ŞİRK ÜZERİNE

Şirkin ne olduğu konusunda bir ittifak var mı? En kaba deyişle ortaklık demek şirk. Eski tabirle iştirak. Allah’ın affetmediği tek siyasi ve düşünsel suç. Bir muhtar kendi köyünde ikinci bir muhtar istemez, bir müdür kendi dairesinde ikinci bir müdür istemez, bir vali kendi şehrinde ikinci bir vali istemez, bir cumhurbaşkanı kendi ülkesinde ikinci bir cumhurbaşkanı istemez, bir kral kendi topraklarında ikinci bir kral istemez… Hâsılı, egemenlik rakip kabul etmez. Peki insani ve kültürel olan bu durum nasıl tanrısallaştı ya da tanrısal olan bir durum idiyse bu nasıl insanileşti? Fizik mi metafizik haline geldi, metafizik mi fizik haline? Hangisi hangisinin neticesi? Tanrının rakibi ancak başka bir tanrı olabilir. Tanrının kendi yarattığı insancıkların tanrılık taslamasına bu kadar öfkelenmesi ve bazı zaman ağır hakaretlere girişmesi gerçekten de çok acip ve garip. Antropormorfizm (insan-biçimlilik) doğru ise bu pekala anlaşılabilir ama Ortodoks bütün mezhepler tek ağızdan bunu şiddetle reddeder. İslam’a göre en büyük suç hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık, zina, katl değil, işbu şirktir. Bunun aksini iddia eden bazı modern ilahiyatçılar açık bir tutarsızlık içindeler. Bunun nedenine ilişkin yapılan açıklamalar düşünen zekaları tatmin etmekten hayli uzak. Eğer tanrılar insanların icadı ise sorun yok ama insanlar tanrıların icadı ise sorun bütün çıplaklığı ile ortada. Her şeyden münezzeh olan, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ezeli ve ebedi bir tanrının kendi eseri olan bir varlıktan mütemadiyen takdis ve övgü istemesi çok çok tuhaf. Bütün dinlerde ritüeller/ibadetler var ve bunların amacı müntesiplerin iyi birer insan olması. Başka bir yoldan iyi insan olunsa bunlara gerek kalır mı? Akl-ı selim kalmaz diyor. İslam açısından şirkin ne olduğunu bilen ve bunu bizzat deneyimleyen ilk ve son topluluk Mekke ahalisi. Sonraki dönemlerde yoruma konu olmanın ötesine geçmedi. Daha doğrusu İslam dünyasının gündeminde sahici bir yer tutmadı. Çoktanrıcılıkta şirk denen bir vak’a yoktu veya çok azdı, asıl şirk tektanrıcılık ile ortaya çıktı. Tektanrıcılığın tarih sahnesine çıkışı ile merkezi devletlerin ve yönetimlerin ortaya çıkışı arasında şaşırtıcı bir paralellik var. Merkezi iktidar rakip kabul etmediği gibi merkezi din de rakip kabul etmiyor. Asıl merkezlilik, tek-odaklılık, tek-mercililik rakip kabul etmiyor. Merkezi iktidar ile merkezi din birbirini besliyor gibi. Antropolojik bir okuma kulağa çok tehlikeli şeyler fısıldıyor.