TERCİH SÜRECİNE PSİKOLOJİK BAKIŞ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Üniversite tercih dönemi, gençler için kariyer yönünü belirlemenin yanında öz kimlik gelişimi, aile ilişkilerindeki dinamiklerin değişimi ve gelecek kaygısının yoğunlaştığı önemli bir süreci kapsıyor. Bu süreçte atılan adımlar sadece mesleki değil aynı zamanda duygusal ve sosyal hayata tamamen şekil verecek uzun vadeli etkiler oluşturuyor.

Erik Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı; 17- 22, yaş aralığı, bireyin kimlik arayışı içerisinde olduğunu ve bu süreçte alınan kararların bireyin kendisine ait olmasının gelişimsel açıdan çok önemli olduğunu savunuyor. Bu dönemde birey kendi ilgi ve yeteneklerini keşfetmeye çalışırken, eş zamanlı olarak ailesinin ve toplumun beklentileriyle de mücadele ediyor.

Bu dönemden geçen hemen her birey tercih sürecini bir hayat sınavı gibi algılıyor. “Acaba seçtiğim mesleği sevecek miyim? Annem ve babam mutlu olacak mı? Onları hayal kırıklığına uğrattım mı? Acaba ilerde iş bulabilecek miyim? Hemen nasıl atanabilirim?” gibi zihninde pek çok soruyla savaşıyor.  Bu düşünceler, sınavla ilgili olmasının yanında geleceğe yönelik belirsizliklerle başa çıkma becerisiyle de yakından alakalı hale geliyor ve bu noktada ailelere önemli roller düşüyor.

Araştırmalar, karar alma sürecine katılan ama karar hakkını çocuğa bırakan ebeveynlerin çocuklarının akademik açıdan daha başarılı ve yaşam doyumu daha yüksek bireyler olduğuna işaret ediyor. Yani en sağlıklı yol çocuğun kendi karalarının sorumluluğunu almasını sağlamak ve ona bu süreçte rehber olmak gibi görünüyor. 

Bu dönemde ebeveynlerin çocuklarının duygu ve düşüncelerini dikkate almaları;01 ilgi, yetenek ve arzularını göz önünde bulundurarak ortak bir değerlendirme yoluna gitmeleri gerekiyor.

Peki aileler bu süreci nasıl yönetmeli?

Bu süreçte çocuğunuzu yönlendirmeyi değil, ona eşlik etmeyi hedefleyin. Onun adına karar almadan onunla birlikte kararları gözden geçirin.

Çocuğunuza duygusal güven alanı oluşturun. Duygusal güven sağlıklı tercihlerin temelini oluşturacaktır.

Kaygılarınızı çocuğunuza yansıtmayın, bu durumu uygun bir dille ifade edin. İş güvencesi, ekonomik kaygılar gibi durumlar oldukça önemlidir ancak bu durumları ifade etme biçiminiz onun motivasyonunu bastırabilir ve böyle bir durumda çocuk kendini değersiz hissedebilir.

Sadece meslek ya da seçeceği bölüm üzerine değil, kendi hayat planı üzerine konuşun. Çocuğunuzun hayattan beklentileri, değerleri ve hayallerini ifade etmesine olanak tanıyın.

Peki tercih sürecinde psikolojik dayanıklılık için gençler ne yapılmalı?

İç sesinize kulak verin. Ne istiyorum, beni motive eden durumlar neler, daha çok hangi alanda üretken olabilirim gibi soruları kendinize yöneltin. Bu öz-farkındalık kazanmanıza ve bilinçli tercih yapmanıza zemin oluşturacaktır.

İş imkânları ve ilginizin dengeli olmasını sağlayın. Yalnızca arzular ya da sadece istihdama dayalı tercihlerde bulunmak hayatınızda uzun vadeli problemlere sebebiyet verebilir. En makul seçimler ilgi, yetkinlik ve gerçekçi beklentilerin birleşimiyle olacaktır. 

Alternatifinizin olmadığını düşünmeyin. Tercih listesi sonsuz olasılıklar zinciri değildir. Her seçimin bir adım olduğunu ama dönüşünün de mümkün olduğunu kabul edin. Bu size psikolojik esneklik sağlayacaktır.

Uzmanlardan yardım alın. Rehber öğretmenler, psikolojik danışmanlar ya da kariyer danışmanlarıyla yapılan profesyonel görüşmeler tercih sürecinizin daha net ve sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır.

Ebeveynlerinizle güçlü ve güvenli bir iletişim kurmaya çalışın. Duygularınızı ve korkularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Böylelikle bu süreç çatışmalarla değil iş birliğiyle tamamlanacaktır.

Tabii ki tüm bunları uygularken ebeveyn tutumları oldukça önemli bir yer tutuyor. Kritik olan nokta; yargılamayan, dinleyen ve yanında olduğunu hissettiren ebeveyn tutumları oluyor. Bu süreci bir yarış gibi değil de yolculuk gibi düşünmek gerekiyor. 

Hayatın yönünü belirleyecek kadar büyük kararlar almak kolay olmuyor. Ebeveynler ve tercih yapacak gençlerin bu dönemi öğrenme ve gelişim fırsatı olarak değerlendirmeleri sürecin iyi yönetilmesine fayda sağlıyor. Tercih sürecinde ebeveyn ve çocuk arasında kurulan sağlıklı bağlar ömür boyu sürecek psikolojik dengeyi doğrudan etkiliyor.

Geleceğe açılan yollar kişinin içsel yolculuğuyla başlar. Kendi iç sesinize kulak verin, bazen en doğru yol en çok bastırılan iç sesin gösterdiği yoldur.

Kendinize nazik davranmayı unutmayın!

TERCİH SÜRECİNE PSİKOLOJİK BAKIŞ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.