İKİ KİŞİ KAPIYI ÇALARSA

 

 

Seçim yolu ile yönetmeye talip olacakların ilk özelliği muhalefeti ve eleştiriyi kaldıracak oturmuş bir karaktere sahip biri olması. 

Haksız, bel altı vuran, iftira derecesinde eleştiriler elbette tasvip edilemez, ancak yıkmayı değil onarmayı hedefleyen, meseleyi kişiselleştirmeden düzeltmeyi amaçlayan söz ve yazılara hazımlı olunmalı. 

Çevre, basın, sosyal medya hep övsün takdir etsin yaklaşımının acizlik olduğu unutulmamalı. 

Yazar çizer takımını maaşa bağlamak, medyayı reklam veriyorum adı altında kontrol altında tutmak yozlaşmanın belirtileri olduğu unutulmamalı. 

Eleştiri ve muhalefeti maddi kanallarla susturmanın yanında bir de kaba kuvvet ve karalamanın olabileceği ihtimalleri memleketin geleceğini karartacağı akıldan çıkarılmamalı. 

"Halinize şükredin yarın benim gibisini bulamazsınız, herkes benim gibi toleranslı olmaz, iki kişi kapınızı çalarsa bu günleri ararsınız" söylemleri sıtmaya razı etmekten başka bir şey değil.

Umarız memleket böyle yöneticiler görmez. Böyle yönetmeye talip olanlarında baltayı taşa vuracakları, sessiz çoğunlukla baş edemeyecekleri aşikardır. Amaç memlekete hizmet olmalı. Kimliği, memleketi, hatta dünya görüşü hatta inancı ne olursa olsun amacı Urfa'da taş üstüne taş koymak olan, dışlamayan, üstten bakmayan, taraf değil adaletli olan herkes bizim için tercihtir. İnsanları, beka sorunu, gelecek endişesi altına koyarak siyaset yapmanın zamanı geçmedi mi daha?