Hayat, biz canlılara verilmiş en büyük nimetlerden biri. Bu yüzdendir ki, insanoğlu hep sonsuz bir hayat arayışı içinde olmuştur. İnsanlar, sanki ölmeyecek gibi yaşar. Her türlü çabası bu şekilde olur.
İnsanlar, belli bir yaşa geldikten sonra, tatmış olduğu güzel şeyler için sonsuzluk ister.
Makam sevgisi, insan sevgisi, genç görünme isteği gibi.
Ancak, bunların hepsi geçici oluyor.
Hayatı boyunca mal biriktirmek için çalışan insan, hastalandığı zaman sağlığını geri getirmek için tüm biriktirmiş olduğu malını vermeye razı olur.
Ancak, bu hayatta her şey bir yere kadar.
Dünya da en büyük makamlara ve mala sahip insanlar, ebedi bir hayat sürmek için tüm malını vermeye razı oluyor.
Bunlardan biri de, dünyanın en büyük zenginlerden biri idi.
Demek ki, bu hayat geçici lezzetler ile donatılmış.
Madem, bu dünya fani. O halde, bu geçici lezzetleri ebedîleştirmek için çalışmalıyız.
Faniyim, fani olanı istemem,
Acizim, aciz olanı istemem,
İsterim, bir Yari Baki isterim.
Hakikati ortaya çıkıyor.
En sevdiğimiz, hayat dahi bir gün sönüp gidiyor.
Hayatın dizgini elimizde hiç değil.
Gelin, bu geçici hayatta en sevdiğimiz şeyleri ebedi âleme taşımak lazım.
Peki nasıl olur?
Çok kolay.
Helal dairesi keyfe kâfidir.
Bu dairede bir hayat sürdüğümüz zaman, geçici olan her şey ebedî bir şekilde bize ikram edilecek.
İlahi vaat bu.
"Kim ki zerre kadar bir hayırlı iş yaparsa, bunun karşılığı mutlaka verilecektir."
İlahi fermanı unutmayalım.
Bu geçici hayattı, ebedîleştirmek için en büyük ibadet ise namazdır.
Bu hayatta meftun olduğumuz, en güzel şeyler madem elden gidiyor.
Elden gidene hakim olamıyoruz.
O halde, sonsuzluk aleminde, bitmeyen bir hayatı arzu edelim. O'nu kazanmaya çalışalım.
Kalın selâmet ile…
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.