine baktığımızda, Müslümanlar; “hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için anlayışı ve şuuruyla” yaşadıklarını görmekteyiz. Çünkü Onlar (r.anhüm ecmain), bir toplumun ayakta kalabilmesinin; o toplumda yaşayan fertlerin birbirlerine merhamet duygusuyla muamele etmesine bağlı olduğunu biliyorlardı. Bu gün, terör olayları, cinayet ve tecavüzlerin; alınan en sert önlemlere rağmen, neden bir türlü bitmediğini/bitirilemediğini,ve adeta mantar gibi türeyip çoğaldıklarını daha iyi öğrenmekteyiz… Evet, Selefi Salih’ inin yanında, bir Müslümanın derdi bütün Müslümanların derdiydi. Onlar cidden kardeşleriyle ilgileniyorlardı. Onların hal ve hatır sormaları, mücerred sözden ibaret olmayıp yiyecek, giyecek, nakit para, borç ödeme, görülecek işlerde yardımcı olma gibi arkadaşlarının ihtiyaçlarını gidermek içindi… Bu ahlak, zamanımızın insanlarından uzaklaşmıştır. Zira şimdiki insanlarda görülen, bunun tersidir. Bazen birisi arkadaşına “Nasılsın?” diye soruyor. O da ona “İyiyim!” deyip geçiyor. Arkadaşının kendisiyle ilgilenmeyeceğini bildiği için, derdini ona açmıyor. “Nasılsınız?” Sözünün bir adetten ibaret kaldığını biliyor. Hakikaten de bu böyledir. Hatta çoğu zaman, tanıdığının yanından geçerken Nasılsınız, iyi misiniz?” diyerek hal ve hatır soran kimse, sorusunun cevabını beklemeye bile lüzum görmeden geçip gidiyor. Keza “Nasılsınız?” sorusuna muhatab olan kimse de, nefsinde cevap verme ihtiyacını hissetmiyor. İşte zamanımızdaki “hal ve hatır sorma” işi, bu derece ciddiyetini kaybetmiş durumdadır.(Mustafa Çelik. Fütüvvet Ahlakı/sh:272) İstisnaların haricinde, günümüzde insanlar o kadar egoist bir duruma düşmüşler ki; artık “gemiyi kurtaran kaptandır” kör anlayışıyla yaşar hale gelmişlerdir. En yakınızdan tutun da, bir zamanlar sizinle dava arkadaşlığını yapmış olanlara varıncaya kadar ki insanlara bakın; bu hastalığın birçok kişi/kişilere bulaşmış ve Fütüvvet/Diğerkâmlık şuurunun yerini, benlik/bencilik, kendini düşünme ve başkalarının dertleriyle ilgilenmeme, kayıtsız kalma ve ölü ruhların almış olduğunu göreceksiniz. İslam’i hilafetin ilga edilmesinden sonra, bu kadim topraklarda ve İslam coğrafyasının genelinde; İslam kardeşliğinin yerini, ideolojik çakma kardeşliklerin almasıyla birlikte, “Ümmet şuurunun Müslümanlar arasında körelmesiyle de, ırkçılık, particilik, mezhepçilik, meşrebçilik gibi ayrıştırıcı olan etkenler hâkim hale geldi. Bu gün İSLAM coğrafyasında kan gövdeyi götürüyor, her gün binlerce insan ölüyor, hayalet mekânlarına dönüşen medeniyetin beşiği olan kadim şehirler beton yığınlarına dönüşmüş vaziyette! Çünkü Müslümanlar/bizler birlik ve kardeşlik ruhunu kaybettiler/kaybettik… Günümüzde, Müslümanların çocuklarının (istisnalar hariç) Müziğe, Spora, dansa, kumara, lotove diğer haram olan şeylere rağbet ettikleri kadar; inanç ve mukaddesatlarına rağbet etmiyor hale geldiler. Çünkü morfinle uyutulan hastalar misali, bu gün İslam âlemi uyutulmuş vaziyettedir. Uyanmadığı müddetçe de, yer küresinde; huzurun, paylaşmanın ve merhamet duygularının filizleri yeşermeyecek gibi görünüyor… Fütüvvet şuuruyla şuurlanmamız temennisiyle!