İşçinin ve memurun hakkını savunmak için var olan sivil dayanışma kuruluşlarıdır.
İşçinin ve memurun maaşından kesilen bedellerle yaşamlarını sürdürürler.
Özel sektörde kamuya nazaran daha az sayıda işçi, sendika üyesidir. Çünkü özel sektörde işçinin hakları çok daha stabil ve nettir. Kamuda ise yıllar içerisinde üst üste tesis edilen toplu iş sözleşmeleri ile çok daha girift ve karmaşık haklar söz konusudur. Ayrıca kamuda ciddi ölçüde siyasi kararlarla yön değişen haklar söz konusu olduğu için çalışan dayanışması gerekmektedir.
Özel sektörde aktif olan sendikalara bakıldığında, genellikle yapıcı bir dayanışma yerine işçi kesimini kışkırtan, işvereni düşman olarak tanımlayan faaliyetler görülecektir.
Kamuda ise çoğu zaman tam tersi bir durum söz konusudur.
Yani, sendika yöneticileri;
Üyeleri olan işçilerin çalıştığı kurumun/yerel yönetimin benimsediği siyasi cenaha hoş görünme gayesi peşine düşebilmektedir.
Her konuda olduğu gibi bu konuda da dengeyi yakalamak gerekmektedir. Ne özel sektördeki işçiler işverene karşı kışkırtılmalı ne de kamudaki işçilerin hakları siyasi ikbal kaygılarına kurban edilmelidir. Denge ve adalet şarttır.
Bize gelen okuyucu taleplerine baktığımızda bunu net olarak görebiliyoruz. Özellikle yerel yönetimlerde çalışan işçilerden gelen sese bir örnek verecek olursak durumun vahametini net olarak ifade etmiş oluruz;
— “…Büyükşehir Belediyesinde mühendis olarak çalıştırılan ama sistemde BEDEN İŞÇİSİ olarak gösterilen taşeron olan Mühendisler 6-7 bin TL maaşla çalıştırılıyor...”
İfade bu şekilde başlıyor.
Bu durumda, o kurumda adil bir yönetimin olmadığını hemen anlayabiliyoruz. Peki diğer anladığımız konu bedir? O da çalışanın hakkının çiğnenmesi karşısında sendikanın anlaşılmaz bir suskunluk içinde olduğudur.
Diğer bir örnek;
— “…haziran ayında tüm kamu ve özel sektör maaş zammı yaptığı halde …Büyükşehir Belediyesi yapmadı…”
Bir örnek daha;
— “…işçiye ödenen yemek bedeli, bakanlıklar tarafından valiliklere, oradan da belediyelere gönderilen talimatlarla 55 TL olması gerekirken bize 3’te 1’i ödenmeye devam ediliyor…”
Son kısımda, bize ulaşanlara şunu söyleyebilirim;
Çalıştığınız kurum veya mensubu olduğunuz kuruluşun size olan tutumunu değiştirmek, doğrudan doğruya sizin elinizde olmayabilir. Ancak sizin şahsi iradeniz ve özünüze olan saygınız kendi elinizdedir.
Özünüzün gür duruşunu sergilerseniz birçok şeyin düzelişini başlatmış olursunuz.
“Cesaretin olmadığı yerde, gönüllü esaret vardır”
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- ÖLÜMCÜL GECEKONDU SİYASETİ 26 Nis 2025, 10:28
- KURTULUŞUN GÜNÜMÜZ VERSİYONU 12 Nis 2025, 10:53
- BİZİM BİZE UYGUN GÖRDÜKLERİMİZ 29 Mar 2025, 12:47
- “DOST PAZARDA GÖRSÜN” 15 Mar 2025, 10:53
- SİYASETÇİ KISTASLARI 22 Şub 2025, 11:39
- TORPİLLE KUŞATILMIŞSA BİR ŞEHİR! 15 Şub 2025, 10:36
- “ÖZ GÜVENLİ” DEĞİL “ÖZ CAHİL” 01 Şub 2025, 10:25
- “KAHREDİCİ SİYASET” 24 Oca 2025, 11:29
- BAŞKALAŞIM 04 Oca 2025, 10:49
- ŞEHRİN DİNAMİTLERİ 14 Ara 2024, 09:56
- ÇÖKÜŞ GEREKSİNİMLERİ 30 Kas 2024, 10:30
- BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ 16 Kas 2024, 10:18
- TAŞRAYA BİR BAKAN GELİR 02 Kas 2024, 09:09
- ŞEHİR? TOPLUM? KABİLE? 05 Eki 2024, 10:19
- MİLLİ EĞİTİM 28 Eyl 2024, 09:49
- KURUMLARIN BİLİŞİMLE İMTİHANI! 21 Eyl 2024, 09:41
- ÇAKARLI ARAÇ 14 Eyl 2024, 10:13
- AŞAĞI DÜŞÜŞ! 31 Ağu 2024, 10:52
- PARTİ DEĞİŞTİRMEK 10 Ağu 2024, 10:05
- YÖNETMEK Mİ? YÜRÜTMEK Mİ? 03 Ağu 2024, 10:01
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum