KUTLU DOĞUM BAYRAMIMIZ

Muhterem Kardeşlerim… Öncelikle şunu hatırlatmakta fayda vardır. Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır. Yaş günü, evlilik yıl dönümü tebrik etmek ve hediyeleşmek âdettir. Zararlı şey değildir. Muhabbeti artırır. Bunlar yapılırken günah işlenmemelidir. Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet Hıristiyanlardan gelmiş olsa bile, ibadet olmadığı için bir Müslüman’ın, doğum günü, evlilik yıldönümü, anneler babalar günü gibi günler tertip etmesinde, yılbaşlarında tebrik kartı yazmasında mahzur yoktur. Günah olmayan böyle âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak yaş gününde mum dikmek gibi faydası olmayan âdetleri yapmak uygun olmaz. Dinimiz sadece kâfirlerin ibadet ve haram olan âdetlerini yapmayı yasaklar. Mubah olan âdetlere izin verir. Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Doğum gününde, evlilik yıldönümünde pasta yapılır, meşrubat, çay içilir, yemek yenebilir. Mum dikmek uygun değildir, yapmamak lazımdır. Dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen, Peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed aleyhisselâm, 571 yılı Nisan ayının 20’sine rastlayan, Rebi’ul-Evvel ayının 12. Pazartesi gecesi, sabaha karşı Mekke-i Mükerreme’de dünyaya gelmiştir. Her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Bugün de Müslümanların bayramıdır. Neşe ve sevinç günüdür. Dünyadaki Müslümanlar tarafından, her sene, bu gece Mevlid Kandili olarak kutlanmakta, her yerde Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah hatırlanmaktadır. Mevlid, doğum zamanı demektir. Efendim; Resûlullah Efendimiz, Mevlid gecelerinde Eshâb-ı Kirâma ziyafet verir, dünyayı teşrifindeki ve çocukluk zamanındaki şeyleri anlatırdı. Hazreti Ebû Bekir de, Halîfe iken, Eshâb-ı Kirâmı toplar, Resûlullah efendimizin dünyayı teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Bu gece, Resûlullah’ın doğum zamanında görülen hâlleri, mûcizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Peygamber Efendimizi öven çeşitli mevlid kasideleri vardır. Meşhur olan ve Türkiye’de sık sık okunan mevlid kasidesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Mevlid-i Şerîf okumak, Resûlullah’ın dünyaya gelişini, mirâcını ve hayatını anlatmak, O’nu hatırlamak, O’nu övmek demektir. Mevlid Gecesi, Kadir Gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Bu gece Peygamber (Sallallahü aleyhi ve selem) Efendimiz doğduğu için sevinenler afv olur. Hadîs-i Şerîflerde buyuruldu ki: “Beni ana babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz.” “Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.” “Peygamberleri anmak, hatırlamak ibâdettir.” Muhterem Kardeşlerim; Gayri Müslimler İslamiyet’e fitne sokmak, bizleri birbirimize düşürmek, inancımızı zayıflatmak için ellerinden geleni gayreti her fırsatta göstermektedirler. En önemlisi de inancımızı zayıflatmak ve yanlış bilgilerle aklımızı karıştırmak için çalışmaktadırlar. Dolayısıyla insanları zinaya sürükleyen nedenlerin başında gelen müziği din işlerimize de karıştırarak nefsimizi okşamakta, farkında olmadan bizleri günah işlemeye ve dinimizden uzaklaştırmaya sebep olmaktadırlar. Sevgili Peygamberimiz Resûlullah Efendimizin dünyaya teşrif ettiği bu gece, çalgı ve başka haram şeyler karıştırmadan, Allah rızası için mevlid cemiyeti yapmak, mevlid kasidesi okumak, Salevât-ı Şerîfe getirmek, tatlı şeyler yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, böylece, o gecenin şükrünü yerine getirmek müstehaptır. Diğer kandillerde olduğu gibi, bugün de, Kur'ân-ı Kerîm okumalı, kaza namazı kılmalı, sadaka vermeli, duâ etmeli, Cenâb-ı Haktan afv ve mağfiret dilemelidir. Her Peygamber, kendi zamanında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselâm ise, her zamanda, her memlekette, yâni dünyâ yaratıldığı günden kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiçbir kimse hiçbir bakımdan O’nun üstünde değildir. Mevlid, doğum zamanı demektir. Peygamber Efendimizin doğum günü, bütün Müslümanların bayramıdır. Mevlid gecesinde, Peygamber Efendimiz doğduğu için sevinenlerin günahları