YAĞMURLA GELEN

Belki yağmura da gerek kalmazdı, İnsanlar bu kadar kirli olmasaydı. Turgut UYAR Dışarıda yağmur, bardaktan boşanırcasına yağıyor. Sağanak… Kirden, kirlenmekten, toplumun ve de zamanın bozulduğundan, insanın nasıl olurda bu kadar vahşileşebileceğinden bahseden haberler yağıyor üzerimize. Şiddet, kan ve ölüm. Acı yağıyor her yerden. Ateş herkese dokunuyor, hiç kimse emin değil hayatından, hayatlar güvenlik çemberlerine sıkıştırılmaya çalışılıyor. Çünkü dışarısı karanlık, zindan sokaklar. Ve yağmur yağıyor üzerimize bardaktan boşanırcasına. Bizim için yağıyor, temizlemek için bizi, felaketlerimizden rahmete ulaştırabilmek için yağıyor yağmur. Yağan yağmurun sağanağından sığınak arıyorum, Sağanaktan şiire sığınıyorum. Melekler bir demir parçasının üzerine oturmuşlar Her biri bir damla atıyor aşağıya İşte yağmur bunun için yağıyor Ben bunun için yağmuru seviyorum Yağmur bizim için yağıyor. (Sezai KARAKOÇ; Ötesini Söylemiyeceğim) Gök ağlıyor halimize. İnsanın, insana umut olmaktan çıkıp felakete dönüştüğü günlerden geçiyoruz. Bulutlar ağırlıklarını atıyor. Gök ağlıyor halimize. Yasımızı paylaşıyor… Kirlenmek güzeldir diyordu ya bir reklamda, kirlenmenin küçüklere güzel olduğunu unutan büyükler kirleniyor, kirleniyoruz. Ve sonra kirliliğe hayret ediyoruz. Yağmur yağıyor, yağan yağmur temizler mi bizi? Yoldaki İşaretler “ İnsanlık cehennemi bir çukurun kenarındadır” diyor. Ve insan kıyameti zorluyor, çağırıyor kendi kıyametini ve dünyanın kıyametini… Alabildiğine yağıyor yağmur, yıkanıyor,arınıyor, temizleniyor şehir ve insan. Gizliyor çirkinlikleri ve kiri. Örtüyor karanlıkları. Karanlıkları aydınlığa çıkarır mı yağmur? ‘Ne çok yağmur yağıyor "günahlarımız yıkar gibi.’… Yağmur göklerden gelen haber, kulak vermeli. Evet, rahmet ve elbette bereket daha olmadı, daha anlamadı insan, felaket, tufan. Göklerden gelen haber, rahmet olan yağmur, bereket olan yağmur kâr etmezse insana felaket yağar gökten, insanın üstüne. Günahlarımızla uyanıyor gökler. Döküyor bütün hıncını, çivi gibi yağan yağmur üstümüze. Yerdekilerin haline gökler ağlıyor. Gök gürlüyor, gök yağıyor üstümüze can oluyor toprağa ve canımıza rahmet oluyor bereket oluyor. Yağmur yağıyor, ömür film şeridi gibi geçiyor önümüzden. Yağmur; biraz kasvet, biraz huzursuzluk ama sonunda rehavet sunuyor. Ferahlatıyor yağmur, abı hayat oluyor, sükûnete ulaştırıyor bizi. Yangınımıza, cehennemimize serinlik ve selamet yağdırıyor. Yağmur! rahmet ol kurumuş umutlarımıza, yeşert güzellikleri, yeşert ki yaşayabilelim, yeşert ki aydınlansın karanlıklar. Yağ ki ey yağmur, acımızı katlanılır kılabilelim, hüznümüzü hayata dönüştürebilelim. Muhtacız yağmura, ıslaklığına, arındırmasına, rahmetine ve de bereketine. Yağ yağmur, indirsin melekler sükûnetini arza, temizlesin silsin kirlerimizi. Gidersin susuzluğumuzu, uyandırsın bizi. İndirsin melekler rahmeti gökten her yere. Rahmet yağsın üzerimize, merhamet aşılasın ruhlarımıza. Yağmur, ne güzel bir şiirdir, yazı şiire döndü madem şiirle bitirelim. “Bir yağmur bekliyorum, kuruyanı ıslatsın Bir yağmur bekliyorum, tohumlara can katsın Bir yağmur bekliyorum, silsin kirlerimizi Bir yağmur bekliyorum, bizi bize anlatsın.” (Abdurrahim Karakoç; Bir Yağmur Bekliyorum)