HAYBER VE GAZZE

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir zamanlar Peygamberimiz (sav) Ashab-ı Kiram ordusuyla Yahudilerin Hayber kalesini kuşatmıştı. Çok muhkem bir kaleydi ve Yahudiler çıkmıyordu, Müslümanlar Hayber'e girmeye yol bulamıyordu. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) Yahudilerin hurma ağaçlarını kesmeyi emretti. Bu duruma dayanamayan Yahudiler, ağaçların kesilmesine müdahale için kale kapılarını açıp çıktılar. Sonuçta Müslümanlar Hayber'i ele geçirdiler. 
Bugün ise dünya tersine döndü, Yahudiler ele geçiremedikleri İslam'ın tek kalesi olan Gazze'yi kuşatmışlar ve Müslümanların ağaçlarını kesiyorlar, evlerini yakıp yıkıyorlar, bebeklerini, çocuklarını öldürüyorlar. Ne zillettir ki bunu iki milyarlık sözde müslüman ümmetin gözleri önünde yapıyorlar. Ne zillettir ki bu soykırımı durdurmaya gücü yetenlerin hiç biri kılını kıpırdatmıyor. Yahudi mel'unlar karşısında zillete düşmüş olan bu ümmet, İslam'ın izzetini hakkıyla koruyan Kassam ve Ensarullah yiğitlerine kurban olsun! Bu iki güzide topluluktan biri Muhacir, diğeri Ensar gibi kahramanlık sergileyerek, kâfirlere ve korkaklara parmak ısırtıyorlar, İslam’ın izzetini aşağılık zalimlere çiğnetmiyorlar. İsrail mallarını boykotta bile çekingen davranan ve beklenen duyarlılığı gösteremeyen sözde Müslümanlara bedel, bunlar çoluk çocuklarını, her şeylerini Allah yolunda feda etmekten çekinmediler.
Peygamberimizin aslında savaşlarda meyve ağaçlarını kesmeyi yasakladığını biliyoruz. Ama Yahudilere ait hurma ağaçlarının kesilmesini emretmiştir. Bu, Hayber Savaşı’na mahsus özel bir durumdur. Tefsirlerden edindiğimiz bilgilere göre peygamber (sav) bir kısım ağaçları kestirmiş bir kısmını da kökleri üzerinde Dikili bıraktırmıştır. Bu Allah'ın emriyle gerçekleşmiş bir uygulamadır. Kur'an-ı Kerim'de Bu olaya şöyle dikkat çekilmiştir: 
“Hurma ağaçlarını kesmeniz de kökleri üzerinde dikili halde bırakmanız da Allah'ın izniyle idi ve fasıkları (yoldan çıkanları) rezil ve perişan etmek içindi.” (Haşir, 5.)
Bu işlem ayetinin son cümlesinde de belirtildiği gibi fasık insanları perişan etmek içindi. Ayette geçen fasık kelimesi, Allah’a asi olan, yoldan çıkmış anlamına gelmektedir. Ancak bu kavram, günahta aşırı giden müminler için kullanıldığı gibi, kâfirler için de kullanılmıştır. Bu ayette yer aldığı şekilde fasık kavramı mutlak söylendiğinde kâfirleri ifade eder ve “İlahî emirlere hiçbir noktada itaat etmeyen, her yönden bozgunculuk yapan ve her bakımdan âsî olan kimse” anlamına gelmektedir. Bu ayette bu kavram bozguncu, terörist, zülüm ve vahşette sınır tanımayan Yahudileri ifade etmek için kullanılmıştır. Bu nedenle ağaçlarını kesme işlemi bir fesat değildir, aksine fitne fesat fıtratı olan ve yeryüzünde sürekli bozgunculuk çıkaran fitnecileri durdurmak için yapılmış bir istisnadır. Çünkü Yahudi, fasıktır, fitnecidir; eline fırsat geçtiğinde yıllardır Gazze’de yaptığı gibi vahşette sınır tanımaz, antlaşmalara asla sadık kalmaz, her yönden bozguncu olduğu için antlaşmaları da bozar, masum kanı dökmeden duramaz; insan sureti takınmış insanlık düşmanı korkunç bir canavardır.
Onun içindir ki Filistinli Müslümanlar, Yahudilerin rezil ve zelil kılındığı Hayber'in fethine gönderme yaparak, "Hayber Hayber ya Yahud / Ceyşu Muhammed sewfe yaûd: Hayber Hayber ey Yahudiler, Muhammed'in ordusu geri dönecek!" Şeklindeki sloganlarla onları teslime mecbur eden orduyu hatırlatıyorlar. 
Hayber savaşı Müslümanların ilk saldırı savaşıdır. Ondan önceki tüm savaşlar, müşriklerdin saldırılarına karşı savunma olarak gerçekleşmiştir. Yahudilerin ne denli insanlığın baş belası bir musibet olduğunu göstermesi bakımından önemli bir özelliktir. Çünkü Yahudiler, ırkçı bir dine ve ırkçı bir tanrıya inandıkları için bütün insanları kendilerine köle ve hizmetçi statüsünde görüyorlar. Bu anlayışla şerr-i mahz oldukları itibariyle Yahudiler harekete geçmeden onlara karşı harekete geçilmeli şerleriyle etkisiz hale getirilmelidir.  Onların burnu sürtülmeli ve boyunları kırılmalıdır. Demokratik ya da insani hiçbir işlem Yahudi’yi durduramaz, sadece canavarlık iştahını arttırır.

HAYBER VE GAZZE

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.