ACISI BÜYÜK OLAN ÖYKÜ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan, gençlik yaşlarında kanının hızlı kaynamasından kaynaklı hiçbir irade ve otoriteye itaat etmeyi istememeye yeltenir. Anne babamın hiçbir zaman beni anlamayacağını düşünmem, benim için yalnızca değerli olan şeyin aklıma koymuş olduğum hayallerim ve arzularımdan başkası olmadığı düşüncesi yıllarca zihnimde yer edinmişti. Annemin “evladım, o işi yapma, evladım bunlarla gezme” babamın “oğlum, insanın ailesinden daha kıymetli hiçbir şeyi olmamalı ve olmaz da” sözcüklerini gençliğimin baharında sadece birer safsata olduğunu bilirdim. Belki de gençlik yıllarımda oluşan karakterimin içinde yer edindiğim arkadaş ortamımdan kaynaklıydı. 
Bilemezdim.

Yalnızca benim söylediklerimin doğru olduğuna inandırırdım kendimi. Yaptığım işlerin arkasında ailemin durması veyahut durmaması zerre umurumda değildi. Açıkçası ailemi umursamıyordum. 
Çünkü gençtim.

Gençliğin verdiği bir kibir ve yenilmezlik duygusunun kölesi olmuştum. Yanlış yapmayacak kadar tecrübeli olduğuma kendimi o kadar inandırmıştım. 
Yanılgıydı yazgım.

Tek başıma her şeyin üstesinden geleceğime kendimi öyle bir kandırmıştım ki hatta öyle kötü yollara girmiştim ki en son yapacağım dediğim o kadar kötü alışkanlıkları yapmaya başlamıştım. Ben olsaydım evladımı affetmezdim dediğim ne kadar sıkıntılı şey vardıysa ailemin beni affetmesine rağmen hala annem ve babamın benim için yalnızca beni kısıtlayan iki otorite olduğunu düşünürdüm. Ta ki ikisini de art arda kaybettikten sonra anlamaya başlamıştım. Aslında ikisini kaybettikten sonra bile bir süre oh be rahatladım artık hiçbir sorumluluğum ve beni kısıtlayacak hiç kimse yok” düşüncelerine bile girmiştim. Evet, en büyük acının insanın anne babasını kaybetmek olduğunu o bayram sabahında anlamıştım. Komşularımızın torun torba evlat gelin damat her neyse kendilerini bayram ziyaretine geldiklerinde anne ve babamın yokluklarının içime bir köz gibi düştüğünü o an anlamıştım. Annem! Anne yeryüzünde en şefkatli varlıktı. Baba ne kadar kötü olsa da evladı için her şeyi göze alabilen tek pelerinsiz kahramandı. Ama ben onlar yaşarken kıymetlerini bilmemiştim. Şimdi bana yetim diyorlar. 
Yetim ne demekti? 
Yet’inmek miydi? 
Yoksa yet’ inemeyen mi demekti? Varlıklarında yetinmemiştim. Şimdiyse beni annem ve babamın yokluklarına yetinmeye zorlamakta her şey. Öyle bilirim ki anneniz babanız sağsa gidip ellerini öpüp helallik alın. Kalplerini kırmayın. Sizi uyardıklarında size yol gösterdiklerinde sizden bir şeyi yapmanızı istemediklerinde onların fikirlerine saygı gösterip gereken işlemlerin mantığını arayıp onları dinleyin. Onlar kötülüklerinizi isteyecek son varlıklardır. Anne ve baba kavramı herkesin gerçekleştirebileceği bir durum değildir. O yüzden burada bahsim tüm asil anne babalara. Sizleri çok özledim. Annecim, Babacım… Öpüyorum ellerinizden. Haklarınızı helal edin.

ACISI BÜYÜK OLAN ÖYKÜ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.