70’li yıllardan itibaren patlayan gecekondulaşma maalesef yerel yönetimler tarafından oy avcılığı için teşvik edildi.
Bir yanda ömür boyu çalışıp kıt kanaat parasını denkleştirip küçük bir daire alanlar, diğer yanda ise hazine arazisini çevirip üzerine plansız müstakil ev dikenler...
Zaman içinde çıkarılan aflar ve ecri misillerle o mütecavizler ödüllendirilirken, hiç bir kuralı çiğnemeyen giriş katlardaki gariban aileler ise adeta cezalandırıldı.
Bu da yetmezmiş gibi bir de, şehir kenarlarındaki bir kısım tarla sahipleri illegal şekilde küçük parsellere böldükleri tarlaları gecekondu yapılması için satmaya başladılar.
Belediye başkanlarından o mahallelere gidip riyakârca “Size kurban olayım” diyerek siyaset yapan bile oldu.
Hazine veya tarlalara dikilen derme çatma plansız yapılara su ve elektrik abonelikleri vermek için türlü oyunlarla yasaların etrafını dolandılar.
Şimdi kentsel dönüşüm yapmaya kudret yetmiyorsa, her depremde on binlerce insanımız ölüyorsa, o dönemlerin belediyecilerinin vebali çok büyüktür.
Hiç bir iş yapmadan sırf gecekondulaşmaya müsaade ediyor diye tekrar seçilen partiler, belediye başkanları bir yandan şehri katlederken, diğer yandan da o gecekondularda oturanların sesi çok çıkanlarını meclis üyesi yaparak daha yetkili bir şekilde şehir katliamına çanak tuttular. Bu da yetmedi, vasıfsız çocuklarını, yeğenlerini belediyelere yüksek maaşlarla işe alarak kurumun 30 yılını ipotek edercesine tüm kaynakları maaşa ayırmaya başladılar. Verilen ihaleler, yapılmayan taahhütler karşılığında ödenen hak edişler de cabası.
Özetle,
Şehirlerimizi berbat eden özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda gecekonduya göz yuman yönetimlerdir.
O dönemki iç göçler belediye başkanları ve partileri tarafından oy deposu olarak görüldü, teşvik edildi ve kullanıldı.
O hengamede yapılan ucubeler mevcut haliyle de kalmadı. Damında filiz bırakılan o kondulara 2000’li yıllardan itibaren katlar çıkıldı. Çünkü yetişen çocuklar vardı ve onlara da beleş ev lazımdı. Kıt kanaat geçinip hiç bir gayrı kanuni yola tevessül etmeyen halk gibi olamazlardı. Babadan ne gördülerse aynısını istediler ve onlar için de o filizlerden ek ucubeler üretildi. Ve bir çok belediye tarafından bunlara da göz yumuldu.
Bu iş o kadar çok katmanlı ve adı konmamış organize bir şekilde ilerledi ki, geri dönüp herkesi bulup yasa önüne çıkartmak da artık mümkün değil. Fakat zerre iyilik de kötülük de kaybolmayacak inancında olduğumuz için hesabın bir gün sorulacağından eminiz. O gün, bu dünyada olmasa da...
İyi okumalar...
0 Yorum