Henüz çocuk yaşta babasını kaybetmiş...
Ailenin tüm yükü onunla kardeşinin omuzlarına çökmüş...
Bir çocuğun yapabileceği çıraklıktan, kaçak sigara satmaya kadar her işi yapmış...
Ama mert adam, ailesini namerde muhtaç etmemiş!
İlkokulu bile zor bitirmiş.
Ama sonra kendi kendini yetiştirmiş...
Şehir planı, imar, iskan...
Neredeyse uzmanı olacak kadar.
Hukukuysa mahkeme koridorlarında öğrenmiş...
Açtığı davalardan, kendine açılanlardan.
Aslında ona "şehir fedaisi" desek yeridir.
Suyu sert dedik ya...
Bazen gereksiz tartışmaların ortasında bulmuş kendini.
Kendi doğrusunu savunurken, kantarın topuzunu kaçırdığı da olmuş.
Bu yüzden biraz sakınılan biri de olmuş zamanla...
Bir gün "devlet-i aliyeye hakaret"ten gözaltı kararı çıktı hakkında.
"Bir pişmanlık dilekçesi ver, dava düşsün" dediler.
Ama o geri adım atmadı.
Urfa'nın ortasında yapılan yeşil alan katliamlarına "Dur!" dedi, inatla...
Herkes mücadeleyi bıraktı.
O bırakmadı!
Kızı bir ilçe belediyesine girmişti...
İktidar gücüyle kızın işine son verdirdiler.
Ama o yine dimdik durdu, yine susmadı.
Ve onu doğuran ana, Vetha teyzemiz geçtiğimiz gün vefat etti...
Başın sağ olsun Mehmet Cafer.