CAHİLLİĞİN KORKUNÇ YÜZÜ

Cahillik kelimesi köken olarak herhangi bir konuda bilgiden yoksun olmak anlamındadır. Bunun yanı sıra, bir şeye olduğundan farklı bir şekilde inanmaya da cahillik denir. Bu itibarla, inançla alakalı terim anlamı olarak, hakkı ve gerçeği görmeyip hakkı batıl, batılı hak olarak görmeye İslam literatüründe cahillik adı verilmiştir. Başka bir deyişle hak ile batılı, gerçek ile sahteyi birbirinden ayırt edememek, birbirine karıştırmak demektir. Bu anlamıyla cahillik iki kısımdır: Birisi: Hak ile batılı, gerçek ile sahteyi bile bile birbirine karıştırmak, gerçeği bildiği halde yanlışı gerçek olarak, gerçeği yanlış olarak göstermektir. Bu türden cahiller, hakkı bildikleri halde gizlerler. Bunun temelinde dünyevi çıkar vardır. Kur’an-ı Kerim, “Hakkı batılla karıştırmayın ve bildiğiniz halde hakkı gizlemeyin!” (Bakara, 42) ayetiyle bu tür cahillikten menetmiştir. İkincisi ise: bilmeden, inanarak hakkı batıl olarak görmek, sahteyi gerçek, gerçeği sahte olarak zannetmektir. Biz buna kısaca “zanna dayalı cahillik” diyebiliriz. İşte en korkunç cahillik de budur. Çünkü bu tür cahiller çıkarı için bile bile ortaya çıkan cahillere alet ve maşa olurlar, bunun hak olduğunu zannederler. Çıkarcı olanlara dayanak olurlar. Ne yazık ki bütün toplumlarda bu tür cahiller çoktur. Bütün peygamberler bu tür cahilleri ayıltmak, uyandırmak, çıkarı için onları kullanan zalimlere payanda olmaktan vaz geçirmek için büyük bir çaba ve emek sarf etmişlerdir. Ancak böyle inanmış kalın kafalıları uyandırmak çoğu kez mümkün olmamıştır. Ümmetleri, ya da birkaç kişiden başka mümini bulunmayan peygamberleri biliyorsunuz. İşte bu “zanna” dayalı cahillik, tehlikeli ve korkunçtur. Çünkü hak zannederek batıla tabi oluyorlar, sahteyi gerçek sanıyorlar. Bu zanna inandıkları için ondan vaz geçmeleri de zordur. Bu cahillikle hem kendilerine hem başkalarına zarar vermek de söz konusudur. Kur’an, cahilliğin saldırganlığa yol açabileceğine dikkat çekerek bu konuda da şu uyarıda bulunmuştur: “Ey iman edenler, size fâsık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onu araştırın. Yoksa cahillikle bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6) Hz. Ali (RA) “Cahil cennete bana komşu olsa, cenneti bırakıp cehenneme girmeyi tercih ederim!” diyerek cahilliğin korkunç yüzüne işaret etmiştir. Zanna dayalı cahiller, zalimlere maşa olmakla kalmazlar, kendileri de sürekli zalimlerin çıkarlarının hizmetçileri köleler durumunda zillet içinde olurlar. Zalimlerin avları için koşan tazılardan farkları yoktur. Ne yazık ki bu zilletin de farkında olmazlar. Namık Kemal’in şu beyti zalimlerin yardımcıları olan cahilleri şöyle tasvir etmiştir: Muini zalimin dünyada erbâb-ı denâettir Köpektir zevk alan sayyâd-ı bi-insafa hizmetten “Zalimin dünyada yardımcısı aşağılık kimselerdir/ insafsız avcıya hizmetten zevk alan köpektir.” Hakkı bilen, hakka tabi olan, hakperest insanlara Kur’an, “Af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillere aldırma”(A’raf, 199) şeklinde öğüt vermektedir.Cahillere aldırış edilmemesini istemektedir.