Kim ne derse desin, dünyanın Adalet sistemi çökmüş ve iflas etmiştir... Dünyayı dizayn eden egemenlerin tedbir ve öneri programları, falan filan tümünün uyutma senaryoları olduğunu artık herkes görüyor ve biliyor. En azından görebildiklerimiz ve ögrendiklerimiz bunu gösteriyor. Sisayet/Politika cenahında ise, iç açıcı ve örnek alınacak somut hiçbir ortam yok neredeyse. Tüm eylemleri ve söylemleri muğlak ve şüpheli! Gelecek vaat eden tek bir şahıs yok neredeyse! Kavgalar, hakaretler, küfürler, yolsuzluklarla suçlamalar havada uçuşurken; insanlığın manevi yararına yapacak işlere zaman ve zemin bulamıyorlar. Peki neden? Nedeni şu: Çünkü, genelde dünyada, özelde ise ülkemizde doğrular yanlış adreslerde arandığı müddetçe; adaletin "A" si ne dünyaya ne de ülkemize uğramayacaktır!
Ne demişti Üstat Necip Fazıl Kısakürek?
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa,
Yaşasın kefenimin kefili karaborsa!
Aslında işin özü ve özeti budur!
A, B, C, D, E vs. Bu ülkeye hangi parti ve pürti gelirse gelsin; her birinin sadece "kapitalizmin değirmenine su taşıdığını yıllardır görmekteyiz. Zira, sistemi kuran kadrolar, böyle bir düzen kurgulayıp oturtmuşlardır. En azından 50 yıldan beri görebildiğimiz ve hatırladığımız gerçekler hep bu gibi şeylerden ibarettir. 1923/46 arasında vuku bulan zalimlikleri; idam sehpalarını, hukuksuz mahkemeleri ve keyfi olarak verilen idam kararlarını tarihi vesikalarla anlatmaya çalışsak kanımız donacaktır!
Şimdi dünya düzenine baktığımızda, huzurun hiçbir yerde bulunmadığını müşahede ediyoruz. Çünkü dünyayı idare ve dizayn eden egemen güçler, dünyada daima kaosun ve savaşların olmasını istiyorlar. Zira, dünya emperyalizminin; dünyaya her zaman iki şeyi pazarladığını görüyoruz.
Bunlardan birincisi silah.
İkincisi insan hakları ve demokrasi (!) güzellemesi!
Zira, batı emperyalizmi; ürettiği silahları tüketmek için, dünyada sürekli birilerinin savaşmalarını tetiklemesi gerekmektedir... Bu batının ve Amerikanın biricik sermayesidir. Çünkü, para; batı emperyalizminin tek ilahıdır! Hem tapar, hem yıkar! İkincisi, insan hakları ve Demokrasi vaat (!) eden yalanlarıdır. Batı ya da ABD, nereye elini ve burnunu sokmuşsa, oraya kan, gözyaşı, işgal ve soykırımdan başka bir şey girmemiştir.
Irak'a giren ABD, halkı Saddam'ın zulmünden (!) kurtaracağını söylemişti. Peki, sonuç ne oldu? Bir milyon insanın ölümü ve harabeye dönen bir Irak ile sonuçlanmıştı değil mi? Afganistan'a giren ABD, El-Kaide ile savaşmak için girdiğini söylemişti. İslâm aleminden, Allah için bir ülke kalkıpta Amerika'ya; sana ne El-Kaide'den veya başka bir şeyden diyebildi mi? Hayır.
Çünkü, Ortadoğu’nun şekillenmesinde rol oynayan Batı ve Amerika; yüzen geminin daima delik olmasını istemektedir. Bakınız 2011 yılında, Arap baharı yalanıyla, Ortadoğu’yu ne hale getirdiler. Akıllanan kaç İslâm ülkesi var? On dört yıl süren İç savaşın, sadece Suriye'ye nelere mal olduğunu düşünen var mı? Milyonlarca mülteci, Milyonlarca ölü ve kayıp, viraneye dönen güzelim kadim şehirler! Kimin umurunda ki? Balık gibi sahile vuran Alyan/Alan bebeğin, yüz üstü kumlara düşen minik bedenini nasıl unutturuz. Evet, gemi hala su alıyor ve böyle devam ederse; pek yakında yeni felaketlerin hepimizi beklediğine hazır olalım.
Kanayan yaramız Filistin, Kudüs, Mescid-i Aksa ve en son 7 Ekim 2023 Aksa Tufanıyla başlayan süreci anlatmamıza bilmem gerek var mı? Buyurun, size durum! Trump Gazze şeridini devralacağını söylerken, islâm âleminden bir lider çıkık; sarı tilkinin ağzının payını verdiğini gördünüz mü? Yok! O zaman neleri konuşuyoruz ki? Emekli maaşı, asgari ücret, memleket meselesi, ekonomi, fazilerin tırmanışı ya da aşağı çekilmesi gibi konuların tümü; azınlık bir zümrenin zengin, çoğunluğun ise ekmeğin peşinden koşmalarını sağlamaktır. Yani hikâye; koyunların değil, kuzuların kırpılmasından ibarettir!
Anlayan anladı. Gemi su almaya devam ediyor!
Kalalım günü kurtarmakla!
0 Yorum