TATLI DİL VE GÜLER YÜZÜN ÖNEMİ

Muhterem Kardeşlerim… Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Müslüman güler yüzlü, münafık asık suratlı olur. Tebessüm, bedavadır, alanı mutlu eder, vereni üzmez. Huzurun anahtarı tebessümdür. Tebessüm edemeyen zavallıdır. Tebessüm ateşinde erimeyen maden bulunmaz. Gülümsemesini bilmek, iki cihan mutluluğuna sebep olur. İslamiyet, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik dinidir. Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir. Başarının sırrı, güler yüz, tatlı dil ve güzel siyasettir. Güzel siyaset, herkesin memnun olması demektir. Düşmanınıza iyilik edin, hediye verin. Kırıldığınız arkadaşınıza iyilik edin, sıkıldığınız insana güler yüz gösterin. Bunları yaparsanız rahat edersiniz. Bir kimsenin veli olduğu; tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır. Güzel ahlaklı kimse, edeplidir, az konuşur, hatası azdır, gıybet etmez, Allah için sever, Allah için buğzeder, emanete riayet eder, komşu ve arkadaşını korur. Güzel ahlaklı bir zata, kötü huylu hanımı ile nasıl iyi geçindiği sorulunca, “İyi huylu ile herkes geçinir. Marifet kötü huylu ile geçinebilmektir. Onun kötü huyuna sabredemezsem benim iyi huylu olduğum nereden belli olacaktır” dedi. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki: “Mümin kardeşinin yanında suratı asık durana melekler lanet eder.” [Hatib] “İyiliği, güzel yüzlü kimselerden talep ediniz.” [Beyheki] “Mümin kardeşinin yüzüne tebessüm etmek sadakadır.” [C. Sagir] “Din kardeşine güler yüz göstermek, iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek birer sadakadır.” [Tirmizi] “Mallarınızla herkesi memnun edemezsiniz. Güler yüz ve tatlı dil ile güzel ahlakla memnun etmeye çalışınız!” [Hakim] “Selam verirken gülümseyen, sadaka sevabına kavuşur.” [İ.E.dünya] “Hayrı, iyiliği, güzel yüzlülerin yanında arayınız!” [Buhari] “Huyu ve yüzü güzel olan dünya, ahiret iyiliğine kavuşur.” [İbni Şahin] GÜLER YÜZLÜ OLMAK “Müslüman güler yüzlü ve tatlı dilli olur” hadisine göre, hemcinse ve mahremlerimize karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak gerekir. Karşı cinsle yumuşak konuşmak ve ona gülümsemek çok yanlıştır. Hattâ onun yüzüne karşı dua etmek, Allah razı olsun demek bile yanlıştır. Namahremin yüzüne karşı dua etmek yasak olduğu için ona selam vermek de yasaktır. Çünkü selam da duadır. Birine güler yüz, tatlı dil gösterip dua edersek, karşımızdaki ister istemez, “Galiba bu beni seviyor ki böyle davranıyor” der. Art niyetsiz, sırf Allah rızası için sevilse bile, zamanla bu sevgi gayrimeşru sevgiye sebep olabilir. Bunun için dinimiz, karşı cinse yani namahreme karşı ciddi olmayı emrediyor. İhtiyaçsız konuşmayı, yüzüne karşı dua etmeyi, hattâ selam vermeyi bile yasaklıyor. İSTİŞARE, AKIL VE BAŞARININ ENGELİ 1- Herkes bir sürünün çobanı gibidir. Çoban sürüsünden sorumlu olduğu gibi, her Müslüman da, bir kişi olsa bile, maiyetinden sorumludur. 2- Emîr oturursa, emri altındakiler yatar. Herkes başa bakar. Osmanlı padişahları ordunun başındayken, zaferden zafere koştular. Son dönemlerde saraydan idare başlayınca, olanlar oldu. 3- Âmir, vazife verdiği arkadaşa tam güvenmeli. Onun kendisinden daha kabiliyetli, ihlâslı olduğuna inanmalı. Bu zor iştir, ancak çok güzeldir. İşte mümin, böyle olur. 4- Disiplinli bölük, disiplinsiz ordudan iyidir. Namazını kılan, emîrine de itaat eden topluluk, zafere kavuşur. 5- Başarının sırrı sormaktır. 6- Her şey söz dinleyene verilir, her şey, bu her şeyin içinde vardır. 7- İşi bilen değil, peki diyen kıymetlidir. Söz dinlemeyen, kabiliyetli olsa da başarılı olamaz. 8- İşlerinin doğru gitmesini isteyen, kendi başına hareket etmemeli. Akıllılarla istişare etmeli. 9- Kim kendi aklına göre karar verip de iş yaparsa, pişman olur. 10- İnsanın nefsi, “Ben haklıyım, ben biliyorum, kimseye ihtiyacım yok” der. Hâlbuki Allahü Teâlâ Resulüne, “Bir iş yapacağın zaman arkadaşlarınla istişare et” buyuruyor. 11- Mümin istişarede menfaati gözetmez. Soran Allah rızası için sorar, cevap veren de Allah rızası için cevap verirse, zahirde yanlış bile olsa, Allahü Teâlâ onu hayra tebdil eder, doğrultur. 12- Aklını bırak, kurtul; tâbi ol, saadet bul! 13- Akıllı insan aklını kullanır. Daha akıllı olan, başkalarının da aklını kullanır. 14- Başarı nedir? Başarı, öldükten sonra ahirette işe yarar şeydir. Ahirette işe yaramıyorsa, o başarı değildir. Başarının manisi insanın kendisidir, yani aklına, nefsine uymasıdır. 15- Yaşça ve ilimce daha aşağı olanın nasihatini kabullenmek, yüksek dereceli olmaya işarettir. 16- Hakkı, doğruyu kim söylerse söylesin kabul etmeli. Söyleyene değil, söylenen söze bakmalı. 17- Allah için istişare edince, Allahü Teâlâ en iyisini karşınıza çıkarır. İstişare etmek, sormak nefsi kırar. Sormamak nefsi azdırır. Hiç kimse ilminin çokluğuyla iftihar etmemeli; çünkü ondan daha çok bilen vardır. Şeytan meleklerin hocasıydı. İlmi onu kurtarmadı. 18- Başkalarının acılarından ve geçmiş felaketlerinden ders almalı. Böyle insanların nasihat ve tavsiyelerine kulak vermeli. Yapacağımız işi, daha önce bunu denemiş, tecrübeli kimselere danışmalıyız; çünkü onlar, kendilerine pahalıya mal olmuş doğru görüş ve bilgileri sana bedava verirler. İllâ bizim de başımıza gelmesini beklememiz doğru olmaz. Bize de çok pahalıya mal olur. Allahu Teâlâ cümlemizi namazını kılan, emîrine de itaat eden tatlı dilli ve güler yüzlü kullarından eylesin. (Amin)