Baharın iyice kendini hissettirmesiyle birlikte ağaçlar çiçeklendi, yeryüzü yemyeşil bir örtüye büründü. Bütün mahlûkat bir diriliş bayramı yaşıyor. Yüzbinlerle ifade edilen çeşitli bitkiler, sırası geldikçe çiçekleriyle süslenip bezenerek yeryüzü meşherinde boy gösterip bu bayrama katılıyorlar. Çeşitli güzelliklerini dikkat çekici rengârenk çiçekleriyle Yüce Yaratıcının sanat ve kudretini şuurlu gözlere göstermek üzere adeta bu bahar teşhirindeki yerlerini alıyorlar. Bu yıl, daha önceki yıllara göre kurak geçmiş olsa da Rahmet-i ilahi bahar dirilişini ve ondaki rahmet eserlerini şuurlu gözlerin önüne sermektedir. Özellikle Nisan ayından itibaren dağlarda, tepelerde sahralarda, en çok sarı hardal çiçeklerinin yoğunluğu dikkat çekmektedir. Alabildiğince sarı bir rengin hâkimiyeti gözlere yansıyor. Bir süre sonra bunların yerini başka çiçeklerin, bu kez ortalığı kırmızıya çeviren gelincik çiçeklerinin aldığını görüyoruz.
Kur’an-ı Kerim’de iki ayette yer alan hardal bitkisi, sarı çiçekleriyle toprak bulunan bütün alanlarda boy göstermektedir. Yüce Rabbimizin hardalı misal olarak vermesi dikkatlerimizi ona çevirmemiz ve ibret nazarıyla bakmamız gerektiğini ders veriyor.
Sanatında ve işlerinde abesten münezzeh, her şeyi hikmetle yapan “Hakîm” isminin sahibi Yüce Allah’ın hardal çiçeklerinin bu kadar çokça sergilemesi, yeryüzünün ve yeryüzü sakinlerinin ona olan ihtiyaç derecesini gösterir. Demek toprağın, havanın, hayvanların ve insanlarının kısaca hayatın ona ihtiyacı vardır; hayat için pek gerekli olduğu bu kadar çok yaratılmasından anlaşılmaktadır.
Kur’an’ın hardalı misalinde kullanması, her yerde çokça bulunmasından dolayı herkesin görüp bildiği bir bitki olmasındandır. Çünkü Kur’an’ın her kesimden insanı muhatap aldığından dolayı bir kısmının muttali olamadığı afaki, uç örnekler vermez. Her kesimden insanların görebildiği misaller getirerek ülfet perdesi altına gizlenen gerçekleri ortaya çıkarır ve fark ettirmeyi sağlar. Bunun yanı sıra misallerinde kullandığı unsurların da hayat için lüzumuna işaret eder. Herkesin farkındalığını sağlamak belagatin gereğidir. Hardal tohumu, tahsilli-tahsilsiz her kesimden insanın gördüğü en küçük tohumdur. Ayette bu küçüklüğü esas alarak şöyle buyurmuştur:
“Biz Kıyamet günü için adalet terazileri (doğru tartan, duyarlı teraziler) kurarız. Orada hiç kimseye haksızlık edilmez. İşlenen amel, bir hardal tanesi kadar bile olsa onu ortaya koyarız. Hesap görücü olarak biz yeteriz." (Enbiya, 47.)
Kıyamet günü kurulacak terazinin hassasiyetini hardal tanesiyle örneklendirmiştir. Çünkü hardal tanesi gözlerin görebileceği en küçük, terazide de en hafif olan nesneyi tasvir etmektedir. Hesaplaşma günü bu bile terkedilmez, gözden kaçırılmaz. Son derece hassas ve dakik olan terazi onunla ya ağır basar ya da hafif kalır. (Seyyid Kutub, Fizilali’l-Kur’an)
Kur’an, hardal tanesinin zikredildiği Hz. Lokman’ın oğluna verdiği öğüdü şöyle nakletmektedir:
(Lokman şöyle demişti): "Yavrucuğum, yaptığın iyi veya kötü iş, bir hardal tanesi ağırlığınca olsa ve bu bir kayanın içinde, göklerde veya yerde bulunsa, yine de Allah onu karşına getirir. Doğrusu Allah lâtiftir, her şeyden haberdardır.” (Lokman, 16)
Ayet, Allah’ın elinden kurtuluşun mümkün olmadığını bildirmektedir. İyi veya kötü her amel "Bir hardal tanesi" kadar küçük, önemsiz, hafif, değeri sayılmayan hiç hükmünde de olsa; hatta bir kayanın içinde saklı, görünmez ve ulaşılmaz da olsa yahut göklerde büyük yıldızların, yüzen bir nokta veya şaşkın bir zerre olarak göründükleri, şu geniş ürperti veren yapıda veya taşı toprağı arasında kaybolmuş görünmez durumda da olsa veya yerin derinliklerinde erişilmez bir durumda da olsa yine de Allah onu karşına getirir. Bilgisi ona ulaşır, kudreti onu başıboş bırakmaz.
Hardal tanesi ve onun gibi küçücük tohumları toprağa karışmış görünmez ve bulunmaz bir durumda iken tek tek filizlendirip gün yüzüne çıkaran, ağaçlar gibi bir boya ulaştıran ve çiçekleriyle insanın dikkatini çekecek bir konuma getiren bir kudret, elbette önemsiz, kayıp ve gizli sanılan amelleri de kaybetmez, karşına çıkarır, hesabını sorar demektir.
0 Yorum