Reklam Alanı

AKILLI GEÇİNEN AHMAKLAR

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Günümüzde halen öyle insanlar var ki, akıllı görünen ahmaklardır, ayak takımı denilecek tiplerdir ve çevrelerine yukarıdan bakarlar. En yakınlarındakileri bile küçük görürler. Her sözlerine itiraz ederler.

İtiraz etmeyi âdet haline getirmek, “Hayır öyle değildir” demek, çok çirkindir. 

Mesela, birinin sözüne itiraz etmek, “Sen bilmiyorsun, bu işten sen anlamazsın, sen ahmaksın, ben akıllı ve bilgiliyim” demek anlamına gelir. Onun hatasını söylemekle üzmüş ve kalbini kırmış oluruz. Bir insanı zaruretsiz incitmek haramdır. Böyle hususlarda başkasının hatasını söylemek gerekmez. Susmak ise imanın kemalini gösterir. 

 

Malik bin Enes hazretleri, “Tartışmanın dinde yeri yoktur. Tartışma kalbleri katılaştırır, kin ve nefret doğurur. Çok sevdiğin sadık bir dostunu, tartışarak bir defacık kızdır, ondan sonra başına gelecek felaketi gör” demişlerdir.

Bir insanın hiç günahı olmasa, insanları doğru yola davet ediyorum diye tartışmaya girse, bu hareketi günah olarak ona yeter. İtirazı, tartışmayı huy edinen kimse mürüvvetsiz olur. 

İmam-ı Gazali hazretleri, “Ancak şöhret için uğraşan, tartışmayı sever. Şöhret ise afettir” buyurdu. Münakaşa, dostun dostluğunu azaltır, düşmanın düşmanlığını artırır. Salih mümin kibirli olmaz, vakar sahibidir, dünya işlerinde kolaylık gösterir. Din işlerinde sağlam olur. Hiç münakaşa etmez.

Efendim…

Yıllarca kendisine iyilik eden, kötü tarafını görmeyip gözeten, kötüde olsa öyle kabul edip yardımcı olmayı sürdüren, her şeyin dünyalık olduğunu düşünüp karşısındakilere ahmak gözüyle bakan ayak takımı insanların hidayete ermesi için dua ederken, okuyup kendilerine pay çıkarmaları düşüncesiyle de tarihi nasihatlar ve öğütlerden bölümler aktarmak istedik.

Şimdi de, özellikle ayak takımı ahmak insanların dikkatle okuması ve uygulaması, akıllıların da kendilerine bir pay çıkarması gereken tarihi nasihatlerden pasajlar aktaralım…

Babadan oğula nasihat

1082 yılında Kûhistan Sultanı İskender bin Kâbus’un, oğlu Gilan Şah’a nasihatlerini tarih boyunca pek çok Padişah, Sultan ve Devlet Adamı tarafından birçok dillere çevrilir, birçok edebî, tarihî ve ahlâkî eserlere kaynak teşkil eder. 

İşte nasihatten bölümler;

-Şahsiyetini ana babanın verdiği adla değil de, kendi gayretinle kazanmaya çalış. Çünkü anan ve baban sana Ahmet, Mehmet gibi bir ad verdi. Oysa senin kazandığın ad, ya âlim, ya hâkim, ya doktor, ya öğretmen veya sanatkâr olacaktır. Bu adlar halk arasında makbul olduğunu gösterir. 

Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir. “Dili tatlı olanın dostları çok olur” demişlerdir. Ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme. Çünkü yerinde söylenmeyen söz, tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür. 

Kendini sıkıntıya sokacak sözü söyleme. Bu durumda susmak daha iyidir. Güzel söz söyleyen güzel cevap işitir. İstediğini söyleyen istemediğini işitir. “Kötü söz insanı dinden, tatlı dil yılanı ininden çıkarır” derler.

İyiye iyi, kötüye kötü de, hakkı inkâr etme. Yani sevmediğin bir kişi bile, bir şeye iyi diyorsa, o şey gerçekten de iyi ise, ona sakın kötü deme. Kötü derlerse, sen de kötü olduğunu biliyorsan; ona iyi deme. Hakkı kabul etmenin, hakkı inkâr etmekten iyi olduğunu unutma. 

Öfkelenme. Biri sana öfkelenip sert söylerse sen ona yumuşaklıkla cevap ver. Ama ahmaklara susmaktan başka çare yoktur. Nitekim “Ve ma cevab-ül ahmak-ı illes-sükût”, yani “Ahmağa verilecek en güzel cevap ancak susmaktır” demişlerdir.

Senin üzerinde emeği olanın emeğini boşa çıkarma. Eğer o emeğin karşılığını ödemiyorsan bari nankör olma. Senin için emek çeken düşmanın ise, ona da elinden gelen her iyiliği, ihsanı yap. Çünkü insan ihsanın kuludur.

Cahili, beceriksizi, insan yerine sayma, bunlarla beraber oturma, hele kendini âlim sayan cahilden, aslandan kaçar gibi kaç. Cahille sohbet etme, iyilerle sohbet et. Çünkü iyilerin sohbeti yüzünden senin adın da iyi olur.

Kimseye zararın, azarın ve nazarın değmesin. Zarar verici olmak iyi değildir; çünkü zarardan eksiklik doğar, eksiklikten ise şerefsizlik. Öyleyse halk içinde şerefsiz olmak iyi değildir. 

Seni akıllı kişiler övsün, cahil kişiler övmesin. Çünkü akıllılar ileri gelenlerdir, cahiller ayak takımıdır. Bu iki grup birbirinin zıddıdır. Akıllının bilgilice işini cahil beğenmez, cahilin bilgisizce işini akıllı zaten beğenmez. Çünkü akıllı olan kendi mizacına uygun olarak bilgilice iş görür, seni onun için beğenir; cahil de kendi mizacına uygun olarak iş görür, seni onun için över. 

Cahilin övdüğü işten sakınmak gerek, tâ ki akıllıların eğlencesi olmayasın; çünkü sıradan kişilerin katında övülen insan, ileri gelenlere maskara olur.-

Adil hükümdar Nuşirvan'dan altın öğütler

Adil Hükümdar Nuşirvan’ın altın öğütlerine de dikkatinizi çekmekte fayda vardır diye düşünüyoruz. İşte size Nuşirvan’ın altın öğütlerinden bazıları;

“Yazmaya ve okumaya karşı çok hırslı ol, yani yazmaktan ve okumaktan başka hiçbir şeye isteğin olmasın. Gayet alçakgönüllü ol, burnu büyük olma. Okumaktan üşenme, faydalı ne okursan ezberle ve ezberini tekrarla. 

Âlimleri sev ve daima ilim ehline yakınlaş, onların katında saygılı ol, edepsiz olma. İlim öğrenmekte hırslı ol, unutkan olma. Ama hocana ve her iyilik gördüğüne karşı haktanır ol. Yanından kitap, kalem eksik olmasın, gönlün bunlardan başka şeylerle dolmasın.”

Allahu Teâlâ cümlemizi cahilin şerrinden muhafaza eylesin. (Amin)

AKILLI GEÇİNEN AHMAKLAR
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.