Kıymetli kitap sever ve yazar arkadaşlarım. Öncelikle aşağıda sizlerle paylaşacağım yazının; bana ait olmadığını, tanınmış bir yayın evi sahibi tarafından; gönderilmiş olduğunu hatırlatmak isterim. Tabir caizse Şanlıurfa'ya ve büyükşehir Belediyesi başkanlığına sitemvari olan bu açıklamalar, tarihin sıfır noktası ile maruf, kadim geçmişi, ilim ve kültür şehr-i olan şehirde; yılda bir defa düzenlenen kitap fuarındaki stand fiyatlarının yüksek tutulması, Şanlıurfalı bir yazar olarak beni üzdüğü gibi; hemen yanı başımızda, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Diyarbekir gibi illerin gerisinde kalması da, bizi ayrıca dilhun etmektedir.
Büyükşehir Belediyesi olarak, yılda sadece bir defa kurulan kitap fuarının işletmesini kendisi yapamaz mı diye, iki üç yıldır yayın evlerinden şikayetler almaktayız. Şanlıurfa'nın söz konusu şehirlerden, neyi eksiktir Allah aşkına... İstanbul'dan Şanlıurfa fuarına gelen bir yayıncının masrafı, 100 bin lirayı bulması söz konusu iken; bu müessesenin nasıl para kazanacağını düşünebiliyor muyuz?
YAYINCININ BANA GÖNDERDİĞİ YAZI:
Noktasına virgülüne dokunmadan, olduğu gibi...
Allah aşkına anlamıyorum; Şanlıurfa gibi bir fuar şehri, kitap ve ilim şehri, köklü tarihiyle kadim bir şehir olan Urfa’nın bu konuda çok daha fazla destek vermesi, bütün yayınevlerine kapılarını açması ve onları davet etmesi gerekmez mi? Bu şehir, geçmişiyle, kültürüyle, tarihiyle ve insanıyla zaten böyle bir fuarı en güzel şekilde sahiplenmesi gereken şehirlerden biri. Ancak görünen o ki iş sadece bir firmaya bırakıldığı için, düzen sağlanamıyor ve pek çok yayınevi sağlıklı bir şekilde katılım sağlayamıyor. Oysa böyle bir organizasyonun şehre katacağı değer ve kültürel katkı çok daha büyük olmalıydı.
Örneğin Malatya Fuarı’na baktığımızda; metrekaresi sadece 1150 TL, üstelik kargo masrafları ve konaklama da karşılanıyor. Bu, yayınevleri için büyük bir kolaylık ve teşvik. Gaziantep’e bakalım; belediye kendi imkânlarıyla yayınevlerini davet ediyor ve bütün masrafları üstleniyor. Böyle olunca yayınevleri de gönül rahatlığıyla geliyor, kitaplarını tanıtıyor, indirimler yapıyor ve şehrin insanı kitapla daha çok buluşuyor. Sonuçta herkes kazanıyor: hem okuyucu hem yayınevi hem de şehir.
Artık valiliklerin ve belediyelerin bu işe el atması, bu düzenin değişmesi lazım. Zaten kitap sektörü zor durumda; maliyetler yüksek, satışlar düşüyor, okuma oranları aşağıya inmiş durumda. Hal böyleyken bir de fuarlara bu kadar ağır yük bindirilmesi kabul edilemez. Bizim tam aksine bir seferberlik ruhuyla hareket etmemiz, “Türkiye okuyor” gibi geniş çaplı kampanyalar başlatmamız gerekiyor. Eğer bütün yayınevleri ücretsiz fuarlara davet edilirse, yayınevleri de zaten elinden geleni yapar, daha fazla indirim sağlar, daha çok etkinlik düzenler ve halkı fuarlara çeker.
Sonuçta mesele sadece kitap satışı değil; mesele insanımızı kitaba, okumaya, kültüre yönlendirmek. Ama bu sistemle, bu şartlarla yayınevleri nasıl katılsın? Şimdi siz düşünün; Şanlıurfa’daki mevcut şartlarla kim, hangi yayınevi gönül rahatlığıyla gelip katılım sağlayabilir? Bu yükün tek başına yayınevlerinin sırtına yüklenmesi doğru değil. Eğer gerçekten kitap dostu bir şehir olunmak isteniyorsa, öncelikle bu bakış açısının değişmesi gerekiyor.
diye bitirmiş arkadaşımız.
Son söz;
Biz de buna ilaveten hem bir vatandaş hem de Şanlıurfalı bir yazar olarak, birkaç hususu dile getirmeyi bir sorumluluk kabul ederek, yetkililere hatırlatmak istiyoruz. Takdir ve sorumluluk kendilerinindir. Biz kalem sahiplerine düşen vazife yargıç gibi yazıp davranmak yerine; elçiye zeval olmaz edasıyla davranma gibi bir vazifemizin olduğu bilincindeyiz.