Reklam Alanı

ELİMİZDEKİ EN BÜYÜK GÜÇ: KUR’AN

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Günümüzde de Kuran en önemli kitaptır. Günümüzün egemen bozguncu ve zorbalarına karşı, dün olduğu gibi bugün de durabilmemizi sağlamak Kuranla mümkün olabilir. Küfür cephesinin hala ve değişik yöntemler kullanarak, manasını tahrif etmeye ve kendi dünya düzenlerini kurmanın önündeki en büyük engeldir Kuran. Elbette onu kıyamete kadar koruyacak sahibi var ama bu durum bizim sorumluluklarımızı kaldırmaz çünkü Kuran’ı koruyacak olan zat bize; Kuranı yaşamayı emretmiştir ve biz de bunu kabul etmişiz. Bugün Kuranı tahrif etme yöntemleri çeşitlenmiştir. Geçmişten gelen klasik tartışmalardan farklı boyutlar kazanmıştır. Bugünkü tehlike, Kuran karşıtı cephenin; işte bulduk diye sevindikleri bir yöntem: Tarihselci yaklaşım. Burada, üzerinde durulması gereken metot değil; bu metotla Kurana yaklaşırken –ki bu yaklaşım kendimiz için de geçerli- Kuranı tahrif edebilmemiz. Elbette tarihselci yaklaşım, tümden, geniş bir tahlile ihtiyaç duyar. Bazı hadiselere yaklaşımlarımızda fark etmeden tarihselci bir yönteme ihtiyaç duymak gibi kimi yaklaşımlara savrulabiliriz. Belli bir form- Kuranın ilkeselliği, hükmünün kıyamete değin geçerliliği ve tarihte yaşananlarla ilgili hükümlerinin de tarihsel olmadığı gerçeği göz ardı edilmeksizin- içinde kalarak tarihsel yaklaşımlar tartışılabilir. Bu, onu açıklamak için gerekli de olabilir. Ancak ve işte tehlikeli olan, bu yaklaşımı tüm Kurana teşmil etmek ve bunu sinsice veya gafilce yapmak. İşte bunun adı tarihselciliktir. Kıymetli hocalarımızdan Mustafa Öztürk Hoca’nın; Kuranın lafzının vahye ait olmadığı yönündeki tezi bu sonuca götürecek bir tehlike barındırdığı fark edildiği için eleştirilere maruz kaldı. - Hakaret ve ölçüsüz eleştirileri haklı bulamayız. Kuranı çağımız gerçeklerine uygun ve hurafelerden arındırarak yeniden yorumlama gibi ambalajlarla denenen tehlike budur. Kuranın mana ve yorumları her çağa uygundur ve uygulanabilirdir. Günümüzün modern dünyasında uygulanan/uygulanmaya çalışılan, pratiği, karşılığı olan bir kitaptır. Kuran canlıdır. Temel ilkelerden ayrılmamak şartıyla toplumlara ve insanlara geniş inisiyatifler tanır. Ancak Allah’ ın birliği/hükümranlığı konusunda taviz vermez ve başka bir merkez tanımaz. Bu bakımdan, Kuranı, modern dünyanın temsilcilerinin beğeneceği bir yapıya çevirme kaygılarını değil; onun, en tartışmasız ve kıyamete kadar geçerli, lafzı ve manasıyla Allah’a ait olduğu gerçeğini dile getirme konusunda kaygılar taşımalıyız. Bunu pratize etme çabasındaki toplumlara katkı sunmalıyız. İnsanı fıtratından uzaklaştıran ve meta haline getiren kapitalist, emperyalist, sapkın ve hegomonik tüm modern proje ve yapılara karşı Kuran ile karşı koyulabileceği, farkedildiği için Kuranı tahrif etmeye yönelik sinsi farkedilmeyen komplike saldırı ve projeler devam edecektir. Elimizdekinin, sahip olduğumuzun yani Kuranın, nasıl büyük bir değere sahip olduğu bilincini kuşanarak bu heyecanını yaşamalıyız. Kıyame Suresinin aşağıdaki ayetleri, Kuranın lafzının da Allah’a ait olduğu gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır. "16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. 17. Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. 18. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. 19. Sonra şüphen olmasın ki, onu açıklamak da bize aittir." Elbette ki Kuranın ne olduğuyla ilgili olarak yine en geçerli sonuçları verecek olan Kuranın kendisidir. Bu konuda oldukça fazla ayet vardır. "Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir." (İBRAHİM/52) "Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre getirin ve Allah'dan başka, çağırabileceğiniz kim varsa onu da yardıma çağırın. Eğer sözünüzde sadık iseniz (bunu yapın)." (YUNUS/38) "Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir." (EN'AM/115) "Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (HİCR/9) "Korunmuş bir kitaptadır." (VAKIA/78) "Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir." (FUSSİLET/42) Bu ayetleri çoğaltabiliriz. Esas olan Kuranı tanımamızdır. Kuranın, bizde doğru değişiklikleri, istenen hareketliliği gerçekleştirip gerçekleştirmediği, bizi hidayete, imana, salih amele götürüp götürmediğidir. Kuranın/ dinin olabildiğince yıpratıldığı, küresel saldırganlığın azgınlaştığı günümüzde, Kuran' a her zamankinden daha fazla sarılma gereğini hatırlatarak/umarak, sözü Ali Şeriati’ye bırakalım: “Evet, sen Kur'an diyorsun, ama hangi Kur'an? Cehaletin elinde teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur'an mı? Cinayetin mızraklarının ucundaki Kur'an mı? Yoksa çeyrek yüzyıldan daha az bir sürede, çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleştirerek, dünyanın egemen güçlerini -Bizans, Sasani- çökerten, insanlığın kaderini ele geçiren, devrimci yapısıyla insanlık tarihinde yepyeni bir medeniyet ve kültür meydana getiren bir kitap olarak mı Kur'an? Daha çok hayata, bilgiye, izzet, kemal ve cihada yönelik! Yaklaşık yetmiş suresinin adını insanı ilgilendiren konulardan alan bu kitap; yaklaşık otuz süresinin adını maddi fenomenlerden alırken, yalnızca iki süresinin adını ibadetlerden alan bir kitap!. Bu kitap, "dostunun cehaleti" ve "düşmanının hilesiyle" yapraklan açıldığı günden beri, yaprakları masraflı olmaya başladı. "Metni" terk edilip "cildi" revaç bulduğundan beri adı "okumak" anlamına gelen bu kitap, okunmaz oldu. Kutsama, teberrük ve mal kazanma işleri gördü. Toplumsal, ruhsal ve düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terkedip, yatarken başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır."/"Anne Baba, Biz Suçluyuz." Rabbim bizleri hakkıyla işitenlerden, anlayanlardan ve uyanlardan kılsın. Çağımızın zalim ve zorbalarına Kuran' la karşı koyanlardan eylesin. Çağımızın tuzak ve her türlü saldırıları karşısında mukavametimizi arttırsın. Rabbim bizleri Kuran' a hakkıyla sarılanlardan eylesin. Selam ve dua ile.
ELİMİZDEKİ EN BÜYÜK GÜÇ: KUR’AN
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.