İLGİSİZ BİLGİ İLE NEREYE KADAR?

Bilgi ile ilişki biçimimiz üzerine kafa yormamız gerekiyor. Bilgi niçin gerekli, salt bilgi ile dahası kuru bilgi ile nereye varabiliriz?Sözün başında meramımızı ifade edelim; kişiye katkı sunmayan, kişinin arayışına, hakikat yolculuğuna, kendine, kendilik bilincine, hayatına katkı sunmayan bilginin, kişiye yük olabilmenin ötesinde bir şey ifade etmeyeceğini görebilmemiz gerekiyor. Bilgi için ilgi gerekecektir. En başta insanın kendine ilgisi gerekecektir, kendisinden çıkarak bir başkasına, ötekine ilgisi gerekecektir, hayata ilgisi gerekecektir, Bilgi insana değecektir, hayata değecektir, başkasına, ötekine değ-ecektir. Bilginin insana değmesi, insanın bilgiye temas etmesi yeterli mi, değil elbette. Bilgi; insana hayata, öteki ile Öte’yle ilişki biçimine değ-er katacaktır. İşte uğraşmaya değer olan bilgi, ilgi ile beslenen bilgi ve de insanı değerli kılacak bilgi ancak bu bilgi olacaktır. Bilgi insana değ-ecektir, bilgi insana değ-er katacaktır dedik. Bitti mi, bitmedi; bilgi, insanı değiştirecektir, hayatı değiştirecektir. İşte ozaman bilginin hakikatle ilişkisini doğru biçimde konumlandırmış olacağız. Hakikate değmeyen, hakikate ilgisiz, hakikat ile ilişkisiz bilgi; hayata ve insana değ-meyen, hayata ve insan değ-er katmayan, hayatı ve insanı değ-iştirmeyen bilgi değ-ersiz bilgi olmaya mahkûm olacaktır. Değeri olmayan bilgi, nihayet insana da doğaya da hayata da; “bedeli” kadar “fiyatı” kadar, “ederi” “kadar” “değer” verecektir. Ve sonuç; insan da doğa da hayat da bedeli nispetinde “güç” olan bilginin elinde değersizleşecektir. Ne diyoruz: İnsanın; bilginin tahakkümünden kurtulabilmesi için ilgiye ihtiyacı var, b/ilgiye ihtiyacı var, hakikatin b/ilgisine ihtiyacı var… Modern bilgi anlayışı; bilgiyi ilgiden uzaklaştırmış, ilgisiz bilgi ise bilgiyiteorilere kurban ederek ortaya çıkardığı ruhsuz bilgi yaklaşımı ile insanı her şeyden önce kendinden uzaklaştırmıştır. Kendilik bilincine, kendilik arayışına, kend’olmaya, insanı bir ol’uş kılmaya hizmet etmesi gereken bilgi, insanın kendini kaybetmesine, çağın ağları arasında ezilmesine, tükenmesine zemin hazırlamıştır. Bugün bilgi ile ilişki biçimimiz; kendimizi anlamaya, kendimizi tanımaya, kendimizi aramaya, kendimizi bilmeye hizmet etmiyor.Çünkübugün insan bilginin öznesi değil nesnesidir ancak. İnsanla bilginin arasındaki mesafe açılıyor. Hal ile kâl’in, söz ile özün, söylem ile eylemin, teori ile pratiğin, beden ile ruhun, kalp ile aklın, düşünce ile duygunun, bilgi ile bilincin arasındaki mesafe her geçen gün daha fazla açılıyor. Çünkü bugün insanın bilgi yaklaşımı insana ilgisizdir, insana uzaktır, hayata mesafelidir. İnsana değmiyor, değ-er katmıyor değ-iştirmiyor, hayatı oldurmuyor… Zira insan bilgiye ilgiyle yaklaşmaktan uzaktır bugün. Sözü yazımıza ilham olan; Özkan Gözel’in “Öznenin Hakikat Kaygısı” kitabından yapacağımız alıntı ile sonlandırırken; bilgiyle kalın ama illa da b/ilgiye ilgiyle kalın diyelim…“Hakikate erişimde özneye "bilgi", kuru bilgi asla kifayet etmez; bu uğurda ona öncelikle ve en çok "ilgi" gerektir:"kendi ile ilgi/lenme."Öte yandan, hakikat yolcusunu ihtiyaç duyduğu "bilgi","apaçıklığın" bilgisinden farklı ve/veya fazla olarak "ilgi"yi zaten ve daha baştan içerimleyen türden bir b/ilgidir… Hakikate ilgisizlik hakikatten bilgisizlik çağımızın kaderi sayılsa gerektir. Bize çağ-dışı yaklaşımlar gerek belki de: Çağın berisine ve/veya ötesine uzanabilen yaklaşımlar. Bu bakımdan arayışlar fevkalâde önemli…”