MEVCUT SÜREÇ VE İNSAN PSİKOLOJİSİ

Hikayedir anlatılır; adamın biri sürekli bir yatırı ziyâret ediyormuş. Zamanla yatırı ziyâret etmekten canı sıkılan adam, yatıra; yahu seni bunca yıldır ziyâret ederim ama hiç-bir kerametini görmedim diye seslenir. Yatırdan bir nida gelir ve adama; sana çok keramet gösterdim ama sen, ders çıkarıp akıllanmadın diye cevap verir. Hikâyenin doğruluk payı ne kadardır diye, onun üzerinde duracak değiliz elbette. Çünkü adı hikaye. Bu mesajdan, toplumsal olarak çıkaracağımız büyük derslerin olduğu kanaatindeyim. Özellikle ülkemizde, 1999 dan bu güne kadar deprem, sel felâketi, kuş gribi domuz gribi vs. yüzlerce uyarı, musibetle uyarıldık. Lâkin dünyaya, paraya, modaya, ecnebileri taklit etmekten bir gram geri durmadık, bir gram akıllanmadık. Bu hakikati dünya sathında ele aldığımızda, daha korkunç tablolarla karşılaşmaktayız. Savaşlar, katliamlar, istila ve işgaller, zulüm ve hukuksuzluk aldı başını yürüdü. Dur diyeni bırakın, (istisnaların dışında) hemen her devlet pastadan büyük payı nasıl kapacağının mücadelesini verdi. En son olarak da, dünyanın; gözle görünmeyen Korona diye bir virüsle başı dertte. Şimdi tüm dünyada şehirlerde yasayan insanlar evlerde hapis hayatını yaşar hale geldiler. Peki, yukarıdaki yatır mesajında geçtiği gibi ibret aldık mı? Genel mânâda kanaatimce hayır. Ağırlığı bir veya birkaç gram olarak bilinen korona virüs, dünyaya nasıl bir mesaj verdi acaba? Dünyanın imar ve ıslahından sorumlu olan insan, hukuksuzluklara, savaşlara, sahile atılan küçücük masum bedenlere, batan mülteci botlarına; tel örgülerin öte yakasında günlerce soğukla açıklıkla, yoksullukla mücadele eden insanlara sessiz kalınca; mülkün sahibi olan Allah küçücük bir asker mesabesinde olan korona virüsü gönderip dünyayı susturdu. Şimdi insanların şehir psikolojisindeki genel duruma bakıldığında, yaşamın alt üst olduğu, insanların stres ve birçok hastalıkla başlarının dertte olduğu görülmektedir. Sokağa çıkma yasakları, dışarıda maske ve sosyal mesafe kurallarına riayet, bir araya serbestçe gelememeler; insan psikolojisini tarumar ettiğini hiç kimse inkar edemez. Hastanelerin psikiyatri bölümleri önünde insanlar sırada beklemekte, fert toplum devletler ve tüm dünyanın uykusu kaçmış durumda. 2020 mart ayından bu yana, dünyanın tek ve öncelikli gündemi korona virüs. Halbuki her gün, trafik kazalarından, yangın ve hastalıkların sebep olduğu nedenlerden dolayı onlarca hatta yüzlerce insan ölmektedir. Ama tüm bu gerçekler bir yana, insanın veya amiyane tabirle tüm dünyanın kabusu; Korona virüs olmuştur. Hal bu iken, insanların pek de bu musibetten ders falan çıkardıklarını söyleyemeyiz. Tevbe istiğfar, istikamette odaklanmak, kötü fiil ve alışkanlıkları terk etmek diye bir gayeleri görünmüyor insanların. Sokaklarda üryan gezen kadınlardan tutun da, eroin ve insan kaçakçılığını meslek edinmiş kimselerin durumundan zerre kadar bir değişiklik söz konusu bile olmamıştır. Kaçak mekanlarda kumar oynamak, sahte içki üretimi yapanları yakalamakla meşgul olan devletlerin; öncelikle söz konusu olan haramların kapılarına kilit vurmaktır. İçkinin sahtesi orijinali, kumarın resmi veya gayri resmisi, zinanın gizlisi ve beşeri yasalarla serbest olanların tümü haramdır ve nas-ı kuran ile yasaklanmıştır. Dünya huzur arıyorsa, ki başka seçeneği de yoktur; bir an önce tevbe ve istiğfar edip; serbest ettikleri haramları yasaklamaktır. Aksi takdirde dünya, belki de daha yıllarca maskeye mahkum olacak, sosyal hayatın felcinden dolayı milyonlarca insan kafayı yiyip hastane köşelerinde duvarlarla konuşacak hale gelecektir. İnsanların el-an şehirlerdeki genel psikolojileri, patlamaya hazır bir bombaya benzemektedir. Gerginlik, sıkıntı, tasa, keder, üzüntü, ruhsal; bunalımlar; taşkınlık, asabi bozukluklar sürüp gidecek, kuralları ihlal edenlere kesilen para cezaları da kar etmeyecektir. Bizden söylemesi, Dünya, ya Allah’ın emrine teslim olup, Onun göndermiş olduğu yasalar gereği yaşayacak; ya da söz konusu zillet kabus baskı ve sıkıntı durumları hiç bitmeyecektir. Para da makam da kariyer de, fayda veremeyecektir.