HARF İNKILABI

Harf Devrimi’nin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere, geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri, eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı. (Yusuf Kaplan) Bu düşünce yıllarca tatmin etti bizi. Ve nas gibi doğru geldi bize. Bütün muhafazakar aydınların, yazarların, alimlerin, kanaat önderlerinin, tarikat ve cemaatlerin üzerinde ittifak ettiği bir husus idi. Said Nursi, Cemil Meriç, Necip Fazıl gibi meşhur simaların çok daha ağır sözleri var bu konuda. Mezkûr pasaj elbette bir parça hakikat ihtiva ediyor. Ama serapa hakikat mi, hakikat bundan mı ibaret, emin değilim. Konu ile ilgili ayrıntılı, objektif, soğukkanlı, muhalifine kapı aralayan, onu yargılamaya değil, anlamaya çalışan bir perspektif ile yaklaşılmasının daha isabetli olacağını düşünüyorum. Şu an mümkün olsa eski Arap harflerine dönmeyi kaç muhafazakar-islamcı aydın ve entelektüel kabul eder? Kabul etse bile böyle bir şeye sahiden ihtiyaç var mı? Tarih tekerrür eder belki ama tersine dönmez asla. Harf inkılabı ile bir gecede koca bir millet hafızasız, mazisiz ve cahil bırakıldı deniliyor. Durum gerçekten öyle mi acaba? Harf İnkılabı yapıldığı zamanlarda halkın kaçta kaçı okuma yazma biliyordu? Halkı takan, kaale alan, önemseyen, fikrini soran var mıydı? Bugünden bakıldığında, yani sonuçları itibariyle düşünüldüğünde yapılan inkılabın yukarıda anlatıldığı gibi kötü olduğunu söyleyebilir miyiz? O zamanlar halkı aydınlatmakla görevli tekke, medrese ve zaviyelerin durumu ne kadar iç açıcıydı? Böyle bir inkılaba maruz kalmayan günümüz hangi İslam ülkesi aradan o kadar zaman geçmesine rağmen batılı ülkelerin seviyesine tekâmül edebildi? Bu ve buna benzer daha birçok soru bu meyanda sorulması gereken hayati sorular... Kaldı ki bütün bunları ve Cumhuriyet döneminde yapılan haksızlıkları büyük bir sitayişle söyleyen Yusuf Kaplan ve benzerleri yirmi yıllık muhafazakâr ve İslamcı iktidar deneyiminin haksız ve hukuksuz icraatları için neden tek kelime etmiyorlar acaba? Aydının mümeyyiz vasfı her hal ve şartta doğruları takdir etmek, yanlışları eleştirmek değil mi?