Gazze’ye doğru yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na yalnızca bir yardım konvoyu gözüyle bakmamak lazım. Bu yolculuk, aslında insanlığın vicdanına açılan bir kapı. Çünkü Gazze’de yaşanan acılar sadece oradaki insanların değil, bütün dünyanın yüreğinde derin yaralar açıyor.
Hepimiz hatırlıyoruz: 2010’da Mavi Marmara’da yaşanan o kara günü… Dokuz canımızı kaybettik. O saldırı yalnızca bir gemiye değil, uluslararası hukuka, insanlık onuruna ve vicdanımıza yapılmış bir saldırıydı. Evet, yüreğimiz yandı ama o fedakârlık boşa gitmedi. Gazze’deki abluka o günden sonra tüm dünyanın gözünde daha görünür oldu.
Bugün yola çıkan Küresel Sumud Filosu, işte o tecrübenin üzerine inşa edilmiş bir umut yolculuğu. Bu kez sadece yardım malzemeleri değil; uluslararası hukukçular, parlamenterler, aktivistler ve gazeteciler de gemilerde yer alıyor. Yani mesele yalnızca yardım değil, aynı zamanda bir vicdan sınavı.
Bu filo engellenirse, tüm dünya şu soruyu soracak:
"Sivil insanlara bile bu ablukayı uygulayacak kadar ileri gidildi mi?"
Eğer ulaşırsa, bu, ablukanın kırılabileceği ve insani koridorların açılabileceği yönünde çok güçlü bir işaret olacak.
Elbette bu yolculuk risksiz değil. Kimse Mavi Marmara’da yaşanan acıların tekrarlanmasını istemiyor. Bu nedenle filo büyük bir dikkatle, stratejiyle ve hazırlıkla yola çıkıyor. Amaç sadece Gazze’ye malzeme ulaştırmak değil; kalıcı insani koridorların, uluslararası denetim mekanizmalarının kapısını aralamak.
Kısacası, bu filo basit bir yardım girişimi değil. Mavi Marmara’nın bıraktığı yerden devam eden, Urfa’dan da yükselen sesin içinde olduğu, uluslararası hukukun ve insan vicdanının sınandığı bir yolculuk.
Neticesi ne olursa olsun, bu hareket dünya siyasetinde derin bir iz bırakacak. Çünkü Gazze’deki insanlar bizden yalnızca yardım değil, aynı zamanda dayanışma ve adalet bekliyor.
O halde gelin, hep birlikte insanlık adına atılan bu cesur adımı takip edelim. Çünkü bu filo, insanlığa açılan bir kapı olacak..
