SON ATEŞKES Mİ?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Belki. Soykırım savaşı yine bir ateşkes gündemi ile yeni bir evreye girdi. İlkin Hamas’ın kabul etmemesi üzerine bir plan gerçekleştirileceği beklendi. Belki de o seçenek de vardı, bilemiyoruz ama tüm bunlar konuşuluyorken ve Hamas’ın verdiği şartlı evet cevabı geldi ve nihayet ateşkes oldu. Elbette İsrail, ateşkese rağmen durmayan bir yapı…

Lübnan’dan, Yemen’den, İran’dan sonra Gazze’de ateşkese varıldı. “ Hamas, İsrail ile Gazze'de saldırıların sona ermesini, İsrail güçlerinin çekilmesini ve esir takasını öngören kapsamlı bir ateşkes anlaşmasına varıldığını duyurdu.” https://ydh.com.tr/d/31450/gazze-de-ateskes-anlasmasi-israil-cekilecek-esir-takasi-yapilacak Elbette bu aşamaya kadar gelinen noktada stratejik hedeflerini gerçekleştiremeyen soykırım cephesinin askeri yenilgisini ilan edebiliriz. Direniş cephesinin ise henüz Pirus zaferi ilan edemese de yenilmediğini söylemek mümkün.

Ateşkes genel anlamda memnuniyetle ve ihtiyatla karşılandı. Çok açıklamalar yapıldı.

“Gazze’de varılan ateşkes anlaşması, İsrail medyasında keskin tartışmalara yol açtı. Kimileri bunu tarihi bir dönüm noktası ve diplomatik başarı olarak değerlendirirken, kimileri de Tel Aviv’in askeri hedeflerine ulaşamadan masaya oturduğunu ve Hamas’ın siyasi üstünlük kazandığını savundu.” https://ydh.com.tr/d/31478/israil-basini-gazze-ateskesini-nasil-yorumladi

Evet birçok cephede ateşkese gidilmesinin nedeni nedir? Savaş bitti mi, soykırım cephesi duracak mı?

Hayır.

Bitmeyecek çünkü ana aktörler devrede, savaşta. Cepheler tahkim ediliyor ve büyüyor. Bu ateşkes de dahil, tüm ateşkesler yeni pozisyonlar ve yaklaşan büyük savaşa yönelik konumlanmalardan ibaret.

Bu ateşkes/ler/in yan nedenleri ve zamanlaması için de söylenebilecekler elbette var. Soykırım cephesinin aşamadığı sorunlar var. Askeri kıyım ve yıkıma rağmen, işgale ve aç bırakmalara; işkencelere ve soykırımlara rağmen giderek büyüyen ve küreselleşen irade. Teslim olmayan, yerinden kımıldamayan, bertaraf olmayan, yok edilemeyen direniş. Şimdi ise direniş küreselleşiyor ve batı dünyası hükümetlerinin halkları, hükümetlerini artık ciddi şekilde zorluyor. “Netanyahu'nun kendisini aradığını ve buna "inanamadığını" söylediğini aktaran Trump, "(Netanyahu'ya) İsrail'in tüm dünyayla savaşamayacağını söyledim. O da bunu çok iyi biliyor." ifadelerini kullandı.” Burada tüm dünya ile savaş derken Turamp’ın askeri bir durumdan değil; yeni neslin küresel anlamda bilinçlenmesi ve kararlı karşı duruş cephesi oluşturmasından bahsettiği açık…

Tüm dünya denilen; halkların, küresel siyonizmin birer oyuncağına dönüşmüş hükümetlerine karşı artan sivil itaatsizlik ve baskıları, küresel sisteme ve siyonizme karşı özellikle yeni kuşaklarda oluşan vicdani, fıtri direnç ve bilinç. SUMUD, bunun tecessüm etmiş hali ve konuda bir zafere tekabül eder. Halkların kararlılığının, vazgeçmeyecekleri ve daha da artarak ve daha da sertleşerek hesap soracaklarının işaretini barındıran bir zafer.

