Reklam Alanı

İNSANIN ANLAM (HUZUR) ARAYIŞI

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

İnsan, topraktan gelmiş, eşrefi mahlûkattır. Yüce Mevla’nın kendi ruhundan üflemesi ile canlanmış olup dünyaya bir göreve gönderildiği İslam dinin inanç esaslarına göre bilinmektedir. Görev dışında dünyaya adımını attığı ilk anda bir anlam arayışına yeltenmiştir. Hz. İbrahim’i düşünelim. Rabbini ararken tanrı olacak her şeye bir mana yüklemeye çalışması bile insanın yeryüzündeki anlam boşluğunu doldurmaya çalıştığını ve en sonunda hakkı bulanların manaya kavuşmasıyla dünya sürgünü veyahut arayışı sonlanır. Günümüzde dijital dünya, insanın hakkı arama şeklini değiştirmiştir. İnsan, günümüzde mana arayışını somut ve geçici şeylere yönelttiği için sıkılma ve kendini huzursuz hissetmesi kaçınılmaz olmuştur. Paraya, arabaya, konuta, zevk ve sefaya bu denli daha nice somut ve dünyevi şeylere yöneliş insanın anlam arayışı içindeki ıstırabını artırmaktır.  Ömrünün hemen hemen hepsini bir işe harcayan sırf ekonomik kalkınma için her türlü işleri yapan insan bunları yapmasının ardına sığındırdığı savunma manifesti rahat bir ömür ve kimseye muhtaç olmadan yaşama eylemidir. Bu hususun neresinde anlamsal bir huzur yer alacaktır? Evet, çalışıp muhtaç olmadan bir ömür geçirmek hepimizin gayesidir. Fakat insan hep en fazlası ve hep daha çok kavgasına girerek yine ardına sığdırdığı bir anlam olan kimseye muhtaç olmamak yatmaktadır. Dünyada her şeyin uçup göçüp yok olacağını unutmamak lazımdır. 

Anlam arayışı denilince insanın ruhsal olarak kendini tamamlama durumu söz konusu olmalıdır. 

Ne kadar madde ve somut şeylere mana yüklemeye kalkıştıysak sonunda hep “keşke biraz daha olsa, uff yah hemen bitti, amann hepsi bu muydu, daha güzelde olabilirdi, keşke benimde aynısından olsa, herkesin var benim neden yok” gibi sözcüklerle iç huzursuzluk ve anlamsal bir boşluğa duçar olduk. İnsan, kendini bulmayı başardıktan sonra yeryüzünün en büyük manası olan Rabbini bulmaya çalışmalıdır. Yine nispetten günümüzde insanlar kendilerine anlam yükledikleri çeşitli tanrılar meydana getirerek en sonunda bir uçuruma denk gelip kendini o uçurumdan aşağı düşerken seyretmektedir. Bir kral sofrasında oturduğunuzu düşünün somut olan her şey mevcut, hepsinden istifade etmek serbest. Ancak şikâyet etmeyip başka bir şey istemeyeceğiniz söylenirse yine içi huzursuzluk yaşamaya başlayacağımız unutulmamalıdır. 

Bir şey istediğinizi ve o olmadan hayatınızın eksik olduğunu çok dönem söylersiniz. O şey size takdim edildikten sonra bir vakit kullanım alanınıza girince sıkılıp değiştirmek veyahut bir kenara koymak ya da yokmuş gibi davranmaya başlarsınız. Oysa hani ilk başta hayatınız o olmadan eksik ve o olmazsa manasız kalacaktı sözünü hatırlatmakta fayda vardır. 

Var olan arazların hepsinden anlaşıldığı üzere insan somut olan her neyse anlam yüklemeye başladığı an onu elde ettikten sonra sıkılma eylemi veyahut başkasına yönelmesi ile iç boşluk ve huzursuzluk yaşaması görülmektedir. Bu nedenledir ki insanın içinde bir izbe oluşmaması için iç huzursuzluktan sıyrılmak ve manevi eksikliği gidermek adına manevi anlam arayışına yönelerek iç huzuru tahsis etmenin zor olmadığını belirtmek önem atfetmektedir.  Manevi eksiklik ve anlam arayışı insana yalnızca psikolojik etkiler yaratmakla kalmayıp insanın bedensel sağlığına da zarar vermektedir. Bir şeye haddinden fazla anlam yüklemek ilk başta Yüce Mevla’nın yarattığı şeylerin kendisinden fazla anlam yüklenmesinin açıklaması olarak bir nevi putperest bir düşünceye dayandırılması bile insanın gittiği yolda sorun olacağını göstermektedir. Neye haddinden fazla mana yüklerseniz size çok büyük maliyetler ortaya çıkarır. Bir kilo domatese nasıl ki bin lira vermek size çok pahalı gelip gerekirse yemeyiz düşüncesine sevk ediyorsa aynı şekilde bütün maddi şeylerde de aynı düşünceyi kendinize yinelemelisiniz. Rabden başka hiçbir şey haddinde fazla değere layık olmayıp karşılığını vermez, vermemiştir, vermeyecektir.

İNSANIN ANLAM (HUZUR) ARAYIŞI
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.