İSYAN, AHLAK VE HAREKET ADAMI; NURETTİN TOPÇU

Bizim hareketimiz mesuliyet hareketidir; Davamız hayata uymak değil, hayatımızı hakka uydurmaktır. (Nurettin TOPÇU-Yarınki Türkiye) Bir “asi” ama aynı zamanda mistisizmin doruklarında bir ruh, bir ahlak adamı bir vicdan adamı bir hareket adamıdır Nurettin Topçu, " manaadamı", "arif derviş" ve "derviş hoca" sahici sorunları konuşan ve sahici çözümler peşinde bir adam, modernitenin karşısında, Mevlana’dır, İbn Arabi’dir, Yunus Emre’dir. Batıda doğuyu bulan, bilgi sahibi olmaktan ziyade bilgiyi içselleştirmeyi önemseyen bir akademisyen, bir öğretmen, bir ilim adamı, bir ideal adamı, zor zamanda ilkeli bir düşünme biçimdir TOPÇU. ‘Var Olmak’ için “iradenin Davası’nı yürütecektir. ‘İsyan Ahlakı’ için bir ‘Ahlak Nizamı’ ortaya koyacaktır. ‘Yarınki Türkiye’ için söyleyecekleri vardır. ‘Türkiye’nin Maarif Davası’nı dert edinmiş ‘Millet Mistikleri’nin izinde, ‘Kültür ve Medeniyet’ derdi olan bir filozoftur Nurettin TOPÇU. “Evet, isyan” diyecektir; isyanla ahlakı yan yana getirecektir. Onun isyanı ahlaklı ve asil bir isyandır. Onun isyanı Allah’a yaklaştıran bir isyandır. Onun isyanı; insana sorumluluk yükleyen, insanı hakiki hürriyete kavuşturan bir isyandır. Çünkü mesuliyetten arındırılmış hürriyet vahşete dönüşecektir. “İnsanın isyanı her şeyden önce kendi tabiatına karşı, kendi iç kuvvetlerine dar ve bencil arzularına karşı isyandır. İç kuvvetlerinin zorbalığından kurtulan insan, evrensel sorumluluk yüklenir… Bizim isyanımız anarşi değildir; ebedî ve âlemşümul merhamet nizamına bağlılıktır. Onda, gayesi olan ve kendisine ihtirasla çevrilmiş bulunduğu namütenahi kuvvete itaat vardır. Bu itaat, en mükemmel teslimiyettir…” Ahlakı mesele edinecektir; hayatın tam ortasına oturtacaktır, ahlak nizamı diyecektir. İsmail Kara’ya atıfla söyleyelim; Türkiye’de ahlak meselesi üzerinde duran tek mütedeyyindir. “ Kuran harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür… Bizim halkımızın belden yukarı namus anlayışı yoktur. Namus, sözünde durmaktır hâlbuki. Hür ve kuvvetli olan insan, yırtıcı olan değil, yaratıcı olan insandır. Kin ve din birleşmez… Gerçek dinî hayat, ahlakımızla birlikte kimsesiz ve yoksuldur. Şark dünyasında çalışmak, ibadet değildir. Şarklı, henüz çalışma aşkını tatmış değildir… Bizim ahlakımız; hürmet, hizmet ve merhamet prensiplerinin kendinde birleştiren aşk ahlakıdır… Menfaat ayaklarımızdaki zincirlere benzer, onlarla cennete gidilemez, menfaat yaşamak ahlak ise yaşatmak ister… Türlü sefaletlerle ihtirasların parça parça böldüğü hasta bir vücudu andıran İslâm dünyası, en bedbaht devirlerinden birini yaşıyor ve her İslâm memleketinde ruhlar birbirinden ayrılmış, birbirlerine saldırıyorlar. Her sene yüzbinlerle ziyaretçi ile dolan Kâbe’nin etrafında ruh birliği ve beraberliği meydana gelmiyor. Bunun sebebi ne siyasî, ne iktisadî, ne de esasında ilmî ve fikrîdir. Bu halin sebebi İslam’ın temeli ve Kur’an’ın özü olan ahlâkın kaybedilmiş olmasıdır… “ Hareket diyecektir; bir hareket adamıdır TOPÇU. “İ nsan kendini ve eşyayı hareket ederek tanır. Hareketin gelişmesi düşüncenin gelişmesini sağlar. Varlık olmaksızın âlem tasavvuru nasıl gülünçse, hareketi yok sayarak insanı düşünmekte abestir. Hareketin bizzat kendisine gönül vermeyerek onun devşirilecek yemişlerini düşünmek, fayda sağlayıcı gayeyi gözetmek hareketin iflasıdır." Ruhumuzu kaybettik diyecektir; mistik bir ruh adamıdır Topçu. Ruhun yücelmesi, insanın yüce Varlık’a kadar ulaşmak için yükselmesi ve gerçek anlamda O’nda tanıması lazımdır. Yaşama aktarılan felsefenin ve dinin peşinde bir eylem adamıydı. O yüzden yaşanmayan,dini zevzeklik olarak görecektir. Sahici sorunlardan bahsedecektir. Eğitimden iktisada, şehirleşmeden hukuka birçok konuda sahici çözümler sunacaktır. Sosyal adalet diyecektir; kalkınma ve ilerlemeye inanmayan sosyal adaletin peşinde bir sosyal bilimcidir. Adalet mi kalkınma mı dediğinizde oyunu adaletten yana kullanan bir yaklaşım tarzı olacaktır. “…Haksızlığın yerine sosyal adalet olgusunu koymalıyız. İnsanların bir kısmının diğer kısmına köle gibi yaşaması ruhi hürriyeti ortadan kaldırıcıdır. Bir zümreyi esir, öbürünü zalim yapan eşitsizlikten kurtulmak istiyoruz. Eşitlik ahlaki bir idealdir. Eşitlik merhamet davasıdır.”