BAŞKASINI KENDİNE TERCİH ETMEK

Muhterem Kardeşlerim… Önce can sonra canan demek uygundur. Yani önce kendimizi kurtaracağız sonra başkalarını. Kendimiz yokluk içinde iken, elimizdekini başkalarına vermek doğru olmaz. Kısaca; dinimizi çok iyi öğrenmeli ve uygulamalıyız. Daha doğrusu da, Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi vesellem efendimizi örnek almalıyız, Genel bir deyimle; ilim, amel ve ihlâsın üçü birlikte olmalıdır. Biri olmazsa, diğer ikisinin faydası olmaz. Efendim; Peygamber Efendimize misafir geldi. Evde yenecek hiçbir şey yoktu. Ensardan biri bu misafiri alıp evine götürdü. Onun da evinde yalnız bir kişilik yiyeceği vardı. Kandili söndürüp yemeği misafirin önüne koydu. Kendi de sofraya oturup yer gibi yapıyor, ellerini yemek kabına götürüp getiriyordu. Sabahleyin Resulullah Efendimiz, ev sahibine buyurdu ki: “Allahü Teâlâ, sizin misafire gösterdiğiniz cömertliğe çok memnun oldu. ‘Kendileri, ihtiyaç içinde olsalar da, başkalarını kendilerine tercih ederler’ Âyet-i Kerimesini gönderdi.” Hazreti Musa’ya, Peygamber Efendimizin sahip olduğu makamlardan birinin nuru gösterilince, bayılacak hâle geldi, bu dereceye nasıl yükseldiğini sordu. Allahü Teâlâ, “Yüksek ahlakı sayesinde bu dereceye kavuştu. Bu ahlak îsârdır. Ya Musa, ömründe bir kere îsâr edene, îsâr ahlakı ile bana kavuşana hesap sormaktan haya ederim” buyurdu. Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimizi överken “Elbette sen Hulk-i Azim [büyük ahlak] üzeresin” buyuruyor. (Kalem 4) ÖNCE CAN SONRA CANAN Önce can sonra canan demek uygundur. Yani önce kendimizi kurtaracağız sonra başkalarını. Kendi itikadımız, kendi ahlakımız düzgün değilse, başkalarını nasıl kurtarabiliriz? Önce can gelir sonra canan demişler, Gemisini kurtaran kaptan demişler… Mal yönüyle de böyledir. Kendimiz yokluk içinde iken, elimizdekini başkalarına vermek doğru olmaz. Dinimiz, “Sadaka verirken israf etmeyin” buyuruyor. Sâbit bin Kays hazretleri, bir günde 500 ağacın hurmalarını toplayıp hepsini sadaka vererek evi için hurma bırakmadı. Muaz bin Cebel hazretlerinin de bir hurma ağacı vardı. Hurmalarını toplayıp hepsini sadaka verdi. Kendine bir şey kalmadı. Ondan sonra “İsraf etmeyin” âyeti geldi. Bir âyet meali de şöyledir: (Elini boynuna bağlayıp asma [cimrilik etme], büsbütün de açıp saçma. [itidalli ol, iktisada riayet et. Malını, kendine kalmayacak şekilde dağıtma!) Sonra kınanmış olur ve eli boş açıkta kalırsın.) [İsra 29] İbni Mesud hazretleri anlatır: “Bir çocuk, Resulullah efendimize gelip, bazı lüzumlu şeyleri sayıp ‘Annem beni sana gönderip bunları istedi’ dedi. ‘Bugün bende bunların hiç biri yok’ buyurdu. ‘Gömleğini bana ver’ dedi. Hemen, mübarek gömleğini çıkarıp çocuğa verdi ve kendisi gömleksiz kaldı. Camiye gidemedi. O zaman, bu âyet geldi.” Hadis-i Şeriflerde buyuruluyor ki: “Paranız ile, önce kendi ihtiyaçlarınızı alın. Artarsa, çoluk çocuğunuzun ihtiyaçlarına sarf edin. Bundan da artarsa, akrabanıza yardım edin!” [Müslim] “Kendisi veya çoluk çocuğu muhtaç iken veya borcu var iken verilen sadaka kabul olmaz. Borç ödemek, sadaka vermekten, köle azat etmekten ve hediye vermekten daha önemlidir. Başkasının malını, sadaka vererek, yok olmasına sebep olmayın!” [Buhari] Hazreti Ebu Hüreyre anlatır: Resulullah Efendimize biri gelip, bir altınım var, ne yapayım dedi. “Bununla kendi ihtiyaçlarını al” buyurdu. Bir altınım daha var dedi. “Onunla da çocuğuna lazım olanları al” buyurdu. Bir daha var dedi. “Onu da, âilenin ihtiyaçlarına sarf et” buyurdu. Bir altın daha var dedi. “Hizmetçinin ihtiyaçlarına kullan” buyurdu. Bir daha var deyince, [bu bildirdiklerimi ölçü alarak] “Onu kullanacağın yeri sen daha iyi bilirsin” buyurdu. (Begavi) BAZI ÖĞÜTLER Babamızdan ve büyüklerimizden duyduğumuz öğütlerden bazıları şöyledir: 1- Her işe Besmeleyle başla! Peygamber efendimiz, “Besmeleyle başlanmayan her önemli iş noksan kalır” buyurdu. Allahü Teâlâ, İsa aleyhisselama, “Yatarken, kalkarken, otururken, ayakta iken, inerken, çıkarken, dururken, yürürken Besmele oku! Kıyamette bir kimsenin amel defterinde, 800 Besmele varsa, o kimse bana inanmış ve benim Rab olduğumu tasdik etmiştir. Onu Cehennemden çıkarır, Cennetime koyarım” buyurmuştur. 