DELİLİĞE ÖVGÜ

Günahlara kapalı, tacizlerden uzak yaşamak yıllardır hayalinikurduğum daha doğrusu kurguladığım gözde bir yaşam biçimi. Kendine dönmek,özüyle yüzleşmek. Yaşadığını sahiden duyumsamak için böyle bir yaşam biçimikaçınılmaz. İnsan kullukta derinleşince diğer melekeleri inanılmaz derecede birhassasiyet, bir duyarlılık kazanıyor. Mistiklerin tertemiz doğası filozoflarınkarışık, karmaşık ve bulanık aklından daha ziyade sevimli, daha ziyadetatminkar. Bir Pascal, bir Kant, bir Descartes;Gazzali ve İbn-iArabi’ye nispetle emekleyen tufeyli birer çocuk. İnancın cazibesi her türlüdüşüncel irtifanın ötesinde sarsılmaz bir asalete sahip.Neyzen Tevfik’in kötümserliği inancın eşiğine adım atamayıştankaynaklanıyordu. Samiha Ayverdi’ninkıvancı serapa inancın eseriydi. “Candide”,çelişkiler içerisinde bocalayan, gideceği istikameti bir türlü tayin edemeyen,hangi inanç sisteminde karar kılacağını kestiremeyen bir zavallıydı. Hakikatte Volter namuslu bir zekaya sahipti ancakdoymak bilmeyen iştahı onu kuşkuculuğun yavuz bir savunucusu konumuna getirdi. Tolstoy gibi. Alain ünlü “Söyleşi”lerinde Tolstoy’a teksatırlık bir yer ayırmamıştı nedense. Böylesi bir düşünce ve edebiyat devininhazretin gözünden kaçmış olması çok tuhaf!Dostoyevski’ninkahramanları yaşamın bütünüyle kendisi. Dimitrihayatın diyeti, Alyoşa öte hayatınkendisi,İvan ise çelişkininkendisiydi. Bizim irfani geleneğimiz Alyoş’larla lebalep. Bizde İvan’larTanzimat’tan sonra çıktı ortaya. Namık Kemal’ler, Ziya Paşa’lar, BeşirFuat’lar, Abdullah Cevdet’ler, Celal Nuri’ler… Tefekkür semasının yıldızları hep dindar. Ateizm düşünsel asalete ters bir akım.Hayat üzerinde melankoliye kaçmadan derinlemesine düşünen bir zihnin, ateizmikabul edebilmesi imkansız değilse de ona yakın bir şey. Yaşamın realist yüzü veinsanın selim doğası bu akımı dışlar.RichardDawskin yanılıyor,gerçekte TanrıYanılgısı yok,Ateizm Yanılgısıvar.Tanzimat’la birlikte düşünce dünyamız ateizme daha doğrusu nihilizme doğrutedrici bir kayma gösterdiğinden kıvamını ve kalitesini yitirdi. Batılı dimağın son irtifa seviyesi: cinnet. Erasmus, yıllar öncesinden “Deliliğe Övgü”ler dizmişti zaten. Yaşlıküremizin son zamanlarda almış olduğu acip, garip ve absürd görünüm bu cinnetgeçiren kafanın eseriydi. Tagorveya Gandi görebilseydi bu mide bulandırıcımanzarayı ne derlerdi acaba?Mekanik kafanın gelebileceği son nokta: makine.Varoluşçularakızmaya lüzum yok, onlar bu manzaranın yalın ve yorumsuz bir fotoğrafınıçekiyorlardı sadece.Camu’nun tuttuğuayna hepsinden daha şeffaf, daha berrak, daha dürüstçeydi. Sartre ve Marcusse birparmak geride duruyorlardı ona göre. Edebiyat yerini sinemaya bıraktı, şiir sekerat (ölüm)döşeğinde, edebi ürünlerin değeri beyaz perdeye aktarılabilme kabiliyetiyleölçülüyor. Fantazya yükselen biricik değer. Don Brow bu ihtiyacı karşıladığı için meşhur ve popüler. Da Vinci Şifresi, Yüzüklerin Efendisi, HenreyPotterbirer sanal, birer fantezi, birer yalan. Hakikat bıktırınca yalanatevessül ediyor insanlık.Tarihin her çağında muhayyel bir sfenks popüler. BununNeolitik dönemdeki (yazı öncesi)en anlamlı örneği UrfamızdakiGöbekli Tepe ve Karahan Tepe. Paganizm(putperestlik) bitmedi aslında, değişik görünümler altında hala sürdürüyorvarlığını. Değişen sadece ritüeller. Kapitalist dünyanın tek geçer akçesi değer değil, fiyat.Kişiler fert değil birey; insan değil beşer. Pragma, Amerika’nın değil sadecebütün ülkelerin belirleyici vasfı artık. Dünya heterojenliğini kaybediyor, yanizenginliğini, renkliliğini, çeşitliliğini ve demokratlığını. Giderek homojenleşiyor.Tek-tip, kaba, barbar ve otoriter.