affedilir. İslamiyet’te doğum gününü kutlamak vardır, Allahü Teâlâ’ya şükretmek olur. Mevlid kandili, Peygamber Efendimizin doğum günüdür. Peygamber Efendimiz, Pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, “Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum” buyurdu. (Müslim, Ebu Davud, İ. Ahmed, H. S. Vesikaları) Bu gece, Peygamber Efendimiz aleyhisselamın doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevaptır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı Kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı. Sevgili Peygamberimiz; “Ben, Abdullah, Abdülmuttalib, Hâşim, Abdü Menaf, Kuseyy, Kilâb, Mürre, Ka’b, Lüveyy, Gâlib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinâne, Huzeyme, Mudrike, İlyâs, Mudar, Nizâr, Me’ad, Adnân oğlu Muhammed’im. Mensup olduğum topluluk, ne zaman ikiye ayrılmış ise, Allah beni muhakkak onların en hayırlı olan tarafında bulundurmuştur. Peygamberimiz Kureyş kabîlesinin Hâşim oğulları kolundandır. Babası Abdullah’dır. Abdullah’ın babası Abdülmuttalib, annesi de Fâtımâ binti Amr’dır. Dedesi Abdülmuttalib, Mekke’nin hâkimi ve Arapların şeref îtibâriyle en üstün kabilesi olan Kureyş kabîlesine mensuptu. Abdülmuttalib’in alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru parladığından Kureyş kavmi onunla bereketlenirdi. Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib, oğulları arasında en çok Abdullah’ı severdi. Çünkü onun alnında Muhammed aleyhisselâmın nûru parlıyordu. Abdullah’ın güzelliği Mısır’a kadar şöhret bulmuştu. Alnındaki nûr yüzünden iki yüze yakın kız, onunla evlenmek arzusu ile Mekke’ye gelmişti. Abdülmuttalib ise, O’nu her yönüyle O’na denk olan bir kız ile evlendirmek istiyordu. Bunun için Benî Zühre kabîlesinin büyüğü Vehb bin Abd-i Menâf’ın kızı Âmine’yi oğlu Abdullah’a istedi. Vehb’in kızı Âmine; güzellik, ahlâk ve neseb îtibâriyle Kureyş kızlarının en üstünü idi. Ayrıca soy bakımından Abdullah ile birkaç batın yukarıda birleşmekte idi. Abdülmuttalib, Vehb’in kızını oğlu Abdullah’a isteyince Vehb şöyle dedi: “Ey amcam oğlu, biz bu teklifi sizden önce aldık. Âmine’nin annesi bir rüyâ gördü. Anlattığına göre evimize bir nûr girmiş, aydınlığı yeri ve gökleri tutmuş. Ben de bu gece rüyâmda dedemiz İbrahim’i gördüm. Bana; “Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’la kızın Âmine’nin nikâhlarını ben kıydım. Onu sen de kabûl et.” dedi. Bugün sabahtan beri bu rüyânın tesiri altındayım. Acaba ne zaman gelecekler, diye merak ediyordum.” Bu sözleri duyan Abdülmuttalib sevincinden, “Allahü Ekber! Allahü Ekber!” diyerek tekbir getirdi. Nihâyet oğlu Abdullah’ı Vehb’in kızı Âmine ile evlendirdi. Efendim; Mevlid gecesi; Rebî'ul-Evvel ayının 11. ve 12. günleri arasındaki gecedir. 2021 yılı Mevlid gecesi 17 Ekim 2021 Pazar gününü 18 Ekim 2021 Pazar gününe bağlayan gecedir. Dünyadaki bütün insanlara Peygamber olarak gönderilen, Muhammed aleyhisselamın doğduğu gecedir. Bu gece, Kadir gecesinden sonra, en kıymetli gecedir. Bu gece, Peygamber Efendimiz doğduğu için sevinenler affolur. Bu gece, Resulullah Efendimizin doğum zamanlarında görülen hâlleri, mucizeleri okumak, dinlemek, öğrenmek çok sevaptır. Kendileri de anlatırdı. Bu gece, Eshab-ı Kiram da, bir yere toplanıp, okurlar, anlatırlardı. Bütün Müslümanlar da, her sene, bu geceyi, Mevlid Kandili olarak kutlamakta, her yerde Mevlid kasideleri okunarak Resulullah Efendimiz hatırlatılmaktadır. Erbil sultanı Ebû Sa'îd Muzaffer-üd-dîn Kükbûrî bin Zeyneddîn Alî, Mevlid gecelerinde şenlikler yapar, ikram ve ihsanlarda bulunurdu. Mevlid, doğum zamanı demektir. Rebî'ul-Evvel, İlkbahar demektir. Peygamber Efendimiz, nübüvvetten sonra, her yıl, bu geceye ehemmiyet verirdi. Her Peygamberin ümmeti, kendi Peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştı. Bugün de, Müslümanların bayramıdır, neşe ve sevinç günüdür. Âdem aleyhisselam ve her şey, Onun şerefine yaratılmıştır. Arş ve gökler, Cennetler üzerine, mubarek ismi yazılmıştır. O’na Muhammed adını, dedesi Abdülmuttalib koydu. O’nun adının yeryüzüne yayılacağını, herkesin O’nu medhedeceğini rüyada görmüştü. Muhammed, çok medholunan demektir. Resulullah Efendimiz, Mevlid gecelerinde Eshabına ziyafet verir, dünyaya teşrif ettiği ve çocukluğu zamanında olan şeyleri anlatırdı. Hazret-i Ebû Bekir, Halife iken, Mevlid gecesinde, Eshab-ı Kiramı toplayıp, Resulullah Efendimizin dünyaya teşrifindeki olağanüstü hâlleri konuşurlardı. Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip almışlardır. Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, Peygamber Efendimizin ve Eshab-ı Kiramın yaptıkları gibi, Mevlid gecesinde, Resulullah Efendimizi anlatan kitapları okurlar ve bu şerefli gecede şenlik yapar, sevinirlerdi. İslam âlimleri, bu geceye çok önem vermişlerdir. Bu geceyi bütün mahluklar, melekler, cin, hayvanlar ve cansız maddeler, birbirlerine müjdelemekte, Resulullah Efendimiz dünyaya teşrif etti diye sevinmektedirler. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri; “Mevlid okunan yerden belalar, sıkıntılar gider” buyurmuştur. Mevlidi, şiir olarak okumanın, daha tesirli ve faydalı olduğu kitaplarda yazılıdır. Resulullahı övmek ibadettir. Her zaman O’nu övücü kasideler, yazılar yazılabilir. Onları da okumak bid’at değil, sevap olur. Mevlid-i Şerif okumak, Resulullah’ın dünyaya gelişini, miracını ve hayatını anlatmak, O’nu hatırlamak, O’nu övmek demektir. Her müminin, imanı gereği Resulullah’ı çok sevmesi gerekir. Çok sevmek kâmil müminin alametidir. Buhari’deki Hadis-i Şerifte, “Beni ana baba, evlat ve herkesten daha çok sevmeyen, mümin olamaz” buyuruldu. Mevlid okumak değil, Mevlidde dine aykırı şeyler yapmak günahtır. Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki: “Bir şeyi çok seven, elbette onu çok anar.” [Deylemi] (Resulullah’ı seven de onu çok anar.) “Peygamberleri anmak, hatırlamak ibadettir.” [Deylemi] (Bu ibadeti, şiir olarak söylemek daha tesirli olur. Resulullah efendimizin şairleri, camide, Resulullah’ı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı.) Resulullah dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, “Kardeşin Abdullah’ın oğlu oldu” diyerek kendisine müjde getirince, sevinmişti. “O’na süt vermek şartıyla, seni azat ettim” demişti. Bunun için, Ebu Leheb’in, her Mevlid gecesinde, azabı biraz hafifler. Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminler pek çok sevab kazanır. Hâfız Muhammed ibni Cezeri Şafii diyor ki: “Ebu Leheb’e rüyada hali sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, Resulullah’ın dünyaya gelişini müjdeleyen cariyemi sevincimden azat ettiğim için, her yıl, Rebiul-Evvel ayının 12. geceleri, azabım hafifliyor” dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir kâfirin azabı hafifleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mümin, O’nun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Peygamberine olan sevgisini gösterirse, Allahü Teâlâ onu Cennetine sokar. (M. Nasihat) Doğum gününe önem vermeyi Hıristiyanlar, Müslümanlardan öğrenip, almışlardır. Yaş günü kutlamak ibadet değil âdettir. Bu âdet Hıristiyanlardan gelmiş olsa bile, ibadet olmadığı için Müslümanların, doğum günü, evlilik yıldönümü gibi günler tertip etmesinde mahzur yoktur. Fakat gayrı Müslimlerin ibadet olarak yaptıkları şeyleri, mesela bayramlarını kutlamak caiz olmaz. Evlilik yıldönümü gibi günah olmayan âdetleri taklit etmek caiz olur. Ancak faydası olmayan âdetleri almak, Batıyı körü körüne taklit etmek, onlara özenmek uygun sayılmaz. Fenni buluşları gayrı Müslimlerden almak ise, dinimizin emridir. Çünkü “İlim Çin’de de olsa alın”, “Hikmet, fen ve sanat, müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın” Hadis-i Şerifleri, gayrı Müslimlere uymayı değil, ilmi, fenni onlarda bile olsa, arayıp bulmayı ve onlardan üstün olmaya çalışmayı bildirmektedir. Allahu Teâlâ cümlemizi, Habibini ana, baba, evlat ve herkesten daha çok seven kullarından eylesin. (Amin) NOT: Saygı sözleri olan (c.c.), (s.a.v.), (s.a.s.), (r.a.) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i Kâinât kitabında, (Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltıp birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır) deniyor. Saygı sözlerini kısaltanlara itibar edilmemelidir.