Mevcut Kanunlar Kadınları Korumuyor

Kadın cinayetleri son günlerde ülkenin önemli gündemlerinden biri oldu. Emine Bulut cinayeti ile gündeme geldi bu konu ama Emine Bulut Son 7 ayda öldü...

Mevcut Kanunlar Kadınları Korumuyor

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Kadın cinayetleri son günlerde ülkenin önemli gündemlerinden biri oldu. Emine Bulut cinayeti ile gündeme geldi bu konu ama Emine Bulut Son 7 ayda öldürülen 285 kadından sadece biriydi. 2018 istatistiğine göre ise 440 kadın cinayeti kayda geçti. Rakamlar çok vahim. Bu 1 haftada 9 kadın cinayetinin işlenmesi demek. Bu yazıyı yazarken dahi kadının kocası tarafından 4 yaşındaki çocuğunun gözü önünde boğazından ve birçok yerinden bıçaklandığı haberini okudum. Her gün en az bir kadın cinayetinin işlendiği bu ülkede gündemden düşecek gibi değil bu konu, maalesef. Çünkü yazının başlığında da zikrettiğim gibi, mevcut kanunlar kadınları korumuyor. Neden böyle diyorum, çünkü toplum söz konusu olunca rejim, sistem ve bunlardan olan kanunlar belirleyici bir rol oynuyor. Bir olumsuz sonuç varsa mutlaka sebep olarak rejim, sistem ve kanunlar sorgulanmalıdır. Her bir cinayette yenilenen kanunların çözüm üretmediğini gördük, görüyoruz. O halde bir de bu kanunları ortaya koyan sistemi, anlayışı sorgulamalıyız. Bu bağlamda meseleyi birkaç açıdan değerlendirmek istiyorum. Öncelikle kanunlar, hem kamuoyunda İslami atmosferi oluşturmuyor hem de bireyde Allah korkusunu yerleştirmiyor. Çünkü kanunlar kendini bu manevi konuda sorumlu hissetmiyor. Oysa Allah korkusu olmayan toplumda veya bireyde ne vicdan olur ne merhamet ne sevgi kalır ne de hikmet. Her kişinin başına polis dikebilecek bir durum da söz konusu olmadığına göre bu durum toplumu fesada doğru sürüklemekte. Sonuç olarak da gelen her gün dünü aratır oldu. Diğer meseleye gelince; kadın cinayetlerinin çoğu kadının kocası tarafından işleniyor. Bu açıdan baktığımızda kanunlar karı koca arasındaki problemi bulup çözüme kavuşturmak yerine çözümü kocayı kadından uzaklaştırmak da buluyor. Belki karı koca arasındaki mesele çözüme kavuşacak bir mesele iken devlet en az 1 ila 6 ay arasında kocaya uzaklaştırma cezası vererek çiftlerin birbirinden uzaklaşıp sorunun öylece kalmasına ya da daha da büyümesine sebep oluyor. Koca bu durumu gururuna yediremeyip öfkelenip eşine karşı kin tutabiliyor. Kadında devletin gücünü arkasında görüp evliliği konusunda rahat hareket edebiliyor. Bu durum Allah'tan korkmayan kocanın çoğu zaman şiddete başvurmasına sebebiyet vermekte, en iyi ihtimal aileyi dağıtabilmektedir. Şunu da söyleyeyim, bu uzaklaştırma cezası kağıt üzerinde olan bir durumdur. Kadının kapısına polis dikildiği ya da özel koruma tahsis edildiği falan yok. Erkek istediği zaman bu sınırı aşıp kadına istediği şiddeti uygulayabilmektedir. Her zamanki gibi suçu önlemeye yönelik olmayan kanunlar... Bir diğer mesele de cezaların caydırıcılığı meselesi ki cinayet, tecavüz ya da bunun gibi suçlarda caydırıcı bir ceza olmadığını hepimiz biliyoruz. Kamuoyunda bu tür taciz, tecavüz, cinayet vakalarında sürekli olarak "idam istiyoruz","kısas istiyoruz" söylemlerini duyuyoruz. Evet çünkü toplum olarak bu cezaların katile ya da tacizciye yaradığını görüyoruz. Toplum olarak caydırıcı ceza istiyoruz ve Rabbimizin bu konuda en uygun cezayı verdiğini biliyoruz.Ama bir şey daha biliyoruz ki o da ne milletin istedigi idam gelecek ne de Allah'ın kanunu olan kısas gelecek. Çünkü kanunları uygulayanlar için ne Allah'ın kavli muhimdir ne de milletin ne dediği. Mühim olan AB'nin kriterleri ve memnuniyetleridir!.. Rabbim bizi razi olduğun bir toplum eyle.
Mevcut Kanunlar Kadınları Korumuyor

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.