MEDENİYETİN KÜLTÜRÜ; YILMAZ ÖZAKPINAR’DA MEDENİYET FİKRİ

“Medeniyetin değeri, onun bütün insanları birleştirecek, barış ve adaleti kuracak bir inanç ve ahlak nizamı olmasındadır. Batı medeniyetinin ruhu bu değeri taşıyamayacak biçimde çarpılmıştır... Düştüğü bu trajik durumdan insanlığı kurtaracak ve insanları bütünüyle ve gerçekten medenileştirecek İslamiyet’ten başka bir hakikat kaynağı var mıdır? …Bir tek hakiki medeniyet vardır o da Allah’ın dini İslamiyet’tir.” Yazımıza girizgâh yaptığımız cümleler Yılmaz Özakpınar’ın; “Bir Medeniyet Teorisi, Kültür ve Medeniyete Yeni Bir Bakış” kitabından. Yazarın medeniyet teorisinin hareket noktası; Kültür ve medeniyetin, doğada kendiliğinden bulunmadığı, insan ürünü olduğu kabulünden başlar. Bu kabulden hareketle teori, insan davranışlarını ve meydana getirdiği her şeyi kültür kavramı içinde görür. Akpınar; medeniyet yaklaşımını din, kültür ve ahlak üzerinden ortaya koyar. “Medeniyetin ruh temeli bir inanç, toplumsal temeli o inanca bağlı ahlâk nizamıdır. Bu temeller üzerinde bir araya gelmenin bilincini ve güvenini duyan insanlar o inanca ve ahlâk nizamını yaşatacak devlet teşkilâtını ve iktisâdi yapıyı kurarak büyük kültür eserleri meydana getirir.” İnsan, kültür ve medeniyeti kendi tercihleriyle oluşturur. Bu tercihlerinin arka planında her hâlükârda bir inanç ve ahlak vardır. Bu noktada medeniyetin dinle ilişkisi doğrudandır. Bu yüzden aslolan toplumun mensubu olduğu medeniyetin bilincinde olmasıdır. Varlığını, medeniyetini var eden inanç ve ahlaka bağlayan kültür rastgele ve taklidi olmayıp seçici ve sahih olacaktır. Bugün Müslümanlar olarak kendi inancımızın medeniyetini ortaya koymaktan çok uzağız. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen İslam hala dünyayı içinde bulunduğu çıkmazlarda kurtarabilecek tek medeniyet olarak önümüzde durmaktadır. Müslüman coğrafyanın içerisinde bulunduğu durumun sebebi bir yanıyla; her şeye rağmen hala batı medeniyetinin en büyük rakibi olma potansiyelini taşıyor olmasındandır. “İnanç ve ahlâk nizamı medeniyettir. Doğa ve toplum hayatı içinde meydana getirilen her türlü eser kültürdür. Demek ki kültür aslında medeniyetin ürünüdür. Medeniyet, kültür eserlerini doğurtan, onların hedefini, istikametini, niteliklerini belirleyen seçici, sınırlandırıcı, değerlendirici, kuşatıcı bir inanç ve ahlâk nizamıdır. Teorideki kavramlaştırmaya göre kültür ve medeniyet, aynı mantıksal konumdaki olaylar değildir. Kültürler; eserler ve ürünleridir; medeniyet, onların arkasındaki inanç ve ahlâk nizamıdır. Buna göre insan ürünü her oluşum bir kültürdür “ Yılmaz Özakpınar’ın medeniyet fikrine göre, her medeniyetin ardında bir inanç ve ahlak nizamı vardır. Bu bağlamda Batı medeniyetinin de bir inanç ve ona bağlı bir ahlâk nizamı olması gerekir. Buna göre Batı medeniyetini anlamak için onun dayandığı ahlâk ve inanç nizamını tespit edebilmek gerekecektir. Bu kapsamda medeniyet ve kültür ilişkisine göre bilim ve teknoloji, insanın sembolik düşünme kapasitesiyle meydana getirdiği bir kültür öğesidir. Bilim ve teknoloji Batı medeniyeti dairesindeki toplumların kültüründe bir öğedir; medeniyetin esası değildir. Bu çerçevede Akpınar; Batı medeniyetini bilim- teknik ile değil Hıristiyanlık ile açıklar. Bu noktada Batı medeniyetinin inanç ve ahlâk nizamının Hıristiyanlık,Yunan ve Roma medeniyetlerinden intikal eden ve Hıristiyanlığa putperest öğeler taşımış olan paganizm ve hümanizm ve uzantısı bireycilik ile teşkil edildiğini ifade eder. Batı medeniyetinin seküler vasfını eleştirir. “İki ayrı medeniyet vardır: Batı medeniyeti ve İslâm medeniyeti. Medeniyete sahip çıkmamız, medeniyetimizi ihya etmemiz lâzımdır. O medeniyet İslâm medeniyetidir. Bununla beraber Avrupa’ya karşı olmak için bir sebep yoktur. Medeniyetimize sahip çıkınca Avrupa’ya karşı çıkmak ve Avrupa’dan kopmak gerekmiyor.” Bu bağlamda batının seküler medeniyetini taklit etmenin götüreceği yer İslam medeniyeti olamayacaktır. İslam medeniyeti batı medeniyetinde apayrı bir medeniyettir. Bu salt bir batı medeniyeti karşıtlığından ziyade kendi medeniyet anlayışını ortaya koymayı gerektirecektir. “Müslümanların İslamiyet’in özünü kavraması insanlara yaralı olmak için bilimle uğraşması ve çok çalışması gerekiyor. Bilim Allah’ın yarattığı dünyada Allah’ın koyduğu düzeni Allah’ın verdiği akılla araştırıp bilgili olmak ve o bilgiler sayesinde Allah’ın nimetlerinden daha iyi yararlanmakla ilgilidir. Medeniyetimizin üstünlüğü bizi, medeniyetimizin inanç ve ahlak nizamına yaraşacak biçimde çok çalışmaya ve iyi insan olmaya yöneltmelidir.” Görüleceği üzere Yılmaz Özakpınar’da medeniyet anlayışı; kendi inanç ve ahlak anlayışından hareketle bir yaklaşım ortaya koymayı gerektirmektedir. Yani mensubiyetin gerektirdiği mesuliyeti ortaya koyan bir yaklaşımla medeniyet iddiası bir anlam ifade edecektir değilse medeniyetin çokça dile pelesenk edilmesinin anlamı olmayacaktır.