NEDEN ATEŞKES?
Nasıl ki soykırım İslam ümmetinin münafık ve hainlerinin en çok katkı sunduğu ve onlar sayesinde olduğu bir cürüm ise bu ateşkes de onların eseri. Onlar, mutlak kötülükle ilk savaşmaları gerekenler iken; soykırım cephesinin, İsrail için hayati değerde olan ayak /pis işlerinde rol aldılar. Onlar, soykırım bitmek üzere iken Suriye’yi İsrail’e açarak on kat daha büyümesinin suçluları ve dünya ve ahirette iyilerin hasmıdırlar…

Esas neden ve esas hedef İran mı?

Evet.

Bu ateşkesin ve diğerlerinin nedeni kafayı hedef almak. Büyük savaş kafa kafaya olacak. İran üzerine yoğunlaşacaklar; İslam ümmeti ise yani direniş ise İsrail'e odaklanacak. Bu ihtimal gerçekleşirse hava savaşının merkezi İran; kara savaşının merkezi Filistin toprakları olacak. Öncesinde normalleşmelere, silahsızlandırma çabalarına ağırlık verecekler ancak artık Gazze cephesinde zaman ve enerji harcayarak elde edecekleri bir şeyin şimdilik olmadığını gördüler. Kollarla da mücadeleyi sürdürecekler ancak başa odaklanacak bir yol deneyebilirler. Ateşkes ile kolları engel olmaktan çıkarmayı hesaplıyor olabilirler. Şunu unutmamalı ki bu defa ki karşılaşma ABD ve diğer ana aktörlerin İran, kolları/direniş ve dünya ile olacak. Dünya derken Trump’un tüm dünya dediğine Çin ve Rusya’nın da dahil olduğu Avrasya cephesinden bahsediyoruz.

Bu konuda sadece bu iki açıklama ip uçları vermek için yeterli.

KAZANIM VE KAYIPLAR
Çok şey söylenebilir ancak sayısal ve düz mantıkla bu hesap yapılamaz. Kategorik bir iki karşılaştırma ile durumu açıklamaya çalışmaktan başka elden gelen bir şey yok. Askeri üstünlüğüne ve verdirdiği askeri, fiziki yıkım ve kıyıma, güç bakımından dehşet derecede ki orantısızlığa rağmen, çektirdiği insanlık dışı ve hukuk dışı acılara ve uygulamalara rağmen soykırım cephesi askeri alanda zafer ilan edememektedir. Uluslararası meşruiyet gibi çok önemli bir yönü de olan stratejik anlamda da soykırım cephesi yenilmiştir.

Bu yenilgi, karşısında ki gücün, onun varoluşsal tehdit/potansiyel anlamda hep ve büyüyerek karşısında olacağının, yok olmayacağının tüm yöntemler denenmesine rağmen tescillenmiş olmasıdır.

“Gazze Şeridi’nde savaşın durdurulması ve esir değişimini öngören anlaşma, İsrail içinde sert tartışmalara yol açtı. Hükümet yetkililerinden analistlere, medya ve aşırı sağ platformlara kadar birçok aktör, anlaşmanın Hamas’ın siyasi ve askeri pozisyonunu güçlendirdiğini ve İsrail’in stratejik kayıplarını ortaya çıkardığını dile getirdi.”

“Gazze sadece İsrail’e değil, ABD’nin stratejik vesayetine, İngiltere’nin tarihî ikiyüzlülüğüne, Avrupa’nın insan hakları maskesine ve İslam dünyasının sessiz ihanetlerine karşı da savaş verdi. Bu direniş, Batı’nın “medeniyet” iddiasını yerle bir eden ve hakikatin yeniden doğuşudur. “Yok edeceğiz” dedikleri Hamas’la aynı masaya oturmak zorunda kalan işgalciler, askeri olarak da ahlaken ve siyaseten de çöktüler. Çünkü karşılarında yalnız bir örgüt değil; imanla örülmüş bir millet, zulmü tanımayan bir irade, adaletin ve onurun adı olan Filistin halkı vardı.”

