HELAL LOKMA OLMADAN SALİH AMEL OLMAZ.

Helal lokmayla beslenmeyen fert ve toplumların, Salih amel niyetiyle işlediklerinin; indi ilahide karşılık bulması mümkün değildir. Aziz ve Celil olan Rabbimiz, tüm peygamberlerin şahsında, iman edenlere kerim kitabımızda şöyle ferman buyurmaktadır: "Ey Peygamberler! Temiz olan şeylerden yiyin, Salih amel işleyin. Kuşkusuz ben yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilenim." (Mü'minun 51) Evet, Salih amel işlemenin ilk durağı; hiç şüphesiz helal kazanç, helal lokma ve helal çabadır. Kesesini sallayıp, helal mi yoksa haram mı olduğuna bakmadan; dolmasını ve taşmasını temenni edenler, günde 5 yerine 10 vakit namaz da kılsalar dahi, yaptıkları sadece yorgunluk olarak yanlarında kalacaktır. Allah (c.c), insanlara örnek ve Önder olarak seçip gönderdiği tüm Peygamberlerine, her şeyden önce onlara helal olan şeylerden yemelerini emretmiştir. Dolayısıyla, midesi helal şeylerle doymayan her kim olursa olsun; zira onun iyilik adına yapmış oldukları her şey merbuttur. Zira, nasıl ki necasetle beden temizliğinin yapılması mümkün değilse; öyle de, haram lokma ile beslenen bir bedenle işlenen hareketlerin karşılık bulması mümkün değildir. Meşru ve makbul değildir. Ticaret ahlakına riayet etmeden veya ticaret ilmi hakkında malumat sahibi olmadan ticaretin her dalı ile iştigal edip hem kendilerini hem de başka insanların günaha düşmelerine sebep olan sözüm ona sayısız kimselerin varlığı söz konusudur. Hz. Ömer (r.a) hilafeti döneminde, çarşı ve pazarları dolaşır, ticaret ilmi bilmeyenleri tespit edip ve onları ticaret yapmaktan men ederdi. Ama ne yazık ki, Yaşadığımız asırda; İslam’ın yasaları yerine küfrün ve cehlin kanunlarıyla idare edilen Müslüman toplumlarda, helal ve haram kavramını dahi bilmeyecek kadar aciz olanların ticaretle uğraştıklarına şahit olmaktayız!... Kim kime, dum duma kaidesince, parayı denkleştirebildikten sonra; istediği her işe el atanların hiçbir engelle karşılaşmadan, hatta yasaların (!) Kendilerine tanımış olduğu birçok toleranstan dahi faydalanıp haramzadelerin sayısını çoğaltılanlar ise işin sadece görünen bir yüzüdür. Bugün yaşadığımız zaman diliminde, dünyanın küresel bir krizle çalkalandığını görmekteyiz. Özellikle İslam beldelerinde, yönetim mekanizmalarının dışa bağımlı olmaları hasebiyle; temel gıda maddeleri başta olmak üzere, petrol vs. ürünlere yapılan %75’lere varan korkunç zamlar ve söz konusu zamlara paralel olarak yükselen faiz oranları; toplumsal hayatta büyük infiallere zemin hazırlamaktadır adeta. Müslüman mahallesinde bir zamanlar salyangoz satılmazken, bu gün Müslümanların faizsiz ekonomi olmaz dediklerine şahit olmaktayız... Ticaret ahlakıyla ahlaklanmadan ticaret hayatına atılan tacirler, helal haram şuurundan uzak oldukları için; yarın ruzi mahşerde Sıddıklarla, şehitlerle değil, facir ve fasıllarla haşır neşir olacaklarını unutmasınlar. Konuyla ilgili olarak, Hz. Ömer ( r.a)in şu tamimi ne kadar da mühimdir: "İslam'ın kendi mesleği ile ilgili hükümlerini öğrenmedikçe hiç kimse bizim çarşı ve pazarlarımızda alış veriş yapmasın." (M. Çelik, Ticaret ahlakı sh: 9) Evet, öyle ki, İslam fıkhında; konuyla ilgili geniş malumatlara yer verilmiş olup; ticaret ilmi ve sair meşru olan mesleklerle ilgili ilimlerin, diğer ibadetlerin ilminde olduğu gibi farzı ayn olduğunu kaydetmişlerdir. Çünkü, herhangi bir meslekle uğraşan kimseler, meslekleri hakkında bilgi sahibi olmadıkları takdirde, harama bulaşmaları kaçınılmaz olur. Başta vermiş olduğumuz Mü'minun suresi 51 nci ayeti tekrar hatırlamakta fayda vardır. Yüce Rabbimiz, risalet ve nübüvvetle görevlendirdiği elçilerine; önce helal olan şeylerden yemelerini daha sonra da Salih amel islemelerini emretmiş/hatırlatmıştır. Yani, Salih amel işlemenin yolu; ilk önce helal kazançtan, helal lokmadan ve helal olan yeksibun meziyetinden geçer. Peki, hiç düşündük mü acaba? İslam beldelerinin akıbeti neden bu kadar kötü olduğunu? Evet gerek siyasette gerek ticaret ve gerekse diğer meslek ve uğraşlarda; İslam’ın evrensel yasaları baz alınmadığı için; bu gün İslam aleminin başı bir türlü dertlerden kurtulamıyor... Önce helal iş, sonra istikbale gidiş; bundan gayrı her uçurumdur. Kalın sağlıcakla efendim…