"Hakikat kaygısının çekilmediği bir çağda
öznenin özneliğinin ya da insanın insanlığının
peyderpey buharlaştığına şahit oluruz demektir.
Hakikatsizleşmek kendisizleşmektir bu anlamda.
Hakikatin asıl tecelligahı bizleriz, biz özneler!
Hakikat tezahüründe bize ihtiyaç duyar.
Parlarsa hakikat aramızdan parlar, aramızdan ve arayışımızdan.
Özne ara-yan'dır, öznelik ara-ma'nın tam da ortamıdır.
Ara-mak, hakikatin ara-lan-masına, ara-lanıp parlamasına vesiledir..."
(Özkan Gözel; Öznenin Hakikat Kaygısı)
Kendinize özen gösteriyor musunuz, kendiliğinize, kendi anlamınıza, özünüze özen gösteriyor musunuz? Sözün başında sorduğumuz sorulara vereceğimiz cevaplar; her bir insan teki olarak özne olabilmemiz için hayati bir öneme sahip. Hayat yolculuğumuz, kendimize, kendiliğimize özenimiz nispetinde ya, “ben” olarak kendimizi yaşadığımız hayatın öznesi kılacak; ya da ben’liğimize ve kendiliğimize özensizliğin sonucunda, özün ne olduğunu anlamadan, özne olamadan bir yaşam süreceğiz. Unutulmamalı ki kendi özünün ne olduğunu fark edemeyenler, yaşamlarının öznesi olamayacaklardır. Kendi yaşamlarının öz/nesi olamayanlar da başka yaşamların yüklemi olarak başkalarının yükünü çekmeye mahkûmdurlar...
Kendinden uzaklaştığı, kendini yitirdiği, benliğini unuttuğu, özne olmaktan uzaklaştığı bir zaman diliminde savunmasız kalmıştır insan. Bugün insan, zamanın ve mekânın ve bilginin öznesi değil nesnesidir artık. Öznesi olmaktan uzaklaşıp nesnesi olduğu dünyada/dünyaya yabancılaşmıştır insan. Kendini unutan insan, kendinin ve de hayatının anlamının üzerine düşünmeyi, burada, bu arada, özne olabilmek tek azığı olan ara’yışı unuttu. Öz’ü unuttu insan, özünü unuttu, “ne”yi unuttu, öz/neyi unuttu insan. Burada, öz/lemle ve de özenle araması gereken özünü unuttu.
Özüne özenmeyen, kendine emek vermeyen insan dolayısıyla özne olamayan insan; kendi olamayacaktır, kendi ile barışık olamayacaktır. Kendiyle barışık olmayan insan, özne olamadığı yaşamın içinde ötekini de nesne olarak göreceğinden kavga etmekten kurtulamayacaktır. Özne olabilmek için özen göstermek; esasen bir varoluş kaygısıdır. Evet, özen bir yönüyle kaygıya dönüşecektir ama buradaki kaygı; korku, keder ve endişeye dönüşen kaygı değil; olmak ya da olmamak, var oluş ya da var ölüş arasında bir kaygıya işaret edecektir. Buradaki kaygı, varoluşun doğasında olan kaygıdır, Yunus’un, "Derman oldu bu dert bana” dediği kaygıdır. Buradaki endişe Şirazi’nin "İnsan, yek katre-i hunest ve hezar endişe" dediği, bir yanıyla tasa, kaygı ya da korku ile ifade edilse de bir başka yanıyla düşünce, fikir ve tefekküre karşılık gelen endişedir. Bu endişe, insanı yaşamın içinde pervasızca yürümekten kurtaracak özenle bir var oluş kaygısına, özne olmaya ulaştıracaktır.
Özen göstermek; “ne’dir. Özen göstermek; özne olabilmek için, özünün, hayatının anlamının ne olduğunun bilincinde olmaktır. “Ne”liğini bilemediğimiz, “ne” olduğunu, “ne asıl”, “ne için” olduğunu ve bizi “ne/re/den” “ne/re/ye” götürdüğünü bilemediğimizi bir yaşamın, bizi “öz/ne” olmaktan uzaklaştıracağını bilmek zorundayız. İnsan hayatın içinde “Öznenin Hakikat Kaygısı”nı taşıyacaktır.
Yaşamak özen göstermektir. Yaşamak özünün ne olduğunun farkına varmaktır. Yaşamak öz/ne olabilmektir. Kendisine özen gösterecektir, özüne özen gösterecektir. Kendisinin ve yaşamının özü üzerine özenle b/akarak, bir hayat g/örüşü ortaya koyarak özne olmaya çalışacaktır. İnsanı dünyada yabancılaşmaktan kurtaracak olan, ontolojik özenle ortaya konulan özne olma kaygısıdır. Bu kaygı bizi “ne” sorusuna götürecektir. Soru “ne”dir ama cevap da nedir. Zira her şey “Ne”den çıkar ve yine “Ne”ye döner. “Ne”, “ne-reden”, “ne-reye”, “ne-asıl” ve “ne-için” sorularına verilecek yanıtlar bizi “öz/ne” kılacaktır.
Yaşamak özen göstermektir. Zira özensizlik öznesizliktir; öznesizlik de özensizlik… Özne olamamak, nesne olmayı kabullenmektir. Tekrar etmekte fayda var, soru/n “ne”dir ama ç/öz/üm de “ne”dir! Çözüm; insanın yaşam içinde karşılaştığı sorunlar karşısında özenle, özün ne olduğu, özünün ne olduğunu bilme çabasıdır. Zira öz’den gelmeyen çözüm başlı başına bir sorun olarak çözülmeye götürecektir...
0 Yorum