UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI

Okulların da açılması olasılığıyla birlikte bazı konularda uyarılarda bulunmak ve tedbirler almak daha da önem kazandı. Bunlardan biri de uyuşturucu ve madde bağımlılığı. Ne yazık ki Urfamız da bu konuda müzdarip ve zaman zaman uyuşturucu kaynaklı üzücü haberlerle gündeme geliyor. Necdet Şensal, 01.06.2016 tarihli Yeniurfa Gazetesi’ nde, “Urfa' da Uyuşturucu Salgını Artıyor” başlıklı yazısında şu hususlara yer veriyor: “Acı ama gerçek peygamberler şehri Şanlıurfa'da gençliğin bir bölümü yozlaşıyor neredeyse elden gidiyor… İki binin ilk yıllarında aşırı olmayan normal seviyelerde olan uyuşturucu alışkanlığı 2012 yılından sonra Aşırı bir şekilde yıldan yıla artarak kayıtlara geçer. En son Urfa yeşil ay cemiyeti korkunç gerçeği ortaya koyuyor. Çoğunluğu esrar eroin olmak üzere Urfa'da 50 bin uyuşturucu bağımlısı olduğunu açıklıyor. Olayın vahim tarafı önce esrar sonra giderek eroin gibi çeşitli uyuşturucular kullanılır hale gelmiş. Muhafazakâr bir şehirde böyle acı bir tablonun ortaya çıkması oldukça düşündürücü. Urfa'nın en önemli sorunu haline gelen bu illetin şehrin çoğunluk olarak yoksul ayni etnik yapıdaki yerleşim yerleri olan Yakubiye Dede Osman direkli bağlar başı Süleymaniye gibi semtlerde yoğunluk kazanması Herhalde Tesadüf değil. Dikkat çekici bir durum. İnsanda Kötü niyetli maksatlı gizli ellerin devrede olduğu hissi uyanıyor. Harran üniversitesi halk sağlığı hemşirelik yüksekokulu ana bilim dalı öğretim üyesi yardımcı doçent Doktor Selma Kahraman bu önemli hayati konuda duyarlık göstererek ekibiyle birlikte bir çalışma yaptı. Urfa'da 70 bin kişiyle yaptığı bilimsel araştırmayı çeşitli devlet kurumlarına rapor olarak gönderdiğini sonuçlarını yakın bir zamanda kamuoyuna açıklamıştı. Bu verilere göre Urfa'da her üç aileden birinde uyuşturucu müptelası var.750 kapasiteli Şanlıurfa kapalı cezaevinin 500 ünü uyuşturucu bağımlısı ve satıcısı hükümlü oluşturuyor. Üç dört yıl içerisinde uyuşturucu illetinde Urfa Türkiye'nin ilk 10 ili arasına girdi. Öğrencilerin yüzde 36 sı esrar ve Bali kullanıyor. Daha acı olan durum Ailelerin yüzde 63 ü çocuklarının uyuşturucu kullandığını bilmiyor. Olayın ayrı vahim bir tarafı Harran üniversitesi halk sağlığı raporunda uyuşturucunun sanki normal bir şey gibi yüzde 43 ünün korkusuzca market bakkal büfe ve tekel bayilerinde satılır olması. Harran üniversitesi halk sağlığı bölümü doçenti Selma Kahraman bu önemli çalışmasıyla kamuoyunu bilgilendiriyor. Duyarlık çağrısı yapıyor. Kutlamak gerek. Nitekim Mesajlar yerini buluyor. Şanlıurfa valisi İzzettin Küçük sorunla ilgilendiğini uyuşturucu kullanımının artmasının yüzde 78'nın aile ilgisizliğinden kaynaklandığını konuya önem verdiğini belirterek Harran belediyesiyle birlikte bu amaçla bir rehabilitasyon köyü kuracaklarını açıklamıştı.” http://www.yeniurfagazetesi.com/yazar-arsiv-1159.html Yazıda geçen veriler, tespit edilen rakamlar korkunç ve bu durum dört yıl öncesine ait… Rehabilitasyon köyü kuruldu mu bilmiyorum ama durum eskiye oranla daha iyi değil… Yazıda uyuşturucu kullanma yoğunluğunun yaygın olduğu mahallelerin sosyal ve ekonomik yapısının birbirine benzerliğine dikkat çekiliyor. Sanırım bu durum tüm şehirlerde aynı. Bu da sistemden kaynaklı bir sınıflılığa işaret ediyor. Bu dezavantajlı kesimlere ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan daha farklı bir yaklaşım sergilenmelidir… *** “Mutfak tezgahında bulunan ekmek bıçağını alarak kardeşime savurdum. Sol elimle kardeşimin saçlarından tutuyordum, sağ elimle de bıçağı Nurbari'ye sapladım. İlkinde bıçak kardeşimin göğüs kafesinin altına, kaburgasına doğru saplandı. Sonra bıçak kardeşimin boyun kısmına geldi. O sırada cinnet geçirdim. O an aşırı sinirliydim. Kardeşimin yaşamasını istemiyordum, kendimi kontrol edemedim… "Elimdeki bıçağı Mehmet zorla aldı. Balkonda bulunduğum sırada hala sinirliydim, cinnet geçiriyordum ve kendimi kontrol edemiyordum. Bu sırada yanımdakilere 'Daha ölmedi, beni