MUHAFAZAKÂRLIK ZORA GELMEZ

Muhafazakarlığın ibretlik bir hikayesi var bu topraklarda. Sınanmadıkları zamanlarda en güvenilir, en adil, en mazlum insanlar onlar. Ama sınandıkları zamanlarda en güvensiz, en adaletsiz, en mağrur insanlar yine onlar. Muhafazakarlığın en iyi anladığı şey ne sanat, ne hukuk, ne demokrasi, ne siyaset. Sadece para ve ticaret. Muhafazakarlık gerçekte hiçbir zaman bilime de, hukuka da, sanata da, demokrasiye de inanmadı. Bunlar mağdur oldukları dönemlerde kullanışlı birer siperdi sadece. Muhafazakarlık bunlara inanmadığı halde hepsine hükmetmek istedi. Muhafazakarlığın muhafaza edeceği hiçbir değeri kalmadı artık. Belki önceleri de yoktu, bize öyle gibi geliyordu. Sadece muhafazakâr kitlenin değil, muhafazakâr akademiya’nın da muhafaza edeceği hiçbir değeri kalmadı artık. Dünyevî otoriteden korktuğu kadar uhrevi otoriteden korkmaz muhafazakârlık. Cemaat ve tarikatların en iyi anladıkları şey zenginlik, konfor, rahatlık, adam kayırma, idare-i maslahatçılık, pragmatizm, işgüzarlık... Lütfen söyler misiniz, Tevfik Fikret gibi “yiyin efendiler yiyin…” diyebilecek cesur kaç muhafazakâr şairimiz var? Muhafazakarlık her devirde güçten yanadır, gücü sever, gücü kutsar, güce perestiş eder, güçlünün arkasında hizalanır. Necip Fazıl’ın Menderes’e gönderdiği mektuplar malum. Çağdaşı Nazım Hikmet davası için şerefiyle yıllarca hapis yatmayı göze alırken; Necip Fazıl minnacık hapis hayatında cinnet geçirir ve bir an önce kurtulmak için her yolu dener. Muhafazakarlık zora gelmez çünkü. Keza Kemal Tahir, Ahmet Arif, Hikmet Kıvılcımlı, Kerim Sadi yıllarca mahpushane hayatı yaşadılar. Çünkü iman ettikleri bir şeyleri vardı. Muhafazakâr sanatçı ve intelijansiya zorluğu görünce iman ettiği bütün kutsalları terk etmekte tereddüt etmez. Yakın tarihimizde bu hükmün belki de tek istisnası merhum Said Nursi. Onun için Cemil Meriç yakın tarihimiz tek bir mücahit tanıdı: Said Nursi diyordu. Nurculuk Said Nursi’nin bu yönünü idealize etti daima. Ama onun gösterdiği celadetin ve şecaatin zerresini gösteremedi hiçbir zaman.