DÜŞÜNCE Mİ TEFEKKÜR MÜ (II)

Ali İmran süresi, 190, 191’inci ve devamında gelen ayetlerde; Aziz ve Celil olan Rabbimiz, iman eden kullarının, Rablerinin eserlerini temaşa ederken, dalmış oldukları tefekküre dikkatlerimiz çekilmektedir. "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışı da ve gece ile gündüzün art arda gelişinde, elbette "Akıl" sahipleri için ayetler/deliller vardır. Onlar ki, ayakta iken, otururken ve yanları üstü yatarken Allah'ı zikrederler ve gökler ile yerin yaratılışını "Tefekkür" ederler: "Rabbimiz! Sen bunları boş yere yaratmadın, seni tesbih/tenzih ederiz, bizi ateş azabından koru!" (derler). Şimdi bu ayetlerin, tefsir eserlerinde tafsilatına geçmeden önce bir inceliği işaret etmek isteriz: "Bilinmelidir ki, her Tefekkür hali bir düşüncedir, ama her düşünce hali bir Tefekkür değildir." Muhammed Hamdi Yazır (r.a) Al-i İmran 190 ile 191’inci ayetlerin tefsirinde mühim ve geniş malumatlar vermektedir. Ancak biz, hepsini buraya alamayız. Sadece birkaç mühim noktayı buraya derç etmekle iktifa edip; siz değerli okuyucuları, Tefekkür ile daima hemhal olan temiz Akıl sahibi olan ehli imanın mana dünyasına dikkatlerinizi çekmekle, sizi baş başa bırakıp aradan çekileceğiz... Evet, yalnız Tefekkür konusuna girmeden önce, birkaç noktaya değinmek yerinde olur kanaatindeyim. Bilinmelidir ki, her Tefekkür hali düşünceye sevk ederken, her düşünce hali tefekküre sevk etmemektedir. Misal olarak, insanlık tarihi boyunca milyonlarca düşünür gelip geçmiş lakin birçoğunun hakikati bulmadan dalalet denizinde boğulup gittiği bilinmektedir. Modernizme göre, Darvin bir düşünür evrim teorisi tezi de bilimsel (!) bir tespit kabul edilirken; fakat hakikat nokta-i nazarında Darvin bir inkârcı, evrim teorisi yalanı da saçmalıktan başka bir şey değildir. Gariptir günümüzde, Darvin ve gibileri hala düşünür (!) tezleri de bilimsel (!) buluş olarak kabul görürken, fikir ve düşünceleri de hala dünyanın birçok Üniversitelerinde tartışma konusu yapılmaktadır. Halbuki, Darvin ölümünden önce, yanıldığını evrim teorisi iddiasının bir aldatmaca olduğunu ve gerçekle hiçbir alakasının olmadığını söylediği (bir söylenti vardır) halde, ondan sonra gelen sözde düşünür ve fikir (!) adamları; söz konusu inadı küfürden vaz geçmeden günümüze kadar taşımışlardır. O halde, bu gerçeği bir kere açık ve net bir şekilde anlamamız lazım! Eser ve namlarıyla tanınan her düşünürün (!) Mütefekkir olmadığını, iddialarının da gerçeği yansıtmadığını anlamak ve bilmek gerekmektedir. Bakıldığında, günümüzde doğrumu yanlış mı olduğuna bakılıp veya bakılmadan, herhangi bir tez ortaya atan kimselerin; düşünce adamı kabul edildiği görülmektedir. Fakat, düşünce her insanda bulunan bir haslet iken; tefekkür herkeste bulunmayan ve herkese nasib olmayan bir meziyettir. Devamı perşembe yazımızda, kalın sağlıcakla efendim.