TÜKETİM KÜLTÜRÜNÜN SOSYOLOJİK ANALİZİ

Genel anlamda Türkiye’de yapılan çalışmalara bakıldığında, tüketim mevzusu sonradan ilgi gören konular arasındadır. Fakat tüketim konusu sadece bizde...

TÜKETİM KÜLTÜRÜNÜN SOSYOLOJİK ANALİZİ

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Genel anlamda Türkiye’de yapılan çalışmalara bakıldığında, tüketim mevzusu sonradan ilgi gören konular arasındadır. Fakat tüketim konusu sadece bizde değil, Batı toplumlarında da sonraları önem kazanmıştır. 1950 yılına kadar Batı sosyolojisi, sık bir şekilde; işçi-işveren arasındaki ilişki, işbölümü, işçinin üretim karşısındaki konumu, bireyselleşme gibi konulara odaklanmıştır. Fakat üretime olan ilgi, II. Dünya savaşından sonra gündem haline gelmiş özellikle de 1980’lerden sonra tüketime yönelmiştir. Bu dönemden sonra ise işçi sınıfının yerini tüketiciler almıştır. Bu anlamda, tüm bu gelişmeler sosyolojiye inceleme alanı yaratmıştır. Tüketim kültürünün Türkiye’de gündem oluşturması ise, özellikle 1980 ve 1990 sonrası küresel değişmelerle anlaşılmaya ve ilgi görmeye başlamıştır. Bu bağlamda tüketimin gündelik hayattaki önemi arttıkça, sosyolojideki önemi de artmaya başlamıştır.Toplumumuzda alışveriş merkezleri ve perakende sektörü hem önemini koruyor hem de küresel dünyanın zincirine yerelden küresele yeni halkalar ekliyor. Tarihsel anlamda kentsel mekanda organize olmuş perakendecilik, bedestenler, kapalı çarşılar tarzındaki yerler, departman tipi mağazalar, hipermarketler ve alışveriş merkezleri gibi gelişme seyri izlemiştir. Gündelik hayatın en elzem noktalarından birisi de alışveriş merkezleridir. Bir tüketim bölgesi olarak alışveriş merkezleri birçok sosyolojik olguyu da beraberinde getirmektedir. Günümüz düşün dünyasının en çarpıcı isimlerinden olan Fransız düşünür Jean Baudrillard, Sesiz Yığınların Gölgesinde Toplumsalın Sonu adlı eserinde tüketim ve kitle toplumu hakkında çok önemli tespitlerde bulunmuştur. Baudrillard’a göre, üretim ve tüketim arasındaki bağ kopmuştur. Artık yepyeni bir dönem başlamıştır. Ona göre, 19. yüzyılda insanlar zamanlarının çoğunu fabrikalarda ürün üretmekle geçirirken, bu yüzyıldan sonra ise insanlar üretmek yerine sürekli tüketmekle zaman geçirmişler ve AVM’lerde zamanlarının çoğunu harcamışlardır. Jean Baudrillard’a göre Kitle: Toplumsalın içinde kaybolduğu kara bir deliktir. Toplumsal artık anonimleşmiştir. Kitle içinde anlam zedelenmiş, anlamsızlık ön plana çıkmıştır. Kısacası, Dünya sesiz yığının umurunda değildir. Kitleler büyülü bir yabancılaşmaya itilmiştir. Gündelik yaşamın bir parçasına haline gelen alışveriş merkezleri, yeni dönemin aynı zamanda bir yaşam merkezi haline gelmiştir. Tüketici adeta kapitalizm çarkının bir dişlisi halini almış ve dönen kürede küresel sermayeye sermayeler katmaktadır.
TÜKETİM KÜLTÜRÜNÜN SOSYOLOJİK ANALİZİ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.