bırakın, onu öldüreceğim' dedim.” BİHA/ https://www.gazeteipekyol.com/gundem/kiz_kardesini_olduren_cani_zanli_ifade_verdi-h55572.html Bu, kan dondurucu ifadeler daha birkaç gün önce Urfamız’ da yaşanan bir olayla ilgili. Buna benzer binlerce olay yaşanıyor. *** “BM’nin 2018 Dünya Uyuşturucu Raporuna göre dünya üzerinde 31 milyon uyuşturucu bağımlısı var. Devlet, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları,emniyet ve ailelerin topyekun mücadele etmesi gereken bu tehlikeye karşı Yeşilay, önleme, koruma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla dünyaya örnek oluyor.”/www.yesilay.org.tr/tr/haberler/detay/bm-dunya-uyusturucu-raporu-aciklandi?”https://www.gazeteipekyol.com/madde-bagimliligini-onleme-ve-okulamatem-cematem-makale,12807.html *** Bu konuda kimi çabalar da hep var olageldi. 02.11.2018 tarihli bir habere göz atalım: “Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin’in girişimleriyle 2018 yılı yatırım programına alınan 30 Yataklı Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (AMATEM) ile 15 Yataklı Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) projelerinin temel atma töreni yapıldı. AMATEM ve ÇEMATEM’in yapılacağı eski havaalanı mevkiinde gerçekleşen temel atma törenine, Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, Şanlıurfa Milletvekili M. Ali Cevheri, Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, kamu ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.” http://www.sanliurfa.gov.tr/amatem-ve-cematemin-temeli-atildi Bunca okula, eğitime, kötü sonuçları ve yaşanan olumsuzlukları ile ilgili haberler yapılmasına rağmen uyuşturucuyla mücadelede bir yol alamamanın nedenlerini sorgulamak gerek. Toplumları, uyuşturucu veya farklı bağımlılıklara iten zemin/ortam/eğitim/zihinsel besleyici ve uyaranlar nelerdir? Modern yaşam tarzının, kişiyi koruyabilecek bir aile yapısı ve aile fertlerinin sağlıklı ve yeterli iletişim olanaklarını kısıtlayan etkenler gibi hususlar yeterince irdeleniyor mu? Adaletli ekonomik ve sosyal politikalar, toplum bağlarının güçlenmesi gibi hedeflere yönelmenin yollarını aramaya özen gösteriliyor mu? Gibi sorular çoğaltılabilir… Sonuç olarak en önemlisi; değerler, toplumsal bağlar, aile, ahlak ve ekonomik adalet ile ilgili eksiklikleri doğru tespit edip gereğinin yapılmasıdır. *** Tüm kötü ve toplumu/insanı bozucu işlerde olduğu gibi; bu işin bir de küresel boyutu var. Bu konuda da karşımıza ABD çıkmakta. 15 Mayıs 2020 tarihli haber: “Dünyada uyuşturucu üretiminin merkezindeki ülke olan Afganistan'da ABD işgali, afyon ekimini rekor düzeye çıkardı… İşgal döneminde 7.606 hektar olan haşhaş ekili alan, 2017 yılına gelindiğinde 328.000 hektara çıkmış durumda. ABD'nin ülkede "uyuşturucu ile mücadele" söylemi ise yalnızca siyasi bir retorikten ibaret olarak kaldı. Taliban'ın 2000 yılında afyon ekimini yasaklamasıyla neredeyse sıfıra inen üretim, işgalin ardından rekor seviyelere yükseldi.”https://www.mepanews.com/afganistan-afyon-ve-isgal-uyusturucu-uretimi-nasil-rekor-kirdi-25863h.htm Haberden de anlaşılacağı gibi ABD’ nin silah, uyuşturucu ve diğer insanlığı yıkıma uğratan politikaları devam ettikçe uyuşturucu ile mücadele daha da zor olacaktır. ABD, bu “ticareti” bırakmak niyetinde değil. 12.07.2020 tarihli bir haberde de buna değinilmiş: “Rusya dışişleri bakanı Sergey Lavrov, NATO ve ABD'yi, Afganistan'da uyuşturucu madde kaçakçılığında rolleri olmakla suçladı… Daha önce de Rusya'nın Afganistan işleri özel temsilcisi Zamir Kalibof, ABD istihbarat teşkilatı CIA'nın Afganistan'da uyuşturucu madde kaçakçılığında rollerinin olduğunu bildirmişti.” https://parstoday.com/tr/news/world-i149944-lavrov_abd_ve_nato%27nun_afganistan%27da_uyu%C5%9Fturucu_madde_ka%C3%A7ak%C3%A7%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda_rolleri_var Uyuşturucu ile mücadele toplumsal bir yol belirlemekle mümkün. Bu konuda tüm kesimlerin eksikliklerini ve yanlışlarını doğru saptaması ve gereğini yapması önem arz eder. Selam ve dua ile.