28 ŞUBAT DEYİNCE

28 Şubat deyince, o günü bu gün gibi hatırlayanlardan olduğum için; Müslümanların dava ile dünya arasında imtihana tabi tutuldukları ve korkunun uğradığı semtlerin sakinlerinin birçoğunun ortalıktan kaybolduklarını hatırlarım. 28 Şubat deyince, altının bakırdan ayıklandığı tabirle; safların daha net birbirinden ayrılıp kimin gerçekten dava adamı, kimin de her dönemin adamı olduğunu öğrendiğimi hatırlarım. 28 Şubat deyince, faizlerin tırmandığı, yazar kasaların başbakana fırlatıldığı günleri hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, Fadime şahin gibi bir rezili bulup ona tesettür giydirip; sonra kaportası müsait olan sakallı şalvarlı Müslüm gündüzün koynuna koyup ve canlı yayında yatak odasına baskın yapılma anındaki o kepazelik tabloyu hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, İstanbullun göbeğinde esrarcı Ali kalkancılara kafa sallandırtan ve insanlara işte Müslüman (!) bunlarmış mesajını vermeye çalışan vatan hainlerini hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, 26 bankanın içini boşaltan hırsızları, Kudüs gecesini tertipledi diye; Sincan belediye başkanı olan Bekir Yıldızı yakalayan ve Ankara caddelerinde Demokrasiye balans ayarı veriyoruz diye dönemin kiralık yobazları ile post modern darbecileri hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, bin yıl sürecek diyen zihniyetin; kendilerini her şeyin sahibiymiş gibi gören, BÇG. Ve onlara kuklalık yapanların üniversite kapılarında tesettürlü bacılarımızı kovan din düşmanlarını hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, sekiz yıl kesintisiz eğitim cinayeti için parmak kaldıran korkak sözde milletin vekillerini hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, ikna odalarında genç kızlarımızı kandırmaya çalışan modern okumuş cahilleri, dindar ve bu ülkenin gerçek sahipleri olan Müslümanların sudan bahanelerle içeri atıldıklarını hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, faili meçhul cinayetleri, asit kuyularını, ASELSAN mühendislerini katledip cinayet süsü veren elleri kanlı canileri hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, Erbakan hocayı istifaya zorlayan ve onu arkadan hançerleyen, beşli çete medya gruplarının yalan ve palavra dolu haberlerini hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, vakıfları kapatılıp, temsilcilerinin gözaltına alınmasını, mallarına el konulması ve helvadan putların ferman sahibi oldukları karanlık dönemi hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, Müslüman hanımların yardım paralarıyla Televizyon kurup, sonrada ekranda anadan doğma üryan dansöz oynatan münafıkları hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, korkuyu görünce dava arkadaşımdır dediği dostlarını yarı yolda bırakan ve kılık kıyafet değiştiren mevsimlik dava adamı olan korkakları hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, milletvekili seçildiği halde; Tesettürlü olduğu için milletin meclisine girmesine müsaade etmeyenlerin, sığır gibi elleriyle masalara vuran laik yobazları hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, altı aylık koalisyon hükümetleri, dışa bağımlı bir ülke, imf borç batağında inleyen bir devlet; bütün bu sıkıntılar yokmuş gibi Avrupa’da kumar masasında yakalanıp imanlı bir Anadolu çocuğu tarafında yumrukla burnu kırılan emanetçi başbakanı hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, çarşaf giyen Müslüman hanımlara Suudi Arabistan’a, sarık saran Müslüman erkeklere de İran’a gidin diyen Süleyman Demireli hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, Meclis genel kurul kürsüsünde, Burası devlete meydan okunacak yer değildir bu hanıma haddini bildirin diye milletvekillerine Merve kaçakçı yı meclisten kovmalarını emreden Bülent Ecevit’i hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı, ilim ve irfan sahibi kimselerin zindanlara konuldukları günleri hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, imam hatiplerin orta kısmını kapatmak için siyasi hayatıma mal olacağını bilsem dahi sekiz yıl kesintisiz eğitimi hayata geçireceğini söyleyen ve bir medya patronu tarafından kapıda pijamayla karşılanan zavallı bir Başbakan hatırlıyorum. 28 Şubat deyince, Ergenekoncuları, Balyozcuları, BÇG, ADD, Beşli çete olan STK ların temsilcilerini; sokaklarda kahrolsun Şeriat diye slogan atan kuran ve İslam düşmanlarını hatırlıyorum.