Reklam Alanı

ORTAYA KARIŞIK URFA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

 

Urfa’da, aşağıdaki yok ile biten kalıp cümleleri herkesten duyarsınız:

Memleketin sahibi yok…

Vekiller piyasada yok.

Memleket sorunlarıyla dertlenen yok.

Eleştiren yok, Ses yok, Birliktelik yok, memleket sevgisi yok, şehirlilik bilinci yok.

Peki sebebi ne bunun?

Meselenin temelinde şehrin demografik yapısı ve yaşayanların tarihi geçmişi var.

Urfa’da yerli diye addedilen en köklü ailenin, aşiretin geçmişi 200-250 yılı aşmaz. Bir şekilde bir yerlerden gelinmiştir, gönderilmiştir, sürgün edilmiştir.

Kime hangi insana sorsan; “bizim dedelerimiz Irak’tan-Suriye’den-Muş’tan-Diyarbakır’dan -Hakkari’den-Halep’ten-Şam’dan-Bağdat’dan-Adıyaman’dan-Malatya’dan gelmiştir. Hatta o kadar kendilerini dışarda tutanlar vardır ki Urfa’nın yerlisi olmamak için falan ilçeden gelmişiz” derler. 

Bir elin parmaklarını geçmeyen yerel araştırmacıları okuyun, aşiretlerden ailelerden bahsederken, Hepsinin ata yurdunu başka yerler olarak anarlar. 

Peki gelmede ne sorun var, şimdi her şehrin durumu aynı diyeceksiniz.

Değil işte. Urfa farklı.

1800 li yıllarda Urfa’nın ilçeleri köyleri büyük oranda boş ve sahipsizdir. Yaşayanlar da büyük oranda yerleşik değil göçmen insanlardır. Kuru tarım dolayısıyla arazilerin %70’ i ekilmemektedir, sahipsizdir. Harran ovası, Suruç ovası boştur. İnsanlar yerleşik değildir.

Çeşitli nedenlerle yaşadıkları bölgede ya ekonomik olarak ya da başka sıkıntılar dolayısıyla geçinemeyen veyahut Osmanlı ile sıkıntı yaşayıp sürgün edilenler boş sahipsiz ya da sahip çıkanı olmayan Urfa bölgesine gelmişler ya da gönderilmişlerdir. 

Şehrin kıymetli yerleri, Sulak dikili alanları şimdi olmayan gayri müslim yerel halkın uhdesindedir. Şehir merkezindeki şu an tarihi diye adlandırdığımız yapıların birçoğu bu insanların yaşam alanıdır. Bu evlerin ve yapıların hatta Müslüman tebaanın evlerinin bile ustaları-mimarları da onlardır zaten. 

Sahiplenebilmek için Emeğin, anıların olması gerekir. Bir taşın yontulmasında alın teri olmayan, bir zeytin ağacının, fıstığın ekilip büyütülmesinde emeği bulunmayan bir dedenin torunu o taşı, o ağacı nasıl sahiplenecektir? Bana ne, Köküne para mı saymışım kafası ile tabi ki kıymet bilinemez.

100-120 yıl öncesinin tarihini okuyun. Dışardan gelip yerleşen aşiretlerin işi gücü birbirinin köyüne baskın yapıp, insanları öldürmekten, toprağa çökmekten, elde avuçta ne varsa alıp hayvanlara sahiplenmekten öteye geçmez. Yağma kültürünün hakim olduğu bilinç nasıl toprağa, tarihe, geçmişten kalana, geleneğe sahip çıkacaktır. 

Osmanlı Urfa bölgesinde devletleşememiştir. Halka şehirlilik bilinci aşılanamamıştır. Aşiretlere beylik vererek, Hamidiye alayları ile vaziyeti idare etmeye çalışmıştır. Beylerin aşiretlerin birbirinden uğraşarak kabile asabiyetinin gelişmesi ile çok ilgilenmemiştir. Bu sebeple Urfa’da aidiyet için kan bağı şartı vardır. Toprağa, şehire, vatana değil aileye, kabileye, aşirete bağlılık esastır. Kan bağı bulunmayan, birbirine düşman, birbirinin kuyusunu kazan başka aşiret mensubu ile Şehir bilinci inşa edilememiştir.

Bu sebeple Urfa’da yaşadığı toplumun gelişmesi adına çaba sarf edenler hep dudak bükülerek izlenmiştir. Tarihi yapıların sahiplenilmesinden, şehir kimliğinin ve Geleneğin korunmasından, Şehrin ekonomik kalkınmasından bahsedenlere ne diyor bu diye küçümsenerek bakılmaya, hesaba alınmamaya devam edilmektedir.

Vekillerimiz, idarecilerimizde bu tarihi mirastan pay almaya devam ediyor. İsteseler de istemeseler de aynı çarka su taşıyorlar. Ankara, Osmanlı’nın politikasını Urfa’da sürdürmeye, paket oy diye Aşiretleri-kabileleri, cemaatleri-tarikatları muhatap almaya devam ediyor. Tek tek insanlarla uğraşmaktansa baştakileri muhatap alırım kolaycılığı  Şehirleşme bilincine ket vurmaya devam ediyor. 

Bu gidişle Gaziantep’deki-Malatya’daki-Adıyaman’daki-Diyarbakır’daki aidiyet hissini zor yakalarız. 

Her zamanki gibi boş zamanlarımızda da sızlanmaya devam ederiz. 

ORTAYA KARIŞIK URFA
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.