ŞEHR-İ RAMAZAN MEDRESESİ (8)

“Şüphesizgöklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün art arda gelişinde,elbette akıl sahipleri için ayetler/ deliller vardır… (Al-i İmran/ 190’dan 194üncü ayetlere kadar okunmalıdır) Hamlıktan kurtulup, kemale ermek isteyenherkesin; bu ayetler üzerinde iyice düşünüp tefekkür etmeleri lazımdır! Olgunlaşmak, kemale ermek; sonra hamlıktankurtulmak. İnsanoğlu, ömrünün bidayetinden nihayetine kadar ki süreçte;ömür merdiveninin basamaklarını tırmana tırmana, zirveye ulaşmaya çalışır…Ancak bu tırmanışın sonucunda, varılan menzilin veya hedefin; insanoğlunu,hamlıktan, cahillikten, başıboşluktan ve kayıtsızlıktan kurtarıp kemaleerdirmesi lazımdır ki, ömür sermayesi boşuna tükenmesin. Nasıl ki, üzümilkinkorukken, belirli aşamalardan sonra üzüme dönüşüp insanların istifadesinesunulma evresine geliyorsa; insanoğlu da, ömrünün seyir aşamalarındayanmalı,pişmeli, hayattan ibret ve dersler almalı ki, olgunlaşıp kemale erebilsin. “Bilgi ve anlayış rehberi Hz. Muhammed (s.a.v)Efendimiz ’in: “İki günü müsavi olan ziyandadır buyurması; insanın günden güneilerleme kaydetmesi, kemale ermesi ve hayatın her safhasında olgunlaşmasılazımgeldiğine işaret etmişlerdir. Çocukluğu, gençliği ve yaşlılığı arasında hiçbirfark gözetmeyen veya hamlıkta ısrar eden insanlar; kemalat makamına uzak,insan-i kâmil olma fırsatını da kaybedenlerdir. Her saniyesi dahi birer fırsatolan insanoğlunun, ömür sermayesini; har vurup harman savurur gibi heba etmesi,fütursuzca davranmasına, asla hakkı yoktur. Filhakika, o kendi ömrünün sahibideğil, sadece emanetçisidir. O halde,emanetçinin emanete sahip çıkması, zamanıgelince de onu asıl olan sahibine,tam ve noksansız teslim etmesi gerekmektedir. AzizRamazan ayı, ham ve pişmemiş olan gönüllerin; yanıp, pişmekle olgunlaşmasıiçin, ihmal edilemeyecek kadar, değerli zaman dilimlerdir. Allah’a ve onunhükümlerine iman eden insanın, Ramazan ayında; gündüzlerini Saim (oruçlu)gecelerini kaim (ibadetle) geçirmesi, gereksiz yere konuşmaması, tefekküre dahaönem vermesi, geçmiş ve geleceğinin muhasebesini yapması, ve insanın, insan-ıkamil olması açısından, ele geçmez maneviyatıbol olan anlardır… Şimdi, bazıinsanlar Kur’an’ı, hadisi şerifleri, Sahabe ve kamil mürşitlerinyaşantılarından, ders çıkarmamış, pişmemişlerse, dahası yaşlılığından ibret almamışve Ramazan-ı Şerif’in manevi ikliminin, feyiz ve bereketinden nasiplenememişse;peki, bu insanlar daha ne zaman,nerde ve nasıl olgunlaşıp kemale ereceklerdiracaba? -Bir gün Hz. Mevlana, dostlarıyla beraberMeram mescidinden şehre dönerken; birden bire ihtiyar bir rahib karşılarınaçıkıp önlerine baş koymağa başladı. Hz. Mevlana, “ona sen mi yaşlısın sakalınmı?” diye sordu. Rahib, “Ben sakalımdan yirmi sene daha büyüğüm, o daha sonraçıktı.” Dedi. Bunun üzerine Hz. Mevlana, “Sakalın senden sonra çıktığı haldeolgunlaştı ve kemale erdi. Hâlbuki sen daha evvelce nasıl idiysen, şimdi desiyahlık ve hamlık içinde yüzüyorsun. Eğer değişmez ve olgunlaşmazsan yazıklarolsun sana!” Buyurdu. Rahib, yanlışını anladı ve iman getirerek Müslüman oldu. (Osmanlıyımüjdeleyen Mevlana/ Doç. Dr. Yusuf Çetindağ. Sh:114) Hidayet Allah’tandır! Geçmişteyaşamış olan Resullerin, Nebilerin, Sahabelerin, Erenlerin ve hak dostlarıdervişlerin; Kıssalarında,alınması gerekli olan dersler ve ibretler vardır. Herbirimizin hasbel kader, ham ve noksan yanlarımız, eksi olan taraflarımızvardır. Zaaflarımız ve pişmemiş taraflarımız vardır! Hiç birimiz, kusursuz vekâmil insan olduğumuzu iddia edemeyiz. Ancak, nasıl ki meyveler, sebzelergünden güne eriyip olgunlaşmaya duruyorlarsa; kâinatın halifesi konumunda olaninsanında, hem bu gibi misallerden, hem de kâinattaki Kevni ayetlere bakıpokuyup ve dersler çıkarması lazım ki, o da olgunlaştıktan sonra, ham olaninsanların pişmesine ve kemale ermesine vesile olabilsin. Yoksa, olgunlaşmavekemalatın menzili bizden çok uzakta kalır! Bugün (05, 06, 2018) Salı semt pazarında, bir tezgâha yanaşıp karpuz almakisterken; birden gözüme ilişen Kirazın fiyatını ve kaliteli olup olmadığınısorunca; tezgâh sahibi yetmiş yetmiş beş yaşlarında yaşlı bir adam, iki tanekirazı birleştirip bana uzattı ve: “iyidir, iyidir alın tadına bakın demesiüzerine; kâmil insan olmanın yaşla alakalı bir şey olmadığını bir kez daha iyianlamış oldum. Ben de, amca bey hangi ayda bulunuyoruz diye sorunca? Yaşlı adam:Ho ho, buralarda böyledir, alay edercesine, falan filan gibi ham sözlersöyleyince oradan ayrıldım….! Hâlbuki ben yaşlı amcanınniyetli olduğu kanaatiyle, tezgâhına yanaşmıştım, meğerki kemalat yaş ilealakalı bir şey değilmiş! Kendinitanıyamayan, Rabbini ne kadar tanıyabilir ki? Vezahirine bakıp ta verdiğimkararda ne kadar yanıldığımı anladım… Memleket ne hale gelmiş, nasıl bir toplumoluşmuş ya Rabbi? Ardına kadar açık olan lokantalar, açıktan yemeler veiçmeler; hovardaca yapılan ham davranışlar, lokanta kapılarında insanları buyuretmek için bangır bangır bağıran garsonlar! Rabbimiz! İçindebulunduğumuz şu aziz Ramazan ayının ve günlerinin hürmetine: “Cümlemizin kusurve hatalarını bağışla. Bizi haktan ve istikametten ayırma. İslam’ın şerefiylebizi onurlandır. Bizi olgun ve kâmil olan kullarından eyle. Bizi Salihlerzümresine ilhak eyle… Âmin. 07 Haziran