SABRİ DİŞLİ ÜSTADIN KIYASLAMASI ÜZERİNE...

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Üstat Sabri Dişli’nin “Urfa–Antep kıyasları” üzerine kaleme aldığı yazı, şehrimizin bugünkü durumunu anlamak için önemli bir çerçeve sunuyor. Antep’in sanayi gücü ile Urfa’nın tarımsal karakterini yan yana koyup “aynı terazide tartmayın” demesi yerinde bir hatırlatma. Ancak meselenin yalnızca tarım–sanayi farkıyla açıklanması, Urfa’nın geri kalmışlığını yüzeysel okumak olur.

Evet, biri makine yağı kokar, diğeri toprak… Ama asıl mesele, bu toprağın bereketini çağın gerektirdiği vizyonla işleyip işleyemediğimizdir.
Ne yazık ki burada sınıfta kalan, ne Urfa’nın toprağı ne insanı — sınıfta kalan, Urfa’yı yönetenlerin zihniyetidir.

Şanlıurfa’nın potansiyeli, rakamların çok ötesinde bir güç taşır:
Genç nüfusu Türkiye ortalamasının üzerindedir.
Tarım ürünleri ülkenin sofrasına bereket taşır.
Taş Tepeler’den Göbeklitepe’ye, insanlık tarihinin merkezidir.
Jeopolitik konumu, Ortadoğu’ya açılan kapıdır.

Ama bütün bu avantajlar, vizyonsuz siyasetçilerin ve liyakatsiz bürokratların elinde birer kağıt parçasına dönüşüyor. Sanayi yatırımlarının gelmemesi, üretimin katma değerli hale gelememesi, gençlerin nitelikli eğitim alamaması tesadüf değildir; bu, uzun yıllardır Urfa’yı “ağa–aşiret–yakın çevre” dengeleriyle yöneten zihniyetin sonucudur.

Üstat Sabri Dişli yazısında “Urfa’ya Urfa yeter” diyor…
Ben bu cümlenin altına bir soru eklemek isterim: “Urfa’ya bugünkü Urfa mı yeter, yoksa olması gereken Urfa mı?”

Bugünkü Urfa’nın kendi kendine yettiğini söylemek, bu kadim şehre haksızlıktır. Çünkü Urfa’nın potansiyeli, bugünkü halinin çok çok üzerindedir.
Eğitimli, şehirli, vizyon sahibi insanlar bu şehrin yönetiminde yer bulamıyor. Şehrin kaderi hâlâ kapalı kapılar ardında aşiret dengeleriyle belirleniyor. Bürokrasiye liyakat değil, sadakat hâkim. Siyaset üretmek yerine “beklemek” kültürü yaygın.

Oysa Antep’in yükselişinin sırrı sadece sanayi değil; yönetişim kültürü, kentli kimliği ve önünü görebilen bir girişimcilik ruhudur.
Urfa’nın da bunu yapması mümkündür. Yeter ki şehrin eğitimli evlatlarına alan açılsın, vizyoner kadrolar yönetime gelsin, siyasetin ekseni geçmişin gölgesinden geleceğin ışığına kaydırılsın.

Bugün Şanlıurfa, sanayisiyle de, insan kaynağıyla da, toprağıyla da güçlü olabilecek bir şehirken, ortaçağ kalıntısı bir siyaset anlayışıyla yönetildiği için yerinde sayıyor.
Bu tablo kader değil, tercihlerimizin sonucudur.

Artık şu soruyu yüksek sesle sorma vakti geldi:
Urfa’yı kimler, hangi zihniyetle yönetiyor — ve biz buna daha ne kadar razı olacağız?

SABRİ DİŞLİ ÜSTADIN KIYASLAMASI ÜZERİNE...

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.