RAMAZAN VE ZAMLAR

Ramazan havası yok. Nedeni fahiş zamlar. 1 âdet patlıcan, 1 adet domates, 1 âdet biber, 1 âdet salatalık, 1 âdet soğan toplam yaklaşık 20 TL. Bunları 1 kilo olarak hesaplarsan toplam yaklaşık 200 TL. Geçen yıl 50 TL'ye yaptığımız bir pazarı şimdi 200 TL'ye yapamıyoruz. Hayat pahalılığı can yakıyor. Zengin ile fakir arasındaki uçurum zirvede. Orta sınıf bitti. 84 milyon insanın yaklaşık 65 milyonu yoksulluk sınırında yaşıyor. Üst tabakada kaymağı yiyen kişi sayısı 5000 ila 10000 arası. Mesela diyorum hutbeler bu konuya tahsis edilse, bu trajik vaziyet anlatılsa. Ama imkansız. İslamcı kalemlerin halkla, gerçeklerle bir bağı kalmamış gibi. Artık okuyamıyorum çoğunu. Karar'daki birkaç yazar dışında. Çünkü bunların yazdıklarında insan ve insanın gerçek sorunları hiçbir zaman yer almadı. Biat ve itaat kültürü bu toprakların yazgısı. Birey olamamanın bedeli, tüm yaşadıklarımız. Ritüellere takılmak ve onların ardındaki maksadı ıskalamak ayırt edici özelliğimiz. Times Meydanı'nda teravih namazı. Bunun riyadan ve şovdan başka ne anlamı var? İbadetin ruhu ihlas değil mi? Ne alakası var bunun ihlâsla? Cübbe sarıkla kahvelerin önünde dolaş, insanlara dini tebliğ ettiğini söyle. Önce burnunun dibinde işlenen devasa adaletsizlikleri dile getir, yüreğin yetiyorsa. Eskiden olsa içki içenler teşekkür ederdi tebliğ edenlere şimdi kovuyorlar. Neden acaba? Onlar hiçbir zaman bu soru üzerinde düşünemezler. İnandığın değerleri temsil edebiliyor musun ki tebliğ ediyorsun? İnandığın değerleri ayaklar altına alarak tebliğ etmeye çalışmak isgüzarlıktan ve ikiyüzlülükten başka bir şey değil. Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak diyor bazı aklı evveller. Yazdıklarım bu koyu karanlıklara yakılan bir mumdan başka ne ki? Gafil birini gafletten uyandırmak kolay ama gaflet içinde olduğunu kabul etmeyen birini gafletten uyandırmak imkansız. "Ama gerçek din bu değil" gibi boş lafazanlıklara sığınmayacağım. Diyeceğim sadece şu: lütfen gelin hep birlikte insan olalım ve kurtulalım!