Tramvay değil, Sur içinin yeniden dirilişi konuşulmalı.
Son günlerde herkesin dilinde aynı soru var:
“Neden tramvay?”
Aslında cevabı basit.
Maliyeti ucuz.
Olmazsa kaldırır, başka bir hatta, başka bir bölgede kullanırsın.
Ama işin öteki yüzü öyle kolay değil.
Ray döşemek için kazı gerekiyor; ray da başlı başına masraflı bir iş.
Hele söz konusu yer Aşağıçarşı gibi sit alanıysa, orada yapılacak bir kazı en az iki yıla yayılır.
Bu iki yılda da o bölgede esnaf kalmaz; biri birer kepenk indirir, iflas eder.
O yüzden tramvay eleştirilerini anlamak mümkün.
Evet, orijinal bir proje olmayabilir ama şehir için bir deneme, bir arayıştır.
Biraz da fantezi belki…
Ama bazen bir şehir, geleceğini bu tür “fantezilerle” sınar.
Asıl mesele, Aşağıçarşı’nın trafiğe kapanması.
Bu, gerçekten cesur bir girişimdir.
Umarım kalıcı olur.
UNESCO kültür mirası adayı olan çarşı — yani eski Sur içi — için belki de yeni ve büyük bir planın ilk adımının başlangıcı olur.
Olur mu?
Umarım olur.
Çünkü bu adım sadece bir ulaşım meselesi değildir.
Yolun kapanması UNESCO kriterlerinden biridir.
Betonun geri çekildiği, çok katlı yapıların yıkıldığı, taşın, avlunun, revakın yeniden nefes aldığı bir dönüşümün başlangıcı olabilir.
Bence şehrin en büyük projesi, Sur içinin UNESCO kültür mirası adaylık projesini eyleme geçirmektir.