BABAMIN ANISINA

Herkesin Mübarek Ramazan ayına dair, bir anısı, bir hatırası, bir hüzün ve hicranı anını yaşadığı kanaatindeyim… En azından bir çok kimsenin, böylesi bazen sevinç, bazen acılarla yüklü bir mazisinin olduğu!... Dünya dert ve keder yurdu, bir sınavda beni buldu. Gelen dostlar geçer dedi, babam yola revan oldu!... Değerli dostlar, her birimiz bu gün hayatta olmayan anne ve babalarımızı ne kadar büyük bir özlemle aradığımıza inanıyorum. Evet,“Ana yardır, baba candır demişti Şair!” Bu münasebetle, ahiret ’e irtihal etmiş olan tüm ana ve babalara Allah’tan rahmet ve bu mübarek Ramazan ayının kutsi anlarının hatırına onları cennet ve cemaliyle müşerref kılmasını niyaz ediyorum. İşte böyle bir Ramazan ayı idi, doksan dört yaşındaki babam hasta yatağındaydı. Durumu günden güne kötüye gidiyor ve tıbben yapılacak her hangi bir şey de kalmamıştı. İftarlardan bir iftar vakti olmuştu, Ebuz-Zerri Ğiffaricamii İmamının gür ezan sesi, gök kubbesinde yankılandığı zaman; babamfani hayatta gözlerini yummuş ve onu ebediyette uğurlamıştık. Ruhu şad mekânı cennet olsun. Bu şiirsel dörtlükleri o zaman karalamıştım ve siz gönül dostlarımla paylaşmak istedim. Sene iki bin, aylardan ise aziz Ramazan, Hasta yatağında, sayıklıyor yaşlı babam. İftara saniyeler kala, bir ses üst sokaktan, Sese yöneldim, baktım ki dertli anam, Nusreeeet! Dedi koooş, fenalaştı baban… Ve yankılandı minareden, o davudi ezan, Okundu okunmasına, lakin iftara; ne imkân! Koştum babama, okudum birkaç ayet Kur’an. Ve son nefeslerini verdi, canımdan babam, Gelmişti dönülmez yerden, o ilahi ferman. Kapandı gözleri babamın, ve tükendi son nefesi, Zaman mı durmuştu ne? Kalmadı o an yaşam hevesi. Ağlaştık, kardeş bacı, toplandı komşu ve akraba, Soğuk bir kış akşamıydı, babamı verdik toprağa! Özlemle, hürmetle, saygı ve hasretle Babaaaam!... Şiir defterimden: “Ramazan ayı, yıl 2000.” Vefat eden tüm Anne ve babalara rahmet diliyorum…