TUTSAKLAR
Anlaşma kapsamında tutsaklar karşılıklı olarak bırakılacak. İsrail’in teslim edecekleri Sayısal olarak daha fazla olacak. Aslında savaşlarda tutsaklar önemli bir koz ancak bu kozu Hamas’tan ziyade soykırım cephesi kullandı. Hanibal Protokolü ile onlardan adeta vazgeçildi.

Eğer tutsaklardan vazgeçerseniz ve onları almak istiyormuş gibi yapıp almamak için çabalarsanız, karşı taraf fark etmeden veya fark etse de çaresiz kalarak tutsakları elinde tutmaya devam eder ve tutsaklar bir koz olmaktan çıkar; karşı tarafın kozu olur. Netanyahu, soykırım boyunca büyük ölçüde zaman zaman bu taktiği izledi denebilir. Bu Hanibal'in gelişmiş bir yönü sanki. Sanırım Hamas da tutsakları vermek ister. Elbette tüm bunlara rağmen bir karşılığı olacak. Aslında eğer Hamas esirleri bırakırsa; siyonist cephenin gayri meşru gerekçelerinden biri de ortadan kalkmış olur ve Hamas da artık bir yüke dönüşen bu sorundan kurtulur.

Tüm bu süreçlerde ateşkesi isteyen ve Hamas'ı ikna etmeye çalışan taraf, soykırım cephesi oldu ve tüm gelişmiş silahları ve İslam ümmetinin çoğunluğunu da içeren müttefiklerine rağmen esirleri silah zoruyla ele geçiremediler ve bu konuda pes ettiler. Dolayısıyla hiçbir kazanım elde edemediler ve galip taraf Hamas olmuştur. Hamas; silahları, gücü ve halkıyla beraber Gazze'de, Gazze'nin geleceğinde var olmaya ve tek egemen güç olmaya devam edecektir. Ortadoğu'nun İsrail'in güvenliğine ve varoluşunu suni varoluşunu sürdürülebilmesine yönelik dizaynına büyük ihtimalle esirler serbest bırakıldıktan sonra daha devam edilecektir.

Sonuç olarak; bu ateşkeslerle savaş sonlanmayacak; tam tersine süreç daha kapsamlı ve daha gelişkin bir şekilde devam edecektir. Bu savaşın nihai sona ermesi; direnişin tamamen ortadan kalkması ya da İsrail'in tamamen ortadan kaldırılması seçenekleri dışında bir sonuçla sonuçlanmaz.

İnsanlığın ortak kazanımları da oldu. En önemlisi dünyada hedonizmin kucağına atılmış ve kurban edilmiş yeni kuşaklarda başta olmak üzere küresel anlamda vicdan ve merhamet patlaması oldu. İslam'a, ilgi arttı, Siyonist küresel algı ve maskeler ifşa oldu…

İSRAİL NEYİ KAYBETMEDİ? 
Nihayetinde dünya değişti; özellikle yeni nesil ve İsrail dünyayı kaybetti, küresel anlamda oluşturduğu algıları kaybetti, birçok sahte mağduriyetlerini, ayrıcalıklarını ve imajını kaybetti, güvenliğini kaybetti, caydırıcılığını kaybetti, iç birliğini kaybetti, insanlarını/askerlerini ve evlerini kaybetti, stratejik kurumlarını/tesislerini kaybetti… ama onu destekleyen neredeyse İslam ümmetinin çoğunluğuna denk gelen aşağılık münafık, hain, Siyonist hizmetçilerini kaybetmedi. O da artık İsrail’in fiziki yok oluşu ile belki mümkün olur.
 

SON ATEŞKES Mİ?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.