2- Sabah erken kalk ve işe erken başla! Peygamber efendimiz, “Çalışmaya erken gidenin işi bereketli olur ve başarı kazanır” buyurdu. İbni Abbas hazretleri, sabah vakti uyuyan oğluna, “Evladım rızıkların dağıtıldığı saatte uyunmaz. Bu saatte uyumak, tembellik alametidir, unutkanlığa sebep olur” buyurmuştur. Peygamber efendimiz de, “Sabah uykusu, rızka manidir” buyuruyor. 3- Öğle saatlerinde az da olsa uyu, sağlık açısından iyidir. Buna kaylule denir, sünnettir. 4- Namazları vakti girince hemen kıl! Peygamber efendimizin son sözü, “Namaza dikkat edin” mealindeydi. Büyüklerimiz de, “Namaza mani olan işte hayır yoktur” buyurmuşlardır. 5- Bütün kötülüklerin başı kötü arkadaştır. Peygamber efendimiz, “İnsanın dini arkadaşının dini gibidir. O hâlde kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin” buyuruyor. O hâlde salih kimselerle arkadaş ol! Atalarımız da, “Arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim” demişlerdir. İyi insan olmak için, iyilerle beraber ol! Büyüklerimiz de, “Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir” demişlerdir. 6- Babamın iki nasihati beni mezhepsiz ve dinsiz olmaktan korumuştur: Birincisi, Mızraklı İlmihal’i okumamı söyler, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bildirildiği gibi, Eshabı kiramın tamamını istisnasız sevmek gerektiğini anlatırdı. Özellikle hazret-i Muaviye’ye dil uzatmamak gerektiğini belirtirdi. Bu, Ehl-i sünnet olmama sebep oldu. Diğeri de, çok büyük diye bilinen bazı kimselerin din düşmanı olduklarını söylerdi. Böylece, düzen adamı bir dinsiz olmaktan kurtulmama sebep oldu. 7- Bir şey alırken, pahalı da olsa, iyi ve kalitelisini al! “Ucuz etin yahnisi yenmez” ve “Ucuz mal alacak kadar zengin değilim” demişlerdir. Bilhassa ev ve vasıtanın iyisini almalı, suyun ve yağın iyisini tercih etmeli. 8- Zaruretsiz hiç kimseyi hiç kimseye ve herhangi bir makama şikâyet etme! 9- “Saatinizi bir dakika ileri alın” buyurulmuştur. Şahsen bunun çok faydasını gördüm. Namazı vaktinde kılmaya, randevuya, otobüse yetişmeye sebep olmuştur. 10- Ayakkabı ve elbisenin biraz bolunu al! 11- “Sana yapılan iyilikleri taşa, sana yapılan kötülükleri kuma yaz” demişlerdir. Hazret-i Lokman buyurdu ki: “İki şeyi unut, iki şeyi unutma! Yaptığın iyilikleri unut, sakın bir daha bahsetme! Çünkü her anlatışta, bir miktar daha sevabı azalır. O yazılmış bir sevab, onu unut! Sana yapılan kötülükleri de unut! Çünkü sabrettin, Allahü Teâlâ sana ecrini verdi, her söylediğinde kaybediyorsun. İki şeyi de unutma! Allahü Teâlâ’yı bir de ölümü.” 12- Akraba da olsa, kadın erkek karışık oturmamalı. Akrabası diye dikkati çekmezse de, baldız - enişte, kayın - yenge olayları çok görülmüştür. Peygamber efendimiz, “Kadınlarla yalnız kalmaktan sakının” buyurunca, oradakiler, bir kadının, kayınbirader, enişte gibi akrabalarla yalnız kalmasının da mı uygun olmayacağını sordular. “Kayınbirader daha tehlikelidir, ölüm gibidir” buyurdu. 13- Abdülkuddüs hazretleri buyuruyor ki: “Vaktin kıymetini bil! Gece gündüz ilim öğrenmeye çalış! İlim öğrenmek ibadet yapmak içindir. Kıyamet günü işten sorulacak, çok ilim öğrendin mi diye sorulmayacaktır. İş ve ibadet de ihlâs elde etmek içindir.” O hâlde, ilim, amel ve ihlâsın üçü birlikte olmalıdır. Biri olmazsa, diğer ikisinin faydası olmaz. Allahu Teâlâ cümlemizi dinimiz İslamı en doğru şekilde öğrenen, yaşayan, namazına dikkat eden kullarından eylesin. (Amin)