SADAKA HANGİ BELAYI DEFEDER?

Kur’an-ı KerimFelak suresinde “min şerri ma halek=yaratılmışların şerrinden” ayetiyletüm mahlûkatın şer tarafları bulunduğuna dikkat çektikten sonra, şer yönleridaha fazla olan üç hususu sayarak bunlardan birinin de hased olduğunubildirmiştir. Hasedden Allah’asığınmayı emreden “ve min şerri hasidin iza hased” ayeti “Hased ettiği zaman hasetçininşerrinden” anlamındadır. “Hased ettiği zaman” şartını koşmasıyla dikkatlerihased eden adamın şahsına değil, hasedin kendisine çeviriyor. Yani asıl şer,hasedin kendisidir, hased eden de cahilliğinden ya da aldandığından bu şerriişlemektedir. Bu itibarla ayet, hasetçiden çok hasedi hedef almaktadır. Ancak şunu daifade edelim ki, “hasedin şerrinden” demeyip “hased ettiği zaman hasetçininşerrinden” sözünü tercih etmesi, hasetçinin de şerli olduğuna işaret eder. Hasedettiğinde hasetçi de şer olmaktadır. Bu durumda hased bizzat şerdir; hasetçiise hased dolayısıyla şerdir. Çekememezlik,kıskançlık şeklinde tercüme edilen Hased kavramı, “bir iyiliğe, bir nimete,bir başarıya kavuşan kimseden bunun yok olmasını istemek” olaraktanımlanmıştır. Her türlü kötülüğün kaynağı durumundadır. Bunu korkunç bir şerhaline getiren de iyiliğe karşı meydana gelen kötülük düşüncesi ve isteğiolmasındandır. Çünkü hased eden kimse, hased ettiği iyiliğe düşman olur.Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyi dahi onaylamayan İslam dini, iyiliğekötülükle mukabeleyi, kendisinden Allah’a sığınılması gereken bir şer olarakgörmektedir. Hased, kişininkalbinde oluşan ve tüm ruhunu kaplayan bir musibettir. Hasetçi kişi, biriyiliği elde eden bir müslüman karşı düşmanca bir tutum içine girer; o iyiliğedüşman olduğu gibi, iyiliği kazanan müslümana da düşman olur. Hased, öncemanevi bir ateş gibi hasetçiyi ruhen etkisi altına alır sonra sözlü ya da eylemselbir boyut kazanarak, birçok günahı tetiklemeye başlar. Gıybet, iftira,dedikodu, gibi sözle yapılan saldırılar hep hasedin ürünleridir. Hırçınlık vegünah hırsı artarak zararı eylem aşamasına dönüştürebilir. Bu yönüyle hasedaslında çok tehlikeli toplumsal bir faciadır. Bir hayrı eldeeden bir kimseye karşı hased, onu tanıyan yakın çevresinden gelir. Çünkühasetçi, tanımadığına değil, tanıdığına hased eder. Ayrıca hasede yol açan asılkaynak yoksulluk ya da her ne çeşitse liyakatsizlik, şartlarına haiz olmamakgibi bir nedenle o hayrı elde edememektir. Genel olarak hased, yoksul yakınçevreden gelmektedir. Hased belasındankurtulmanın tek yolu, iyilik etmek, sadaka vermek ve zekâtı ihmal etmemektir. “İnsaniyiliğin kölesidir” hadis-i şerifinin işaretiyle, her kazanılan hayrın yada nimetin azıcık da olsa bir kısmını yoksullara, yakınlara, komşulara vermek,kazanılan nimetten istifade ettirmek, muhtemel hased ateşini söndürür. Örneğinev, araba gibi herkesin sahip olmadığı bir nimete kavuşan kimse kendisinitanıyan yoksullara, yakın çevresine sadaka ve iyilikler yaparsa, onlarıngönlünü kazanmış olur, dolayısıyla hasedi de önlemiş olur. İşte bu noktadasadaka ve zekât önem kazanmaktadır. Hasedi, Allah’a sığınılması ereken büyükbir şer kaynağı olarak ilan eden Kur’an, birçok ayetlerde “iyilik edin!” emrinivermiştir. İyilik edenleri, kutsi bir paye olarak “Muhsinun” tabiriyle yâdetmiş ve Allah’ın sevdiği kimseler olarak nitelemiştir. Çünkü iyilik, sadaka vezekât, toplumsal hayatta hasedin panzehiri durumundadır. Peygamber ASV “Sadakabelayı defeder” buyurarak aslında en büyük bela olan hasedi işaretetmektedir. Yani sadaka hased belasını defeder. Yine buyuruyor ki: “Sadakahataları yok eder, tıpkı suyun ateşi yok etmesi gibi.” Sadaka, sahibineibadet olarak büyük bir sevap kazandırdığı gibi hased belasından kurtarır;yoksulu da hased günahını işlemekten kurtarır. Böylece sadakada hayır içindehayır bulunduğu görülür.