BİR OKUMA MODELİ; KİTAP SOHBET PROGRAMLARI

Bir şey yapalımistedik, öyle bir şey yapalım ki; güzel olsun, huzura vesile olsun, şevkversin, hakikate işaret etsin, alsın bizi dışarılardan kendimize getirsin.‘’Hiçbir gemi, bizi bir kitap kadar uzaklara götüremez” madem, kitap okuyalımdedik.Kitapla olalım, kitapla d/olalım istedik. Bir şey yapalım iyi olsun,iyiliğe vesile olsun dedik; kitap olsun, kitaba dair olsun istedik. Okumadanhiçbir şey olmayacak, kitapla olmadan, bilgiye bulaşmadan, irfanlabuluşmadankekreliğinden kurtulamayacaktık yaşamın. Akı-ı selim için okumalıydık, ruh-uselim için, zevk-i selim için okumalıydık. İlim Yayma Cemiyeti ŞanlıurfaŞubesini; İlim Kitap Kafeyi kendimizemekân her Salı akşamını zaman belledik. Bismillah dedik; kitaplar vardıönümüzde, kitaplar ve yolumuzu aydınlatan yazarları vardı... SadettinÖkten’le çıktıkyola; “Fincanımda Cola Var” diyordu. Kendi medeniyetimizden vazgeçmiş idik,batılı mı?.. Hiç olamadık. Öylesine garip bir halde bir medeniyet kriziyaşıyorduk. Medeniyetimizeulaşmalıydık, sahih sorular sormalıydık, insanlığın en eski sorusuna yöneldik;“İnsan Ne İle Yaşar” İnsana dair hayatibir soru soruyordu Tolstoy. Bir yol üzere idik vebu yol zorluklarla kuşatılmış idi. “Ya Tahammül Ya Sefer” ile Mustafa Kutlu’yabaşvuracaktık; aslında biliyorduk; sefer de içimizdeydi, tahammül de. O yüzdenyeniden yola koyulmalıydık. Yol bizi İslam’agötürecekti, bir “İslam Deklarasyonu” lazımdı. Aliyaİzzetbegoviç’euğrayacaktık. “Düşmanınıza benzediğiniz an savaşı kaybetmişsinizdir” diyenBilge Krala. Yolumuz Finlandiya’dangeçecekti; “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” bir gezintiye çıkaracaktı, GrigoryPetrovbizi. Bir model sunacak idi.. Bazen bir çocuğundünyasından hayata bakmayı becerebilmek çok şey katacaktır insana. İşte bunugösteriyordu bize “Küçük Prens.”; “büyükler çok tuhaf oluyor diye” serzeniştebulunarak. Sorumuz insandı, yacevabımız? Cevabımız da insan olmalıydı. Ve insan biraz da tereddüttür madem“Bir Tereddüdün Romanı” ile Peyami Safa’ya uğramalıydık. Hep tereddütolmayacağına göre tereddütten çıkabilmeliydik de. Nasihate ihtiyaç duyacaktık“Gençlerle Başbaşa” olan Ali Fuat Başgil’i dinleyecektik; tembellikten, kötüarkadaştan ve kısa yoldan amaca gitmekten bizi men edecekti. Ve sonra Mehmet AkifErsoy’la olacaktık Hüzün şairinin; “Gece”sine, “Secde”sine, “Hicran”ınatanıklık edecektik. Hüznünü, acısını, kederini yaşayacaktık. Yaşar Kemal ile;“Filler Sultanı İle Kırmızı Sakallı Topal Karınca”nınhikâyesinde buluşacaktık.Ustadan, Karınca insanlar ve fil insanların hikâyesini dinleyecektik. Bazen en sağlamsığınaktır; yalnızlık… “Kürk Mantolu Madonna”da Sabahattin Ali bize Raif beyinyalnızlığını sunacaktır. Raif Bey’in kimbilir belki de Sabahattin Alinin yalnızlığını… Savaş her halükardakötü; ama en kötü sebep ve en kötü sonuç; “Fitne; Kardeşlerin Savaşı.” Bucoğrafyada savaşlara tanıklık ediyorduk, Adnan Demircan; bize kardeşlerarasındaki savaştan bahsederek bugünümüze yarınımıza dair bir pencere açıyordu. Evet, belki bazenumudumuz tükeniyordu; bugüne ve yarına dair güzel şeyler söylemek istiyorduk.Her şeye rağmen Nurettin Topçu ile “Var Olmak” zorundaydık. “Küresel ÇağdaKaybolmak” kaderimiz olmamalıydı. O yüzden var olmalıydık. Atasoy Müftüoğlubize, “yara ve merhem” diyerek bir reçete sunacaktı. Küresel çağınkuşatılmışlığından bir yol bulabilmeliydik; Bu yüzden yolumuz Derviş Yunus’tangeçmeliydi. Yunus’la beraber, “çıktık erik dalına onda yedik üzümü…” İç ülkemizden dışülkemize yolculuk edecektik; “Bu Ülke”yi Cemil Meriç’ten dinleyecektik. “Biz nekendimizi tanıyoruz, ne Avrupa’yı. Tarihimiz mührü sökülmemiş bir hazine.” Dedik ya insan sorudur,ama aynı zamanda cevaptır insan. Yanıtsız kalmış her soru bir zindandır insan için. Sonra Ali Şeriatiçıkacaktı karşımıza bize “İnsanın Dört Zindanı”nı gösterecekti. Bugün modern insanRealizmin dar kalıplarında zindandadır. Benim üstadım “Don Kişot”tur...