BENİMKİ KÂİNATIN ALLAHI

Sizinki insanların Allah’ı, benimki kâinatın Allah’ı. Bu söylem tam tevhidi bir söylem olsa gerek… Bir şey isterken kimden isteyeceğiz. Bu aşamada yanlış kapıları çalıyoruz. Yâda yanlış kapılardan giriyoruz. Bu da bizim imanımızın kalitesine göre değişiyor. Demek istediğim biz TÜM KÂİNATIN SAHİBİ OLAN ALLAHTAN MI İSTİYORUZ. YOKSA İNSAN HÜVVİYETİNE BÜRÜNDÜRDÜĞÜMÜZ Allahtan mı? Çünkü insanların Allah’ı Menfaatine göre isteklere cevap verir. Ancak KÂİNATIN SAHİBİ ALLAH ise tüm insanlara, hatta tüm mahlûkatın isteklerini duyar ve cevap verir. Ayırım yapmaz. Çoban Ahmet’i de duyar. Jeff Bezos ta duyar. İsteklerinin hakkını verirken Kürt, Türk, Arap vs. Ayırımı da yapmaz. Kürt Muhammedi de duyar. Türk Mustafa yı da. Japonları da duyar. Afrika’da ki yerliyi de. KâinatınAllah’ıverirkenIrk, bölge ayırımı asla yapmaz. Ama insanların Allah’ıırklara göre dağıtım yapabilir. Irk üstünlüğünden yola çıkararak. KâinatınALLAHI Hansın, Hasanın da Allahıdır. İnsanın Allah’ı ise ya Hasanın dır yada Hansındır. KâinatınAllah’ı, çalışmaya ve gayrete göre verir. İnsanların Allah’ı ise torpile göre. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kişinin imanın kalitesine göre Allah tasavvuru da ona göre değişir. İman öyle bir nurdur ki:Bu kalbe hakkıyla girdimi insanın tüm afal ve düşünce dünyasına yansır. Hakiki imanıelde eden adam tüm sahte Tanrılara da meydan okur. Benin Rabbim tüm kâinatınRabbidir der. O,yaratırken herkesi eşit yaratmıştır. Tarağın dişleri gibi Üstünlük ancak imanın hayatta yansımasına göre değişir. Hayır, üstünlük ırkta ya da mevkide değil. Üstünlük imanın nuru ile yol almanıza göre değişir. Işığınız, dünyadaki lambalar mı? Yoksa iman nuru mu? İman nuru tüm kâinatı aydınlatır. Lambaise: Sadece etrafını. Yani bir yere kadar. İman nuru ise bu hem dünyayı hem de ahiretimiz aydınlatır. O halde öyle bir yaratıcıya inanacağız ki. BENİMKİ KÂİNATIN ALLAHI diyeceğiz Diyebilmeliyiz. Vesselam.