Bugünün market rafları rengârenk paketlerle dolu, ışıltılı ambalajların içinden gülümseyen sevimli karakterler, özellikle çocukları hedef alıyor. Jelibonlar, patates ve mısır cipsleri gibi atıştırmalıklar, yalnızca lezzetleriyle değil, aynı zamanda renkli sunumlarıyla da cazibesini artırıyor. Ancak tüm bu parıltılı görüntünün altında, sağlık açısından ciddi bir tehlike, gizli ve sessiz bir düşmanla karşı karşıyayız.
Özellikle çocukluk döneminde edinilen beslenme alışkanlıkları, bir ömür boyu sürebilir. Ne yazık ki günümüzde birçok çocuk, kahvaltısını bir avuç jelibonla geçiştiriyor, öğle aralarında ise açlığını paketlenmiş mısır ya da patates cipsleriyle bastırıyor. Oysa bu ürünler, doymuş yağ, katkı maddeleri, aşırı tuz ve yapay aromalarla dolu. Üstelik bu maddeler yalnızca kilo alımına değil; kalp-damar hastalıklarından, böbrek sorunlarına; hiperaktiviteden, dikkat eksikliğine kadar pek çok probleme kapı aralıyor.
En ürkütücü olanıysa bu ürünlerdeki bazı katkı maddelerinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından potansiyel kanserojen olarak tanımlanmış olması. Jelibonlarda kullanılan yapay renklendiriciler, özellikle çocukların gelişen organları üzerinde tahmin edilenden daha büyük tahribatlara neden olabilir. Cipslerde ise yüksek ısıda kızartma sırasında oluşan “Akrilamid” maddesi, uzun vadede kanser riskini ciddi şekilde artırabiliyor.
Bu tablo karşısında ailelerin ve eğitimcilerin bilinçli olması hayati bir önem taşıyor. Sağlıklı nesiller yetiştirmek, sadece onları okula göndermekle değil; aynı zamanda neyle beslendiklerine dikkat etmekle mümkün olabilir. Her paket cips ya da jelibonun ardında, çocukların sağlığından çalınan bir ömür gizli olabilir.
Genellikle okula aç bir şekilde giden öğrenciler bir süre sonra açlık duygusunu bastırmak için okul kantinine gider. O anda gördüğü tüm abur cubur, sayılabilecek renkli kâğıtlara jelâtinlere sarılı albenili cips, bisküvi çikolata vb. gıdalardan almak ister. Öğrencilerin beslenme ihtiyaçları için başvurdukları okul kantinlerinde satılan yiyecek ve içeceklerin kalite durumu, bunların temizliği, kantin mekânlarının sağlığa uygunluk ve sanitasyon açısından uygunluğu gibi özelliklerde sağlıklı beslenme konusunda önemlidir. Bunun yanında çocukların özellikle zararlı gıdalar konusunda bilinçlendirilmesi gerekir. Genellikle “bilinçlenmek” veya “kaliteli gıda” kavramlarından söz edince insanların aklına satılan yiyeceklerin markaları gelmektedir. Markası ne olursa olsun sağlıklı beslenmeden kasıt, özellikle çocukların büyüme ve gelişme evresinde vücut fonksiyonları ile uyumlu besinlerin alınması algılanmalıdır. Çocukların sağlıklı olabilmeleri için ebeveynlerin öncelikle yapması gereken şey, çocuklara “iyi yiyecekler” yedirmektir. Kuru incir, kuru kaysı, kuru üzüm, ceviz, fındık gibi yiyeceklerin yanı sıra, haşlanmış nohut, fasulye veya barbunya pilaki, haşlanmış ve hafif sote edilmiş et veya tavuk tan hazırlanacak bir dürüm, pilav, makarna, salata gibi gıdalardan beslenme hazırlanabilir.
Sözün özü; Çocuklarımızı seviyorsak, onları yapay tatlara değil; gerçek, doğal ve besleyici yiyeceklere alıştırmalıyız. Bu yalnızca bir tercih değil, gelecek kuşaklara karşı bir sorumluluktur.
Afiyette kalın
0 Yorum