İdealin, gerçekten daha doğru olduğuna inanan Don Kişot ile Garaudy bizi idealeçağıracaktır… “Ruhun Dirilişi”diyecektir, Yüce Diriliş adamı Sezai Karakoç. Ölü toprakların yağmurla dirilişigibi, Ölü arzın baharda uyanıp kabarışı ve yeşilliklerle donanması gibi, Ölüinsan ruhu da Allah'a inanmakla dirilecektir. Sadece ruh mudur,diriltilmesi gereken? Aklını ihmal edemez insan. Aklını kullanmayan hiçbirvarlık için özgürlüğün değeri yoktur. İşte bak “Hayvan Çiftliği”nde George Orwel, bize, biz insanlara hayvanlar üzerindenmesajlar veriyor. Yolda yolun uyulmasıgereken kuralları vardır, bizi sapmaktan, yolun cazibesi karşısında şaşırmaktankoruyacak olan “Yoldaki İşaretler”dir. “Şehit tahtında Rabbe gülümseyen birbüyük adam” gösterecekti işaretleri. Yolda yöntemsizyürüyoruz. Yolu bilmiyoruz, yolcuyu bilmiyoruz, hancıyı tanımıyoruz. Bütünkâinatı dolaşsa da insan, “Kendini Aramak”la işe başlayacaktır. O yüzden İhsanFazlıoğlu’na uğrayacaktı yolumuz… Hani şair diyordu ya;“Yaşamak değil bizi bu telaş öldürecek.” Hızlıydık ve hız ayinleri bizi baştançıkarıyordu. “Yavaşlayın!”diyordu Kemal Sayar; sadece görmek için değil bakmakiçin temaşa edebilmek için yavaşlayın… “Dinle, küçük adam”diye sesleniyordu, WılhelmReıch. Sevdiğive de önemsediği için kızdığı küçülmüş adamlara sesleniyordu. Insanlığıngeleceği senin düşünmene, senin eylemine bağlı. Her şeyin bir finaliolacaktı, biz de finalde ölümü hatırlayalım istedik, dirilten ölümü. Ölmemekiçin ölümü anmalıydık anlamalıydık. Ve sonra DücaneCundioğlu bize “Ölümün Dört Rengini”anlatacaktı. Okumak En soylueylemidir insanın. “Her kitap,içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır.” Diyecekti sonraKafka… Evet, biliyorduk bir “Kitab”ın dışında hiçbir kitap kusursuz değildir.Hiçbir yazar sorgulanamaz değildir. Derdimiz güzele ulaşmak idi, meselemiz iyiylebuluşmak idi. O yüzden okumalıydık, Evet böyle başlamıştık. 25 hafta boyunca, 25 kitap üzerinden 25 yazarlahasbihalettik. Bazen sessizce dinledik ustalarımızı, bazen tartıştık, bazen çok sevdikbu yeni tanıdığımız adamları, bazen kızdık o iş senin bildiğin gibi değildedik. Bazen güldük, bazen duygulandık, bazen umudumuz kırıldı, bazen illa daumuda dair bir şeyler oldu masamızda. Derdimiz insandı, derdimiz kendimizdi.Her kitapla kendimizi aradık aslında, kendimize dair bir yolculuğa çıktık herkitapla. İyi de ettik, güzel oldu. Emeğigeçen tüm dostlara teşekkürler. İlim yayma Cemiyeti Şanlıurfa Şube BaşkanıCüneyt Altıparmak’ın şahsında emeği geçen bütün dostlara kalbi teşekkürler. Noktamı koyuyoruz, elbette değil şimdilik bir virgül sezon finali diyelim.Eylül’deyeniden ve yine den kitapla buluşmak üzere inşallah… Eylüle kadar HOŞÇA KALIN, KİTAPLA KALIN… Bu yazı biraz da okumakisteyenler ve okumaya dair bir şeyler yapmak isteyenler için bir güzel örneğinkayda geçmesi adına yazılmıştır. Yazıyı uzun kılan da kitap okunmuş olan kitaplardanbahsedilmiş olmasıdır. Sabırla okuduğunuz için teşekkürler.