SEÇİM VE GEÇİM

İnsanoğlu, masum ve hiçbir şeye karşımükellef olmadan; günahsız ve tertemiz dünyaya gelir. Akıl baliğ olmayıncayakadar, yüce yaratan hiçbir insanı; tekliflerine karşı sorumlu tutmaz ve budönem içerisinde vefat ettiği takdirde de, günahsız olarak ebedi hayata göçeder. Ancak, daha sonra ki dönemlerinde, akıl baliğ olup; iyiyi kötüden ayırmayaşına geldiğinde, işte o zaman onun için kulluk imtihanının kapısı açılır!... Bu imtihan kapısı öyle bir kapı ki, inişve yokuşlarısürekli olan, badireleri belaları, sıkıntı ve musibetleri insan ölünceye kadarhiç tükenmeden,açık olan bir kapıdır… Kul,ilahi tekliflere karşı mükellef olma yaşına geldiğinde; önüne ikisinden birinitercih etmesi için iki yol çıkar. Bu yollardan bir hak yol, diğer ise batılyollardır… Neden batıl yollar diyoruz? Çünkü batılın birçok yüzü ve çehresivardır. Batıl, insana farklı isimlerle, farklı yöntemlerle yanaşıp onu yoldançıkarmaya çalışır. Oysa Hak yol birdir ve ilahidir… İnsanoğluna gönderilmişolan, yüz yirmi dört bin Peygamberin (hepsine salat-u selam olsun) tamamı;insanları: “Gelin sahte ilahları, tağut’u inkâr edin ve bir tek olan, eşibenzeri ortağı bulunmayan Allah iman edin, ilkesine davet ettikleri malumdur. Şayetinsan, seçimini haktan yani, Allah’tan yana yapar ve yaptığı tercihininarkasında durup; kendisine emredilenleri yaparsa, o zaman hem bu dünya dabulunduğu müddetçe ruhen huzurlu (velev ki birçok sıkıntı yaşasa da) yaşar, hemde ebedi âlem de iyi bir geçimle karşılık bulur ki; bu ikram-ı ilahinin sonugelmez nimetleridir. Fakat kul, bu dünya hayatının geçici lezzet ve süslerine,batıla çağıranların yoluna, cenabı Hakkın razı olmadığı şeylere gönlünükaptırıp yoldan saparsa; işte o zaman, kul veya kullar için ebedi felaketlerinyolu açılır. Bizbu iki seçimli tercihe, seçim ve geçim diyoruz… Evet, çünkü seçim; haktan yanaseçim… Adaletten yana seçim, şartlar ne olursa olsun adaletten ayrılmamak demek…Erdemlikten yana seçim, kâmil insan olma dairesinden çıkmamak ve İslamiduruşuna halel getirmemek. Emin insan olmaktan yana seçim, insanların güveniniboşa çıkarmamak ve her halü karda emin insan olmaktan ödün vermemek. Yalandan,dolandan, hile ve düzenbazlıktan, ikiyüzlülükten, riyakârlıktan ve kibirden,şirkten, nifaktan, isyandan, kargaşa çıkarmaktan, ara bozmaktan, laf casusluğuyapmaktan, onun bunun hatasını görüp kendi hatalarına karşı kör olmaktan uzakdurmak için; her türlü çaba ve gayreti sarf etmek için seçimini doğru yapmakdemek! Âdembabamız (ona selam olsun), hem ilk insan hem de ilk Peygamberdir. Habil ileKabil olan iki oğlu, Allah tarafından hür iradeleriyle seçimlerini yapmaklaimtihanedildiklerinde; Habil Allah’ın emirlerindenyana seçimini yapıpteslimiyet gösterirken, Kabil tam tersini tercih etmekle seçimini Şeytandan venefsinden yana yapmış ve kaybedenlerden olmuştu… Ve her iki tarafın dayaptıkları seçim, kendilerini iki farklı sonuca götürmüştü… Habil’in seçimikendisini Cennet’e ve iyilerin arasına götürürken, Kabil yaptığı hatalı veyanlış seçiminin kurbanı olmakla; hem kötülüğün sembolü olmuş, hem de ebedihayatın geçiminden mahrum kalmıştı… Şimdigelelim, içinde bulunduğumuz yirmi birinci yüz yıla ve bu yüz yılda bulunan insanlarıngenel durumuna. Haktan,Adaletten ve doğruluktan yana seçim yapanların azalıpgarip görüldüğü,sözlerinin pek karşılık bulmadığı bu zaman diliminde; batılyolların, değişik isimler adı altında insanları yoldan çıkarıp ve onları yanlışseçim yapmaları için son hız çaba sarf ettiklerini görmekteyiz. Irkçılık,dünyevileşme, şehvet, maceraperestlik, lüks ve konfor hastalığı, makam mevki vekariyer düşkünlüğü, para, kadın, müzik, spor faaliyetlerinin birçoğu vb. gibibu çağın manevi hastalıkları; insanların ebedi hayatlarını berbat etmek için,kurulmuş olan tuzaklardır adeta… Kimki, bu tuzakların tehlikelerini önemsemez ve seçimini bunlardan her hangibirindenveya tümünden yana yaparsa; o zaman hem insanın ebedi hayatı mahvolur,hem de yapmış olduğu yanlış seçiminden dolayı kötü bir iz bırakır arkasından…Seçim deyip geçmemek lazım… Günümüzde, devlet erkânını her birkaç yılda birseçmek için; sandık başına gitmekle ifade edilenin daha üstünde ve önemli olankulun her iki hayatını ilgilendiren seçim sorumluluğu; tam anlamıyla bir inançve bilinç meselesidir. Aslında seçim, insanoğlunun hayatının her alanınıilgilendiren çok mühim bir sorumluluktur. Öyle ki, bazen insan bir mahallemuhtarını seçerken bile; seçiminden sonra ki süreçlerde kendisini rahatsız edendurumlarla karşılaşıp ve kendi kendisini kınaması ihtimali vardır… Çünkü insanfıtratı, hata ve yanlışlara asla onay vermez. Ama insanın ego ’su (enaniyet venefsi) kendisine galebe çaldığında; o zaman insan birçok yanlışın doğruolduğunu iddia etmeyeve haktan sapmaya başlar… Bu tamamıyla, “Kişi sevdiğiyleberaberdir” nebevi düsturunun bir diğer açıklaması gibidir! Yani, hakkı batıl,batılı hak görmek gibi! İnsanınebedi hayatını ilgilendiren seçimi, bu kadar önemliyken, dünya hayatındayaptığı seçimi hiç önemsiz ve karşılıksız olur mu? Tabi ki olmaz. Yaşadığımızşu imtihan dünyasında, hayatımıza yön veren ve duruşumuzu şekillendiren; ikiönemli ilkedir seçim ve geçim! İnsan için çalıştığının sadece karşılığı vardır,ilahi ferman; insanın imtihan serüveni süresince yaptığı seçim ve tercihlerinedikkatleri çekmektedir aslında. İnsan için sadece çalıştığının karşılığı vardırne demek? Yani, insanın dünyada yapmış olduğu seçim; ebedi hayatına yönverecektir demektir. Seçimi meşruysa karşılığı mükâfatlar, değilse mücazatlarolacaktır… Yüce Rabbimiz! Cümlemize tarafımızı seçerken, hakkı görme basiretiniihsan eylesin! Âmin… 28 Haziran 2018.