HER ŞEYDE BİR HAYIR VARDIR

Hatta şerlerde bile, sonuçlarıitibariyle bir hayır vardır. İnsanlar perdenin arkasındaki sırlarıbilemedikleri için şer zannedebilirler, ama kader-i ilahinin sırları sonradanortaya çıktıkça insanlar da bunu anlamaya başlar. Doğu ve Güneydoğuda cereyan edenolaylar da, halkın suret-i haktan görünenlerin gerçek mahiyetlerini anlamayabir vesile oldu. Arap hükümdarlarından birisininbir veziri vardı. Padişah ne derse desin, ne kadar olumsuzluklar yaşarsa yaşasın veziri, “Padişahım, her şeyde birhayır vardır” derdi. Bir gün evde bir işle meşgul olurken padişahın serçeparmağı kesildi ve koptu. Ciddi bir sargıyla işine gelen padişahı bu haldegören veziri, “Ne oldu sana padişahım?” dedi. Padişah üzgün bir şekilde,“Parmağım kesildi” dedi. Vezir, “Bunda da bir hayır vardır” der demez,padişahın tepesi attı ve veziri zindana gönderdi. Kendisine başka bir vezir tayinetti ve onunla yola devam etti. Bir gün bir av partisi için yeni veziri vesaraydan iki kethüda ile ormana gittiler. Fakat yolları bir yamyam kabilesininobasına düştü. Yamyam askerler hemen onları yakalayıp oba reisinin yanınagötürdüler. Reis, “Bakın bakalım, kurbanlık için elverişliler mi?” dedi.Askerler kontrol ettiler. Padişahın serçe parmağının olmadığını görünce, “Bukurban olmaz” deyip onu serbest bıraktılar ve diğerlerini kurbanlık olarakreise sundular. Padişah kurtulur kurtulmaz çoktanunuttuğu, “Her şeyde bir hayır vardır” diyen vezirini yeniden hatırladı.Zindanına gitti ve ondan af diledi. “Kusura bakma vezirim; senin o sözünün değerini bilemedim. Boş yere senizindana attım. Hakkını helal et. Seni yadırgamıştım ama gerçekten parmağımınkopmasında da hayır varmış” dedi. Vezir ise, “Meraklanma padişahım; benizindana atmanda da bir hayır varmış. Yoksa ben de kurbanlık olarak kesilirdim” dedi. Allah bu memleketi, İslam düşmanıdevletlerin tahrikleriyle harekete geçenlerden muhafaza etsin. ........................... O yıl, başarılı ve şöhretli yazarın başından kötü şeyler geçmişti.Yaşadığı acı hadiseler yüzünden oldukça karamsar olmuştu. Hep düşünceli veyalnız kalmak istiyordu. Bir gün odasına çekildi ve bir kâğıda şunları yazdı: “Ah, şu geçen yıl ah! Böbrek ameliyatı oldum ve üç ay yatağa mahkûmkaldım. Bu sebeple, 30 yıldır çalıştığımyayın evi ile sözleşmemi bozdum. Bu halimle yaşlılığın sınırı olan 60. yaşımada girdim. Tam bu sırada babam vefat etti. Ardından oğlum, geçirdiği trafikkazası yüzünden üç ay boyunca tıp eğitimine ara verdi. Ne kötü bir yıl geçirdimbe!” Onu izleyen karısı, kâğıda yazdıklarını okuyunca, kalemi eline aldı vebir kâğıda bazı şeyler yazıp kocasının önüne koydu. Dalgın olan kocası başınıçevirdiğinde kâğıdı gördü. İçinde şunlar yazılmıştı: “Geçen yıl, yıllarca seni eziyet içinde yaşatan böbrek hastalığındanşifa buldun. Böylece sıhhatli bir şekilde altmışıncı yaşına girmiş oldun.Yayıneviyle sözleşmeyi bozup emekli oldun ve telif için daha fazla zamanbuldun. Yazacağın yeni kitaplar, başka yayınevleri tarafından bastırılacaktır.Baban, kimseye yük olmadan tam Seksenbeş yıl yaşadı ve gözü arkada kalmadanruhunu Rahmana teslim etti. Oğlunun karıştığı kazada ölenler vardı ve seninoğlun muhakkak bir ölümden kurtuldu. Aman Allah’ım! Ne kadar da güzel bir yılgeçirmişiz!” Afiyette Kalın